rainer maria rilke

entry85 galeri3
    51.
  1. Şiirlerinin yanı sıra çağdaş Alman romanının öncüsü sayılan malte laurids brigge nin notlariadlı eseriyle de ün kazanan Rilke, ekonomik bunalımların ve kapitalist gelişmelerin belirlediği sanattan uzak bir çağın içinde yetişmiş, gerek yaşamı gerek yapıtlarıyla hayatı mekanik, cansız bir hale getiren duygulardan yoksun modern çağa, insanların birbirine ve kendi kendisine yabancılaştıran, yalnızlığa iten yaşama biçimine karşı gelmeye çalışır.
    Yazarın yaşamını belirleyen olaylar, onun sanatında da büyük değişimlere yol açmıştır. ilk dönem şiirlerinde görülen gelişmede sevgilisi Lou'nun ve birlikte yaptıkları Rusya gezisinin payı büyüktür. Dilin duygulara seslenen ses özelliklerine büyük bir duyarlılıkla yaklaştığı Saatler Kitabı, Rilke'nin Rusya yaşantısını ve Paris yıllarının etkilerini yansıtır.
    heykeltıraş rodini anlatan auguste rodin isimli bir kitabı vardır.

    prag'lı (ilgi alanıma bir yenisini eklemiş). yirminci yüzyıl batı şiir sanatının en büyük temsilcilerinden.
    sözde müziğin anlatımda düşünülebilecek en zengin şiir kurgularının ta kendisi. rilke şiirini okumak, söz'ün yalnızca kendisine ait bir dünyada değer taşıyabileceğine tanıklık etmek demek.

    Ayrıca cahit zarifoğlu'nun kendisine duyduğu sevgiyle merak sardigim yazar / şair. ve alıntılar;

    ''sensin benim bulduğum bütün bu şeylerde,
    bu sevgiyle, kardeşçe bağlandıklarımda;
    tohum gibi güçlenirsin daracık yerde,
    büyükteyse büyüksün, bakarım da.

    inanılmaz oyunu bu güçlerin işte,
    öyle işlerler aktıkları yerde ki:
    köklerde büyürken azalır gövdelerde
    ve dirilirler ağaç tepelerinde sanki.''

    "yakında bir cennet vardır ama henüz oraya ulaşılmış değildir; yakında bir cehennem vardır ama henüz akıldan çıkmış değildir."
    3 ...
  2. 52.
  3. --spoiler--
    Sesler, sesler. Duy yüreğim, şimdiye dek ermişlerin
    duyduğu gibi. Dev çağırış onları yerden
    kaldırıyordu; ama onlar, akıl almaz kişiler,
    diz çöküp kaldılar, dinlemeksizin: Buydu
    onların duyması. Ama değil, tanrı sesine
    dayanmak hiç değil. Esip geleni duy sen,
    suskudan oluşmuş aralıksız bildiriyi.
    --spoiler--
    4 ...
  4. 53.
  5. “Yüzlerini sabaha döndürünce sokaklar,
    Umduğunu bulamamış, üzgün, yaslı
    Ayrılınca birbirinden gövdeler;
    Ve insanlar karşılıklı nefretler içinde
    Yatarken aynı yatakta yan yana:

    Akar, akar yalnızlık ırmaklarca.”

    Solitude, 1902.
    bir Behçet necatigil çevirisi.
    7 ...
  6. 54.
  7. 55.
  8. rilke için stefan zweig şöyle söyler: "zamanımızın zengin ve başarılı şairlerinden hiçbiri, kendini hiçbir yere bağlamayan rilke kadar özgür değildi. onun ne alışkanlıkları, ne adresi ve aslında ne de bir vatanı vardı; italya'da, fransa'da ya da avusturya'da aynı rahatlıkla yaşayabilirdi ve nerede olduğu hiçbir zaman bilinmezdi. onunla karşılaşmak, hemen her zaman bir rastlantıya bağlıydı..."

    bir 'yalnız' olarak rilke ise, yalnızlardan (aslında kendinden) şöyle bahseder:
    "yalnızlardan söz etmemiz insanlardan fazla anlayış beklememizdir. insanlar, neden söz ettiğimizi anlarlar sanıyoruz. hayır, anlamazlar. bir yalnızı görmemişlerdir asla; ondan, tanımaksızın nefret etmişlerdir. insanlar, onu tüketen komşular olmuşlardır; bitişik odanın, onu baştan çıkaran sesleri olmuşlardır. insanlar, patırtı etsinler, onun sesini boğsunlar diye, eşyaları ona karşı kışkırtmışlardır. narinliği ve çocuk oluşu yüzünden çocuklar, ona karşı birleşmişler ve o her büyüyüşünde, yetişkinlerin inadına büyümüştür. bir av hayvanı gibi barınağını sezmişler ve uzun gençliği sürekli bir takip altında geçmiştir. güçten kesilmeyip de ellerinden kaçtıkça, yaptığı şeylere bağırmışlar, çirkin deyip kötülemişlerdir yaptıklarını. ve o, bunlara kulak asmadı mı biraz daha ortaya çıkmışlar, yiyeceğini bitirmişler, teneffüs edeceği havayı tüketmişler ve iğrensin diye yoksulluğuna tükürmüşlerdir. bulaşıcı hastalığı olan biri gibi adını kötüye çıkarmışlar, daha çabuk kaçıp gitsin diye ardından taşlar atmışlardır. ve yıllanmış iç güdülerinde haklıydılar gerçekten: o, gerçekten düşmanlarıydı çünkü."

    kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=QOLIWYuZpcI
    1 ...
  9. 56.
  10. ben, bilir misin sessizce
    sıyrılmak isterim taşkın çevreden
    meşeler üstünde solgun, nice
    yıldızların gece
    açtığını bilirken
    seçerim öyle yollar,
    ayak basmadığı kimsenin
    solmuş akşam çimenlerinde,
    uzak bir de şu düş ancak;
    sen de gelirsin.
    2 ...
  11. 57.
  12. "tanrım kerem eyle geceyi atlatalım,
    Sonra hastalığı
    Sonra aşkı..."
    3 ...
  13. 58.
  14. 59.
  15. Ne var ki, birbirine olabildiğince yakın insanlar arasında da uçsuz bucaksız uzaklıklar söz konusu.
    1 ...
  16. 60.
  17. Nice uzak her şey
    Ve çoktan geçmiş.
    Sanırım, parıltı aldığım
    o yıldız ölmüş
    binyıllardan beri.
    Sanırım, şu geçen
    gemide
    işittim korkuyla söylenen bir şey.
    Evde bir saat
    çaldı...
    Hangi evde? ...
    Kalbimin içinden dışarıya
    kocaman göğün altına çıkmak istiyorum.
    Dua etmek istiyorum.
    Ve bütün yıldızlardan biri
    hala gerçek olmalı.
    Sanırım, biliyorum,
    hangisi bir tek
    devam etti, -
    hangisi beyaz bir kent gibi
    ışının sonunda göklerde durmakta

    imgeler Kitabı.
    0 ...
  18. 61.
  19. Ama onlar canlı insanlardı, gerçekten yaşayan insanlar, oysa ben ölüyüm, çoktan beri ölü...
    1 ...
  20. 62.
  21. bir ölüm haberi

    bu vedayı,
    anlamaktan yoksunuz.
    ölüm pazarlık yapmaz
    bizlerle,
    ne bir hayranlık,
    ne bir özlem,
    yada nefret
    sergilemek zorunda değiliz.
    matem ve trajedi dolu,
    sahte maskesi bizi
    aldatıyor.

    dünya sahnesi,
    oynamakta olduğumuz
    rollerle dolu,
    ve eğlendirme endişesiyle
    çırpınırken biz,
    ölümde kendi rolünü
    oynar,alkış beklemeden.

    rainer maria rilke
    1 ...
  22. 63.
  23. oysa ki sen terkettiğinde,
    değersizleşti bu sahne,
    yeşil,
    hep taze ve gün ışığına
    doymuş hakiki ağaçlar;
    gerçekliğin görünüşü
    zayıfça sergiledi kendini,
    yokluğunda.

    devam ediyoruz,
    hala çırpınıyoruz,
    rollerimize gerekenleri
    vermekten aciz bir
    şekilde; ama varlığın,
    tam ortasında kayboldu
    oyunumuzun.

    ama zamanla,
    hakkımızdan geliyor,
    gerçekliğinin anlamı;
    o kadar boğulmuşuz ki,
    alkışlamayı unutup
    kendi hayatlarımızı yaşamışız,
    rollerimiz yerine.

    rainer maria rilke
    2 ...
  24. 64.
  25. biliriz aşkın vadisini,
    çanların eşlik ettiği mezarlığı,
    tekrar ve tekrar,
    kederli isimleriyle
    ürkütücü bir uçuruma
    düşenleri,
    tekrar ve tekrar
    gökyüzüyle baş başa,
    seriliriz altına
    unutulmuş ağaçların
    tekrar ve tekrar.

    rilke
    1 ...
  26. 65.
  27. ayrılınca birbirinden gövdeler;
    ve insanlar karşılıklı nefretler içinde
    yatarken aynı yatakta yan yana:
    akar, akar yalnızlık ırmaklarca.

    rilke
    1 ...
  28. 66.
  29. yabancısıyız esrarı bize kapalı kalan bu yolculuğun.
    yok hiçbir nedenimiz, hayranlık, sevgi veya nefret göstermek için,
    maskeli bir ağızdan trajik bir tonla çıkan,
    bir ağıtla çehresi şaşılası bozulmuş ölüme.
    halâ oynadığımız rollerle dolu dünya.
    biz, hoşa gidiyor muyuz diye kaygılandıkça,
    ölüm de oynamakta, aldırmaksızın beğenilmediğine.
    (...)

    rilke
    1 ...
  30. 67.
  31. şairin ölümü

    yatıyordu.
    çehresi, hafifçe yükseltilmiş,
    solgun ve dargındı dik yastığında,
    dünya ve dünyaya ait bildiği ne varsa,
    artık duyularından koptuğundan bu yana,
    hepsi de umursamaz bir zamanda yitirilmiş.

    Onu öylece yaşarken görenler, bilmemişlerdi,
    ne kadar da bütünleşmiş olduğunu bütün bunlarla;
    çünkü bunlar: o derinlikler çayırlarda
    ve sularda, bütün bunlardı çizen o çehreyi.

    onun çehresiydi aslında bu enginler,
    onlar ki, görücüye çıkmışlardı şimdi şaire;
    korkuyla ölmekte olan maskesine gelince,
    sanki havayla temas ettiğinde bozulan bir meyvenin
    içi gibiydi, öylesine kırılgan ve ince.

    rilke
    1 ...
  32. 68.
  33. sensin yalnızlığımın tek sebebi.
    tek seni karıştırabilirim.
    bir süre sensin o, sonra yine uğultu
    ya da iz bırakmayan bir koku.
    ah, kaybettim hepsini kollarımda,
    bir tek sensin, sen, tekrar tekrar doğan:
    sana hiç bir zaman sarılamadığımdan,
    vazgeçemiyorum senden.

    rilke
    1 ...
  34. 69.
  35. budur benim çabam, bu:
    adanmak özlem çekerek
    dolaşmaya günler boyu.
    güçlenip genişlemek derken,
    binlerce kök salarak
    kavramak hayatı derinden-
    ve ortasından geçerek acının
    olgunlaşmak hayatin ta ötesinde
    ta ötesinde zamanın!

    rilke
    1 ...
  36. 70.
  37. işte pencerem. az önce
    ne kadar da hafif uyandım.
    yüzdüğümü sandım.
    nerede başlıyor gece,
    nerede son buluyor yaşantım?

    bir kristalin derinlikleri gibi şeffaf,
    dilsiz, karanlık,
    ben’im diyebilirdim dört bir taraf,
    çevremi saran tüm varlık.

    rilke
    1 ...
  38. 71.
  39. "Yalnız bir tek yol vardır: içinize dö­nün."
    1 ...
  40. 72.
  41. ağır saat

    Kim ağlarsa şimdi dünyada bir yerde,
    nedensiz ağlarsa dünyada,
    bana ağlar.

    Kim gülerse şimdi bir yerde geceleyin,
    nedensiz gülerse geceleyin,
    bana güler.

    Kim giderse şimdi dünyada bir yere,
    nedensiz giderse dünyada,
    bana gider.

    Kim ölürse şimdi dünyada bir yerde,
    nedensiz ölürse dünyada,
    bana bakar.

    Rainer Maria Rilke
    1 ...
  42. 73.
  43. öyle uzağım ki şimdi ben
    dünyadan
    ve öyle büyük onun karşısında
    gecikmiş görkemiyle
    kendimi süslüyorum
    evet Yalnızlıktan
    sahici bir yalnızlıktan bahsediyorum
    adımı elimden aldı bir el
    usulca Öyle ince ki öyle narin
    utanca mahal yok
    anladım
    ben artık isimsiz de yaşarım.

    rainer maria rilke

    ''anladım
    ben artık isimsiz de yaşarım.'' güzellik ötesi... şahane bir ifade!
    2 ...
  44. 74.
  45. “tanrı diyorsam içimdeki o yüce ama öğrenilmemiş inancımdan bahsediyorum.”
    şair, tanrı’ya adeta “inanmıyor”; onu tastamam hissederek yaşıyordur.
    ünlü alman ilahiyatçı otto benz’e göre rilke bir yolcudur. tanrı’dan tanrı’ya tanrı’yla seferdedir.

    -alıntı-
    1 ...
  46. 75.
  47. bizlere gereken şudur: yalnızlık, büyük bir içsel yalnızlık. kendi içine yürümek ve saatler boyu kimselere rastlamamak...
    işte erişilmesi gereken şey bizler için.

    rilke - genç bir şaire mektuplar sf:35
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük