ben gelirim müdür yanına şu an sana namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum ki o lanet olası adana ya gelicem ve nefret etsemde kokusu midemi alt üst etsede o sahlebi içicez sonrada içip içip küfredicez.
bir kalp çizdim gök yüzüne,
yıldızlara yazdım isminin baş harfini..
bir aşk şarkısı dilimde,
uçursam sevgimi sana nağmelerle.
lan müdür, içim çok tuhaf biliyor musun?..
bilmiyorsun elbette, nereden bileceksin ki.
iki adım ötemde ama göremiyorum, bir gün görüp, bir ay özlüyorum, hasret kalıyorum anlayacağın ona.
haykırıyorum, ama içimden.. çığlıklar hep içimde kalıyor her nedense. dünya denen yuvarlak yerde, hayatımı aşka endeksleyip, yaşamayı unutacak kadar bağlanmak olmuş tarzım.
hiç bilmeden ama, bilmeden bağlanmışım iliklerime kadar onun olmuşum.
sol tarafımdaki sancı, ben onu sevsem, o beni sevse de hep orada duruyor. kaybetme korkusu mu yoksa daha başka bir şey mi bilmiyorum.
kaygılanıyorum olur olmaz yerlerde ve zamanlarda, içimdeki sıkıntının sebebini bulamıyorum. hislerim hep kuvvetliydi ama artık ne olacağını, hayatımdaki onca şeyin nereye varacağını hiç tahmin edemiyorum.
varlığı ile bir nefes gibi dolduğu akciğerlerim, artık bir gün yokluğunun acısını çekmemek için derinden soluk alıyor.
onu kaybetmemek için elimden gelen her şeyi veriyorum, bütün savaşlara girip, galip gelmek istiyorum.
bir gün uyandığımda, yanımda olsun, sağ tarafımızdaki ufacık yatakta çocuğumuzun nefes alış verişlerini birlikte dinliyor olalım diye her gün dua ediyorum sanki..
bu aralar saçmalıyorum belki, ama ne bileyim işte kanka, dostlarım bunları dinlemeye tenezzül etmiyor bile bazen.. bende gelip nick altına boşaltıyorum içimdekileri.
dost demişken, uzun zaman geçtikçe tanıdığım insanlar çoğalır, dostlarım da fazla olur diye umuyordum ama öyle olmuyormuş kanka, her zaman ataların dedikleri doğru çıkar, bak şimdi de çıktı; "nerede çokluk orada bokluk".
içimde çoğalan şeylere karşılık, azalan bir dost grafiği. matematiğim pek iyi değil ama, bu iyiye işaret değil anlayabiliyorum.
lise de hocalar derdi, üniversiteyi kazanın her şeyi yaparsınız, edersiniz. ama kanka ben sana söyleyeyim alayı yalandan ibaret.
ben geçmişi çok özlüyorum, geride kalan her şeyi. biliyorum eskiden daha masumdum..
dipsy gibi güzel bir insana, son derece saygın bir teletabi kardeşime ibne diyerek hakaret etmiştir. kendisini asla affetmeyeceğim, hem burada hem öte alemde iki elim yakasındadır.
"kimin yazdığına bakılmadan rastgele okunan, okunmasının akabinde yardıran tanıdık entry sahipleri"nin başında gelen yazardır.
çok karışık oldu lan. demek istediğim kendisini ne vakit takip etmeyi unutuyorum, o vakit ordan burdan karşıma çıkan bir entry ile göz kırpıyor bana bu insan. kocaman bir tebessüm bırakıyor yüzde, "hacı beni okumaya devam et" dercesine.
bir de yersiz sinir stres yapmaktadır kendisi. zira seneye bu vakitlerde vizelerle boğuşacak, keşke bi daha öss'ye soksalar diye çan eğrisine ana avrat düz gidecektir. çok da güzel, pek de güzel moral verilir. evet. *
diyeceğim odur ki hep burada olsun, hep güldürtsün, hep okunsun, kalitesinden hiç ödün vermesin efendim.
son olarak,
yaşım kadar çözdüysen sıçtın oğlum demek istiyorum kendisine, yaşım 22, 22 edebiyat sorusu çözmekle öss kazanılsaydı şu an çok farklı bölümlerde olurdum bebek!***
adam gibi mizahtan anlayan yazar.
çok cicidir dünya tatlısıdır ama arada tırnaklarını çıkartır o ara yanında olursanız çizik içinde kalırsınız.
fazla adrenalin peşinde koşmasındır, ders çalışsındır, bu kadar güzel olmasındır diğer insanları komplekse sokmasındır. bi de 100 kilo falan alırsa iyi olur.*