1986 yılında cay da bulunan hödö. dönemin bakanı ' için için bişey olmaz bak ben nasıl içiyorum' diyerek bir bardak çayı hüpletmiştir. bakana bisey olmamıstır fakat karadenizde kanserden ölenlerin sayısı artmaktadır.
doğada kayalarda ve toprakta doğal olarak belirli miktarlarda radyasyon bulunur. bunun dışında insan kaynaklı(antropojenik) radyasyon da söz konusudur. yapılan çalışmalarda ülkemizde bazı bölgelerde, doğal radyasyonun sınır değerlerin üzerine çıktığı görülmektedir. bu bölgelerde yapılan yeraltı veya doğal kaynak suyu ölçümlerinde de yüksek konsantrasyonlara rastlanmaktadır.
uzakla$ilarak kacilamazsa bile en azindan etkili oldugu merkez alanindan uzakla$mak yenilen radyasyon oranini du$urur. yani oyle bir durumda ko$arak kacmak bir yonden iyidir, aptallik degildir.
+abi uzakla$ yahu radyasyon var, 10 tane tabela astik gormuyor musun?
-lauyhn nolcak izliyoz i$te
+dayi git zararli diyorum
-eeaah sus be hödörö bödörö
+dayi sikin dü$er o kadar diyorum ben sana
-desene sen en ba$ta yau hade kolay gele
boyle tiplerde var i$te. adam ölmeyi, radyasyon yiyip hayatinin zehir olmasini degil, sikinin kalkmamasini du$unur.
tam olarak boşluktaki ısı transferidir. belli bir seviyeye kadar radyasyon insanlar için yararlıdır. çünkü kanımızın hareketi esnasında yaptığı sürtünme sonucunda ısı açığa çıkar. bu sürekli açığa çıkan ısıyı vucudumuzdan radyasyon ile dışarı atarız. eğer biz bu oluşan ısıyı dışarı atamasa idik vücut sıcaklığımız sürekli artış gösterir ve bu da sağlığımız açısından hoş olmayan sonuçlar doğururdu. radyasyon ısı'nın transfer, iletim yoludur. sokaktaki milyonlarca adamın anlamını bilemediği bir terimdir. belirli miktarı biz insanlar adına fazlasıyla yararlıdır. zararlı olan radyasyon, iyonlaştırıcı radyasyon adını verdiğimiz alfa beta ve gama ışımasıdır.
var olan herşey içinde rasyasyon barındırır. basit bir örnek verirsek dalgalar halinde yayılan ses bile bir radyasyon yayar. önemli olan radyasyonun miktarıdır. "kanser yapabilecek oranda radyasyon" insanların genetiğine göre değişir. basitçe anlatmaya çalışırsak, insanlarda dna tamir geni tarafından üretilen dna tamiri yapan enzimler miktar veya yapı olarak farklı kişilerde değişik olmakta ve insanlarda kanser olma ihtimali farklı olmaktadır. izole bir toplumda bu enzimde bir defekt olması o toplumda kanser olma %'sini etkiler. benim hipotezime göre belki tüm hastalıkların sebebi radyasyondur. yaşamımızda bulunan tüm maddeler kararlı hale gelip radyasyon yayamayacak hale getirilirse kanser oranı azalacaktır. tabi bu mümkün değil. her madde içerisinde radyasyon barındırır. kendi vücudumuz bile kendimize radyasyon yayıyor. doğada çoğu madde doğal halde bulunduğundan az radyasyon yayıyorlar, kentlerde yaşayan insanlara göre daha az radyasyon alıyorlar. uzun yaşamanın sırrı yaşadığımız çevrede radyasyon yayan maddelerin azlığına bağlı... mesela pişmemiş, ısıtılmamış besinler tüketenlerin daha uzun yaşaması gerekir. hal böyle iken radyasyondan kurtulmamız gelişmiş dünyada çok zor. dağ başına çıksanız bile havada bulunan radyo dalgaları(tv, telefon, radar, ve daha bir çok yayın yapan aletler) bizlere radyasyon yoluyla zarar veriyor. hatta devamlı bağıran bir eşin dırdırı bile bir adamı radyasyona maruz bırakır. işin şakası bu da aslında sessiz bir yerde yaşamak bile ömrü uzatır ve kanserden koruyucudur.
bazen insanlar "şu alet radyasyon yayıyormuş" diye söylentilerle o alete uzak durmaya itiliyor. yalan değil ama bir enerji kullanan ve yayan herşey radyasyon yayar. hangi birinden uzak duracaksın? kişisel olarak yapılabilecek tek şey çok enerji kullanan ve yayan şeylerden uzak kalmaya çalışmak. mesela evleneceksen git sessiz, az konuşan bir kız bul. bazı kızlar çok sinirli ve yediklerini ses tellerine gönderip radyasyonuyla sizi öldürebiliyor.
yurdum insanı şifa olarak bilir,her hastalığa derdedevadır.
bi gün hasta olur ve hastaneye yolu düşer,hekime çıkar.hekim bilir derdini,yazar ilacı.
lakin yetmez o ilac yetmez yurdum insanına:"bir film,röntgen neyim yaz.hastayım ben yav"der.hekim bey de uğraşmak istemez yazar röntgenini.
yurdum insanı röntgene gider ve radyasyonu yer. rahattır artık az çok geçmiştir derdi tasası.hele birde 6-7 röntgen filmi çektiriyosa sorma halini,keyfini,sıhhatini!
röntgen ve bilgisayarlı tomografide bol miktarda bulunan, insanın dna'sını etkileyen, insanda genetik problemler yaratan aktivitedir. insanda en büyük ve en belirti gösteren hastalık kısırlık ve kanserdir. Hamile bayanların radyasyona maruz kalması halinde sakat ve özürlü doğumlar meydana gelmektedir.
japonya bile nükleer santalin yarattığı beklenilmeyen olumsuz etki için dünyadan özür dilerken, bu işler bu kadar tehlikeli iken, türkiye de nükleer santral yapılması düşüncesi ve tartışmasının tuhaf olduğu, nükleer santallerin yaydığı dalgadır.
nükleer santralin ne gibi bir faydası var da bu kadar yapılmaya çalışılıyor merak ediliyor. tehlikesini göze alıp da yapılması, hatta geç kalındığının söylenmesi için ne gibi bir faydası olduğu merak ediliyordur. bence gereksiz. gayet normal, haktan biri olarak konuşuyorum. bizim ülkemizde asıl geç kalınmış olan teknoloji ve enerji kaynağı tamamen güneş enerjisine dayalı teknolojilerdir.
En son Japonya olayından sonra radyasyona karşı koruyan bir aşı gelişitirildiğini duymaktayım şu anda.Nortmalde 7 gün yaşayabilecek denekler henüz ölmemiş duyduğuma göre.Farelerden farkımız kalmadı ha!
radyasyonun organizmaya üzerindeki etkileri çoğunlukla nükleer kazalardan edinilen bilgilerden kaynaklanmaktadır.radyasyon hücre zarlarına büyük ölçüde zarar verir, iç kanamaya ve enfeksiyonlara karşı direncin çok düşmesine neden olur.
hiroşima'da 1000 rem den daha fazla gama ışınımı alanlar bir hafta içinde ölürken 700 rem alanlar iki ay içinde öldüler. laboratuvardaki kaza sonucu ölen fizikçilerle nükleer bomba denemelerinde gamma ışınımına maruz kalan insanlardan elde edinilen tecrübelere göre 600 rem den yukarısını ani olarak olan insanlar günler ya da haftalar içinde ölmektedir.300 remin altındakiler ciddi hastalıklara yakalansalarda hayatta kalma şansları vardır.200 rem in altındakilerde başta anemiye neden olmaktadır.100 rem altında maruz kalanlarda bariz bi belirti olmasada hayat boyu çok yüksek risk taşırlar.
çernobil felaketinde 48 kişinin derilerinin %90 ı yanmıştır.öte yandan nükleer santral yakınlrında yaşayanlarda kanser vakaları %400 daha fazladır.