radyo balkona bakan bir yerdedir. yağmur yağıyordur, yaz yağmuru. mis gibi bir toprak kokusu gelir ciğerlere. koşa koşa mutfağa gidilir, bir türk kahvesi yapılır.
radyodan bir türkü kanalı bulunur. tam böyle kahve kokusu ve toprak kokusu ciğerlerinize dolduğu sırada, radyoda çalan türkü "dur ben de varım" der: işte gidiyorum çeşmi siyahım.
sonra ardından bir diğeri: telli turnam selam götür sevdiğimin diyarına.
şarkının sözleri girene kadar dj bıdı bıdı konuşmasa, daha güzel mix kaset kayıtlarımız olurdu dediğimiz yıllardı. ta ki karanfil sokakta karışık kast yaptıklarını öğrenene kadar.
ve radyo açılır. hışırtılı radyo frekansı, radyo ibresi bir kadının ruhunu okşuyor gibi, bir kadını ilk kez öpüyor gibi narince, incitmeden, yavaş yavaş hareket ettirilir.evet evet harika bir ses. aman Allah'ım nakaratı çalıyor şarkının. ah frekans: hadi bırak şu hışırtı sesini.bir yandan kulağı şarkıda, bir yandan eli ibrede . son bir gayret daha göstermeye çalışır adam.
arkadan bir ses :
-şarkı bitecek tamam, bırak oynamayı da dinleyelim şarkıyı.