geçen ay başıma gelen olaydır.okula geç kalmıştım.çabucak bir minibüs bulmam gerekiyordu.çünkü otobüsün geçiş vaktini kaçırmıştım.tüm koltukları dolmuş olan bir minibüse bindim sonunda.yer olmadığı için kapının yanında cama yapışık koltuğumsu yere iliştim.okula henüz çok vardı.minibüs bulmanın vermiş olduğu rahatlıkla telefonumu çıkarıp kulaklığı taktım ve radyoyu açtım.kanalları değiştikçe demet akalın, serdar ortaç, murat boz şarkıları çıkıyordu.sabırla ilerledim.minibüs yol aldıkça radyo kanallarında ilerliyordum.sevdiğim bir şarkıyla yolun tadını çıkarmak istiyordum.en sonunda beklenen geldi.ismini hatırlayamadığım bir radyo kanalında hüzün kovan kuşu çalıyordu.hemen sesini sonuna kadar açtım.gözlerimi kapatıp şarkıya eşlik etmek istiyordum ama hiç yeri değildi.karşımda oturan yaşlı bir teyzenin bir bana bir de yanında oturan orta yaşlı bir bayana bakıp bir şeyler söylediğini farkettim.bana tiksintiyle bakıyordu.haliyle rahatsız olmuştum.kulaklığımı çıkardım ve bir sorun mu var diyecektim ki ezan okunuyordu hatta sonlarına bile gelinmişti.ne olduğunu anladım tabi.ama en azından teyze benim durumumdan rahatsız oluyorsa eğer ezan okunmaya başladığı andan itibaren "kızım ezan okunuyor, kapatır mısın şunu?" şeklinde uyarması o ketum bakışlarından daha yararlı ve etkili olurdu kanımca.her neyse ben radyoyu kapattım ve ezanın bitmesini bekledim.
"şarkılar kaçıyor mu" dediğim olaydır. anasını satayım bilgisayarı var, mp3 ü var bilmem nesi var. kur'an'da yazıyormuymuş.. sanki yazan herşeyi yapıyrsun da..
ortama yeni birisi geldiğinde ayağa kalkmak gibi, hoca sınıfa geldiğinde ayağa kalkmak gibi, dedenin, ninenin yanında yeni yemlenmiş, hazım sorunu yaşayan develer gibi yatmamak gibi bir saygı eylemidir.
ayrıca mp3 diye birşey var. çok seviyorsan, at telefonuna, dinle dur.