hristiyanlık dininde kendini dine adamış, kendini dünyevi isteklerden arındırmış, hayattaki tüm amacı dinin gerektirdiklerini yapmak ve iç huzura ulaşmak olan, manastırda yaşayan kadın.
diderot'nun,erkeklerden uzak, "bakire" olan rahibelerin eşcinsel ilişkilerini anlattığı ve cinsellikle ilintili ihtiyaçların bastırıl(a)mayacağını,bastırılsa dahi farklı şekillerde karşımıza çıkacağını gözler önüne serdiği roman.
hristiyanlık inancına kendini adamış. saçını ve tüm bedenini bizde aşagılanan örtülü kadınlar gibi kapatmış olup. dünyevi ilişkilerini geri plana atmış kilisenin ve inancın yayılması için ugraşan kadın kişisidir. din düşmanı olan kişiler rahibelerine saygılı olurken bizde bu durum pek gözükmektedir. nedeni ise isyan moduna takılmış din düşmanları modern ve medenidir.
"genç rahibelerden biri koşarak gelir ve baş rahibenin önünde diz çökerek:
-değerli hemşire, sormayın başıma neler geldi..
-neler geldi kızım?
-arka bahçede çiçek topluyordum, nereden geldi bilmiyorum, bahçıvanın oğlu ortaya çıktı ve maalesef bana..
-tecavüz mü etti?
-evet..
-hımm, peki kızım sen şimdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç..
-aa, limon hamileliği önler mi?
-hamileliği önlemez de, en azından sırıtmanı engeller"
fıkrasında adı geçen hatun kişi.
Bilimum yabancı kolejlerde okuyan çoğunluk kız arkadaşlarımızın yakından tanıdığı tiplerdir. Hemen hemen hepsinin bir şivester anısı vardır.
Yurt dışında (kendi coğrafyasından uzak) görev alan rahibeler arasında genç olanına rastlamazsınız, bu yüzden benim gördüklerim hep yaş almış şivesterlerdi...
Yüzlerinin bir kere bile asık olduğunu görmezsiniz. Tamamiyle kendilerini Allah ve Hz. isa'ya adamışlardır. Dünya insanlarının gözlerini kırpmadan kurunun yanında yaşıda yakarak haklarında uydurdukları spekülasyonlara acımasızca ve saygısızca maruz kalmışlardır.
arapça ر ه ب kökünden türemiştir. rahab, korku, ihtiram gibi anlamlara gelmektedir. terörist anlamında da kullanılan arapça irhabiyyun kelimesi de yine aynı köktendir.