gelip gidiyorsun, sallanıp duruyorsun öyleyse kulak ver!
kulaklarımızda ateşten demirler var. bilip anlayan azdan çoğu anlar. mecnun'u görmez misin bir kadının aşkı yüzünden dağlara, ovalara düştü çünkü onlara dayanamayacakları şehvet kuvveti verildi. dayanamayacağın sözleri verme.hayataımızın tamamı karanlık içinde ama kalplerimiz aydınlık içinde geçer. sen karanlıklarda yıldızları da yanına al onlar sana yol gösterecek. yokluktan varlık alemine geldik neden var olduğumuzu mest olup unutmuş gibiyiz.
kaza ve kaderin manevralarına set çekemeyiz şüphesiz. nasıl ki isa bile göğün dördüncü katına dua ile çıktıysa bizde dua ile mertebe atlarız. aradığımız derman derdin içindedir. her derdi deva zannederiz her dermanı da der. gözümzün içinde ki beyaz nura kadar sokulan dermanı görmeyiz.
gönülden çok laf dökülür cihetine ancak sözü kısa kesmek lazım. biz vermeyi öğrendik almayı değil der hakiki umeralar.
AŞk davasında bulunmak kolaydır.
Fakat o davaya delil ve burhan isterler.
yurt odalarından başlayıp, ev koridorlarına, oradan da memleket sınırlarına kadar uzanan, bol rakılı, sazlı sözlü ve en önemlisi, özlü dostluğunu bildiğim yazardır. lafını, rakısını, sazını fena vurur. öğlen 3 de, küçük çocukların şaşkın bakışları arasında, 72'lik tuvalet kağıdını sırtlamışlığı vardır. kaplumbağa tedavisinden anlar. balık sever. biricik dost, okur, yazardır.