dünya kadının dayanışma günün de anasayfasında bulunan yazıdır.
"bu günün anılmasına vesile olan mirabel kardeşler dominik cumhuriyet inde rejim karşıtı bir gösteride polis tarafından öldürülmüştür, kuşkusuz bu kadına yönelik şiddetin ne ilkiydi ne de son oldu.
özel mülkiyet ile başlayan kadının köleliği, modern çağ da şekil değiştirerek devam ediyor.
kadının kurtuluş yolu üretim ilişkilerinin değiştirilmesidir.
ülkemiz de her üç kadından ikisi şiddet görmektedir, çeşitli seks fantazilerine istem dışı maruz bırakılmaktadır.bu pisliği değiştirmenin tek yolu örgütsel baz veya bireysel bilinçlenmede yatmaktadır.
biliçli kadını(insanı) hiç kimse yenemez ve hiç kimse çaresiz rezil bir duruma düşüremez,toplumsal çöküş seneryolarının kadın emeğini hiçe saydığı veya hiçsizleştirdiği modern çağ, köle toplumundan hiç bir farkı yoktur.
kadın ya ev de köledir ya da sokakta seks objesi ve de üretimde, erkek egemen toplumun seks figür anlayışı kırılmadığı sürece emeğe ve kadına özgürlük gelmesi veya düşünülmesi olanaksızdır, kadını özgürleştirmenin yolu emek figürünün değerinin bilinmesi, toplumsal kurtuluşun hedeflenmesinde yatmaktadır.
çeşitli araştırmaların verdikleri bilançolar günümüzde kadının nerde olduğu ile ilgili bize bir çok bilgi vermektedir, işte onlardan bazıları;
"dünya da her üç kadından 1'i hayatınnın bir döneminde şiddete maruz kalıyor"
"her beş kadından biri tecavüze veya tecavüz girişimine maruz kalıyor"
"abd de 90 saniyede bir kadın tecavüze uğrarken, ırak da 2003 den bu yana 400 kadın tecavüze uğradığı insan hakları izleme örgüt'nün raporunda yer alıyor."
"dünya genelinde mültecilerin yüz de 80'i kadın"
"gelişmekte olan ülkerde her 3 kişiden okuma yazma bilmeyenin 2"si kadın"
"280 milyonluk arap dünyasından 2 kadından birisi okuma yazma bilmiyor"
"iran da çok istisnai durumlar dışında kadının boşanma hakkı yok"
"yüzde 49'7 si kadın, kadın nüfüsü 3 milyar"
"her yıl yarım milyondan fazla kadın gebelik veya doğum sırasında yaşamını yitiriyor"
"siyasette ve iş dünyasında kadın çalışma oranı gelişmiş ülkerde bile düşük"
"dünyada özelikle afrika kıtasında 135 milyon kadın sünnet ediliyor"
(izlediğim bir belgeselde hindistan da bir anne kızının okuması için göğüslerini kesiyordu, nedeni ise erken yaşta evlenmesini önlemek)
bir takım karalama kapmanyalarına, durup durduk yere bazı aşk böcüğü yazarların saldırılarına maruz kalmış radyodur. öncelikle radyosolun nasıl bir oluşum olduğundan bahsedip, anlamayanlar, anlayamayanlar, sindiremeyenler ve algılama problemi olan insanlar için kendi kalemimle anlatmaya çalışayım. radyosol ile 2009 yılının yaz başında tanıştım. radyoya ilk geldiğim günden, bugüne kadar hiçbir şekilde türk olmamla ilgili herhangi bir hakarete maruz kalmadım. yukarıda bazı arkadaşlarımızın belirttiği gibi bir durum söz konusu değildir. radyosol kuruluş mantığı olarak zaten ırkçılığa tamamıyle karşıdır. son 7 aydır bu oluşumu takip ediyorum ve birçok gözlem yapma fırsatı buldum. yayıncı arkadaşlarımız gecesini gündüzüne katarak, kimi zaman ertesi günü işe gidecek bile olsalar radyo dinleyicileri için ellerinden gelen herşeyi yaptıklarına, dinleyici arkadaşlara hiçbir şekilde saygısızca davrandıklarına şahit olmadım. ayrıca hiç kimseye hakaratte bulunulmamış hatta yukarıda söylenildiği gibi hiçbir insana kürt, türk, ermeni, laz gibi bir ayrımda bulunulmamıştır. radyosol toplumsal sorunlara duyarlı, toplumu ilgilendiren tüm konuların bellirli sınırlar içinde tartışılabildiği, ülkemizdeki devrimci geleneğe bağlı bir radyodur. yukarıda çamur atan arkadaşları radyoda yapılan özel programlara, yapılan söyleşilere davet etmek isterim. radyosol bir takım ilkeleri benimseyerek yayın yapmaktadır. zaten nasıl bir tarafta olduklarını, bakış açılarını yayınladıkları manifesto ile bildirmişlerdir.
--spoiler--
Radyosol sınırsız, sınıfsız bir dünya kurmak amacıyla eşitlikçi ve özgürlükçü toplum doğrultusunda yayın yapar.
--spoiler--
--spoiler--
Radyosol taraflı bir yayın organıdır. işçilerin, emekçilerin, halkların yanında yayın yapar. Ancak Radyosol karalama ile yayın yapmaz, her daim gerçekleri söyler.
--spoiler--
sevgili pıtırcıklar demem o ki, öncelikle oturun radyosolun yayınlamış olduğu manifestoyu okuyun, daha sonra yapılan yayınları takip edin, eğer bu ilkelerin dışında yayın yapılıyorsa, bunu edepli bir dil ile belirtin. sağa sola saldırarak, liseli ergen bebeler gibi çemkirmek hiçbir işinize yaramaz. siz oturduğunuz yerden istediğiniz kadar sayıp sövebilirisiniz, sizi hiçkimse sallamaz. kendi çapınızda topaç gibi döner durusunuz. son olarak kimse kimseye saygı duymak zorunda değilim diye düşünüyor olabilrsiniz, yazdıklarımı sallayıp sallmamanız umrumda değil, eğer beğenmiyorsanız, dinlemeyin, boşu boşuna uludağ sözlüğün radyosol için ayırmış olduğu başlığın altını kirletmeyin.
radyosola emek veren tüm arkadaşlarıma şimdiye kadar yapılan tüm yayınlar için teşekkür ediyorum
hapo ile geceye güzel bir giriş yapan radyodur. dağlara gel adlı parçanın değişik bir versiyonun çalarak beni şaşırtmış ve ilk defa dinlememe vesile olmuştur. teşekkürü bir borç bilirim kendilerine. *
