yaz aylarının temel isteğidir. bu ve benzerleri... herkes özgür olmak istiyor; ki dondurma yemek de kimsenin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir davranış olmadığı halde birden kısıtlanan davranış haline bürünüyor. buna aldırmayanlar ben keyfime bakarım diyenler var elbette, ama eminim onlar da içten içe; hatta laflar, bakışlar vs ile dıştan dışa bu rahatsızlığı yaşıyorlardır ve lanet ediyorlardır bünyede kaşarlık yoksa. yazık hepimize, nelerle meşgul kafalarımız.
bir simge olarak düşünüldüğünde en küçük ayrıntılar bile mutsuz edebiliyor insanı. belki de hiç giymeyeceği bir kıyafet olarak düşündüğü mini etek ya da dekolte bluz bile sevgili yahut aile tarafından kısıtlandığında sanki daralmış bunaltılmış ve mutsuz olabilir insan. giymese bile istediği an yapabileceğini bilme duygusu güven verir insana çok önemli bir konuymuş gibi; ya da hayat kıyafetten ibaret gibi..
aynı durum erkeklere uyarlandığında; hiç gitmeyecek bile olsa zevkli ama bir o kadar gereksiz ve zararlı bir ortam olan kahveye özgürce gidebileceğini bilme, derbi maçlara denk gelen özel günleri başka zamana erteleyebilen bir sevgili, rutin halı saha maçlarına aynı zevki alırmışcasına destek verebilen bir eş, selam verilen ya da tebessümle konuşulan güzel kız arkadaşlarınla görüldüğünde hemen kıskançlık krizlerine girmeyen bir sevgili rahatlatmıyor mu düşünceleri? sanki hayat bu birkaç şeyden ibaretmiş gibi. elbette değil! biliyor insan bunu, olmasa da olur ya da belki özgür olduğunda da yapmayacağı, istemeyeceği şeyler ama bunu bilmesi bile güzel insanın. özgürlük güven verir insana. güvenildiğini hissettikçe daha çok güvenmeye yaklaşır.
dondurma da yenmese de olur elbette. belki, kötü abazan topluluğu olmayan ortamda bile bundan rahatsızlık duyup kimse rahatsız etmese de yine de sokakta dondurma yemeyecek insanlar var -ki ben bunu daha mantıklı buluyorum- ama ya bunu gerçekten isteyenlerin içinde bulunduğu daraltılmışlık duygusu, sadece dondurma yerken değil günlük hayatı oluşturan pek çok ayrıntıda...
bizim ülkemizin çoğu şehrinde mümkün değil bu, iş dondurmacı önlerine kurulacak masalara kalıyor, pastanelere, çay bahçelerine.. rahatsız edilmek istemiyorsan mecbursun buna ya sokak arası bi yer bulacaksın -küçük şehirse o da- ya da kıçını kırıp oturacaksın başını önüne eğip öyle yiyeceksin dondurmanı. hatta peçeteyi de kapa hafiften ağzına yoldan geçen abazan olursa ya da yan masadakiler, boşa tahrik olmasın elalem ağzınla.
--------pelin batu' nun ağzından dökülen sözlermiş gibi geldi bir an. ilk gördüğümde aşağılayacaktım başlığı; tüm derdimiz böyle ufak şeyler olsa bunca açlığın, acının, derdin içinde diye ama ayrıntı da olsa bazı meselelerin insan ruhuna nasıl etki ettiği yadsınamaz bir gerçek. günün hayatın her anı toplumsal acıları göğüsleye göğüsleye yaşayacak kadar asil değiliz bir çoğumuz. *
yenilen dondurmayı bile cinsel çağrışım olarak algıyalan abazan bünyelerin sebep olduğu isyan. tamam iyi algıla da, o senin abazanlığınla, azgınlığınla ilgili bir şey, bari toplum içinde yapma, insanları rahatsız etmeden abazanlaş.
o değil de; bizler sokakta rahatça yürüyebiliyor muyuz ki zaten? rahatça akşam işten evlerimize dönebiliyor muyuz? ya da sabahın köründe otobüs durağına doğru ilerleyip, otobüste giderken kendimizi ne kadar güvende hissediyoruz? kadın, erkek hiç farketmez, hepimiz böyleyiz. trafikte ilerlerken, bakalım hangi maganda ne yapacak? sorusu akıllarımızdayken tedirgin değil miyiz? evimizin kapısına anahtarı sokup açarken, kendimizi bir korku filminde gibi hissetmiyor muyuz, arkamızdan katil mi, hırsız mı, sapık mı çıkacak? diye. yolunuzda giderken, bir kadınsanız sözlü tacize uğramıyor, erkekseniz de, bu tacizleri her zaman işitmiyor musunuz? her zaman paranoyak, her zaman "ahan da şimdi bir şeyler olacak" modunda hazırda bekleyen insanlar bizler değil miyiz? eğer böyle olmaktan çıkarsak, çıkabilirsek; rahatça yolda yürüyüp, giydiğimiz kıyafet, attığımız adım, yediğimiz gıda maddeleri yüzünden bir şekilde tacize uğramadığımız zaman; dondurmamamızı da adam gibi yiyebileceğizdir.
ayrıca şahsımın başlığıdır fakat modlar ilk entrydeki tanımımı tanım olmasına rağmen "forum chat hede" diye silmiştir. ironiktir, aynı başlık şu anda yerinde durmaktadır.
* dondurmayı erkek cinsel organıyla bağdaştıran kimi bünyeler yüzünden, genç kız ve kadınlarımızın, sıcak yaz günlerinde rahatça dondurma yeme zevklerinin ellerinden alınmış olmasına isyandır. şöyle ki sen güzel güzel dondurmanı yalıyosun arada bir hepsini ağzına alıp çıkarıyosun kimi zaman küçük ısırıklar bazen külaha doğru akan yerlerini yalıyosun özenle bu esnadada sokakta yürüyosun ama oda ne bi bakıyosun ki sana boşalmak üzereymiş gibi gözlerle bakan bi sürü abazan, sanki dondurmayı değil onu yalıyosun o derece konsantre olmuşlar yani tadın kaçıyo tabi atasın geliyo dondurmayı. gidip kutuda dondurma alıyosun oturup yiyosun evde kaşıkla hiç bir zevki olmadan.