kastedilen, normal koşullarda atmosferde bulunan radyasyon değerine göre ise abartılmıştır. nükleer santral kazalarında alınmasına izin verilen doz 250 msv dir. çernobil felaketinde nükleer santralin 1 km. çapındaki çevresinde insanların aldığı doz ise yaklaşık 1.000 msv civarındadır. 2.000 msv üzerinde radyasyona maruz kalan insanlarda baş dönmesi, kusma, ciltte kızarıklıklar ve kanser başlangıcı, 5.000 msv üzerinde %50 ölüm, 10.000 msv üzerinde ise ani ölüm gözlenir.
japon nükleer güvenlik ajansı sözcüsü 'hidehiko nişiyama', bugün associated press haber ajansına yaptığı açıklamada;
- " sabah saatlerinde, 3 nolu reaktör çevresinde radyasyon seviyesi önce 6 msv'nin üzerinde ölçüldü ancak, daha sonra bu değer 3 msv'nin altına düştü. radyasyon seviyesinin bu denli yüksek ve sürekli salınımlar göstermesi elbette ki korkutucu ancak, radyasyon ölçüm değerleri 10 msv'nin üzerine çıktığında, insanlarda kalıcı hasarlar bırakmaya ya da ölümcül olmaya başlıyor. bu güne değin, 16 mart 2011 tarihindeki 6,4 msv'nin üzerinde bir ölçüm alınmadı. "
Başta olmak üzere avrupanın hemen hemen çoğu ülkesinde nükeer karşıtı eylemler artmışken, Benim fizikten harika anlayan medeniyetim
"yok yok olmaz bişey" diyerek bilim ve teknoloji alanında ne kadar da ileri olduğunu bir kez daha kanıtlamakta...
Çekirdekleri doğutan suyun kirliliğinin artması sonucunda. bir de bu kirli suyu nasıl tahlie edeceklerini düşünen Japon yetkililer her geçen gün daha da karamsar bir tabloyla karşılaşmalarını söylemelerine karşı...
Avrupa ve asya da uzmanların "nükeer enerji son çare gibi konuşulmasını anlamıyoruz" demelerine karşı...
Benim her konuda muhteşem bilgi sahibi insanım. Kurutma makinesinin radyoaktivitesi ile nükeer santraldeki radyoaktiviteyi kıyaslayıp, mantıklı konuştuğunu düşünecek kadar ışıma yapabiliyor...
Ne mutlu enerji ve fizik konusunda bile bilmişlik yapan halkıma....
ne mutlu bir yerde milyonların hayatı kararırken. Nükleer santral babasının malıymış gibi sahip çıkan halkıma...
