18-19 yaşlarıydı. 3 kuzen birlikte ankara'da aynı evde kalıyorduk. kuzen her kış defalarca grip olan, yorgan döşek yatan birisiydi, hala da öyle.
üstelik de her sene grip aşısı olduğu halde aşı olmadığı yıllara göre daha çok grip oluyordu. siz siz olun grip aşısı olmayın derim.
bir akşam yine fenalaştı , ateşi yükseldi acile gidelim dedik. ibn i sina'da hemşire bir arkadaşı vardı kuzenin o nöbetçiydi. eczaneden daha önce kullandığı iğneleri aldık (adam uzmanı olmuştu hastalığın neyin derman olduğunu ezbere biliyordu) gittik hastaneye iğne vurdurup kontrol ettireceğiz.
iğneyi vurdurduk bir süre de kuzenin ateşinin düşüp düşmediğini takip etmek için müşehade altında tuttular.
bana da kayıt yaptırmam gerektiği ve ilgili hemşireyi bulmam gerektiği söylendi.
ilgili hemşireyi buldum.
ismi fulya, çok güzel ve tatlı bir hatundu ilgili hemşire. gittik kaydı yaptırdık , beklerken de muhabbete girdim şakalar, komiklikler falan son derece olumlu bir hava oluştu aramızda.
giderken de "ne olur ne olmaz fenalaşır falan ben senin telefonunu alayım belki ihtiyaç olur" bahanesiyle telefonunu da istedim kızın. başarılı bir süreç olmuştu. etkilenmiştim kızdan. bir kaç yaş büyük olmasına rağmen onun da benden etkilendiğini tahmin ediyorum ilk izlenim açısından.
telefonla mesajlaşmalar, uzun uzun konuşmalar. jestler, mimikler, cilveleşmeler derken hatunu tava getirdiğimi düşündüm.
dedim ki
--"gel kahve içelim, hem laflarız biraz".
-kız "olur, öğlen 2'de nöbete gideceğim ondan önce gelir senden nöbete giderim" dedi.
o sıralar kuzenin sevgilisi, eve sık sık gelip kısır yapıyordu. hani evlerde dönem dönem meşhur olan gıda türleri vardır sabah akşam o yapılır, nefret edene kadar sürer bu uygulama...bizde de o sıralar kısır saplantısı var.
normalde güzel yemek yapıyordum ancak kısır konusunda söz sahibi değildim ama ne kadar zor olabilirdi ki. "altı üstü sıcak su, salça ve salata malzemeleri" dedim. ne kadar zor olabilir ki...
ben kurguluyorum süreci. kısırı yeriz, türk kahvelerini içeriz, ondan sonra da sevişiriz (nassı bi denklemse artık)
kız geldi, on numara güzellikte, süt gibi biri. evde kimse yok zaten...saha ve zemin müsait bakalım göze hoş gelen futbol olabilecek miydi?
ilk aksilik; kısır sulu oldu, içine kattığım salata malzemeleri de suyunu salmış , lahmacun harcı gibi bir şey ortaya çıktı. fiyasko..
kız nazik, iyi kalpli. yedi yine de...(sonradan söyledi yediğim en berbat kısırdı diye, ishal olmuş)
--"türk kahvesi yapayım fal bakarız benim odama geçelim" dedim.
kahveler içildi, fincanları ters çevirdik. bu esnada da muhabbet tıkandı..nasıl tıkanmasın. kızla odama geçmişiz, benim yatak üzerinde oturuyoruz. kıyıda kahveler fallanacak onu bekliyoruz. odada televizyon yok. müzik yok. bilgisayar kapalı. bi cacık yok.
sabah aldığım radikal gazetesi gözüme ilişti, pazar günüydü radikal iki eki de veriyordu. dedim "bak bugün baskın oran ne güzel yazmış"...kız da apolitiğin teki ne bilir radikal'i, baskın oran'ı...
yatağım üzerindeyiz...kahve fallarına bakacağız. artık erotik bir fal mı çıkar bilemiyorum bi gelişme olacak kız gaza gelecek ve sevişeceğiz...senaryo bu..
henüz sevgili olmadığım biri ile ilk sevişme deneyimim. insan uçabiliyor tabi..
yatakta duvara yaslanmış vaziyette radikal okuyoruz. kız feci şekilde sıkıldı, kahve falı da sevmezmiş zaten o iş de yattı.
"beklenen an bu andır, haydi yürüüüüüü olm" dedi içimden bir ses.tek kişiliğik yatağın üstünde yanyana gazete okuduğumuz kızın omzuna elimi attım -muhtemelen nezaketten ses çıkarmadı- ses de çıkmayınca
--"çok güzelsin" deyip boynuna bir öpücük kondurdum,
birden kız toparlandı...
- "ben böyle bir ilişki istemiyorum. ve seni sadece bir arkadaş olarak görüyorum sanırım yanlış anlaşıldım" dedi..
("ne yanlış anlaşılması telefonda dönen muhabbetler öyle değildi ama" diye geçti içimden diyemedim)
aslında kız da şunu demek istedi;
-ulan mal, madem iş tutacaksın bu yöntemler de neyin nesi, bu ne biçim ambiyans..kısırla, radikal gazetesiyle, baskın oranla olur mu bu işler...geri zekalı mısın? bende az da olsa bir sempatin bir elektriğin vardı onunda gözüne verdin...
akşama kuzen geldi, hadiseyi anlattım...
kısıra baktı, "bu kısır ne lan" dedi, "çorba olmuş bu..kız ondan kaçmış hacı, zehirlicek beni diye korkmuş.."