Birinci dünya savaşı sırasında uçakların terör estirmesinden sonra icad edilmiş bir buluştur. 8 ülke bulmuştur ama sır olarak saklandığı için ilk bulanın kim olduğu bilinmiyor. Temel olarak radyo dalgalarını saçar yansıyan görüntülerden yorum yaparak tahminlerde bulunur. Bu sisteme yakalanmamak için (bkz: hayalet uçak)lar üzerine çalışmalar başlamıştır.
Sık sık ceza yememi sağlayan polislerin kapanıdır. Hayır anlamıyorum yeni model araçlarla zaten radara girmememiz imkansızken, sen bide üstüne sınırı 90 yaparsan vay halimize.
trafikte olani cok insanin canini yakacak turden. ozellikle de limitin cok az uzerinde yakalanildigi zaman, yenilen ceza, evlat acisi gibi koymaktadir.
dikiz aynasından görüldüğünde insana pis koyan uygulama.
hayır hızı kessen mi, zaten yedik deyip devam mı etsen, lan yakalandık mı yoksa, kaçla geçtik lan, yüzde kaç geçince ne kadar ceza geliyordu lan, adrese mi gelir ceza, durduracaklar mı acaba. durdurmadılar yakalanmadık mı acaba, işaret neredeydi ki, nasıl görmedim lan ben işareti, karşıdan kimse niye selektör yapmadı lan... gibi ardı ardına sorular sıralanır.
sıklıkla ilçe ve il girişlerinde burnu size dönük bir trafik ekip otosu şeklinde arz-ı endam eden olay. çakmaklıktan şarj alan yalamalı vantuzla ön cama takılan navigasyonlar gibi bir alet plakanızın fotoğrafını çekerek (evet 130la gidiyorum çok belli) daha sonra fotoğrafın makbuza iliştirilerek adresinize yollanması olayı.
bu radar ekipleri genelde tepe ardı, köprülü kavşak çıkışları gibi sote, pusu yerlerde bulunurlar ve radarı farkettiğiniz anda içindeki memurla gözgöze dahi gelemezsiniz, çünkü kafayı eğip minik ekrana düşen plakaları kalınca bir deftere yazmaktadırlar.
artık durdurma olayı olmadığından radar farkedildiği anda içindekileri bir şekilde ikna etmek zorundasınız. adli personel, polis veya asker değilseniz işiniz çok zor.
en etkili yöntem ev yapımı poğaça, börek, çörek vb. yanında bulundurup ''abi filanca yerde falanca polisin yanına gidiyorum, buyrun afiyet olsun'' deyip bohçayı yıkmanız, adamlar uzunyol otobüslerinden etipuf, topkek yemekten zaten mideyi bozmuşlar, sizin ev böreğini görünce doktor görmüş hasta gibi seviniyor zaten.
adını ingilizce radio detecting and ranging sözcüklerinin ilk harflerinden alan radar, uzaklık, karanlık ya da sis nedeniyle çıplak gözle görülemeyen nesneleri görme, yani elektromagnetik olarak bulma aygıtıdır.
yarasalar, saniyenin yüzde biri gibi çok kısa sürelerle 50000 hertz düzeyinde sesüstü dalgalar yayınlar ve aldıkları yankılarla engelin çeperlerini, niteliğini, olağanüstü bir kesinlikle bulur, yerini belirler. bu frekanslar engellerin uzaklığına göre değişir.
elektromagnetik bulmadaysa, ses dalgaları değil, ışık dalgaları ya da elektromagnetik dalgalar kullanılır. söz konusu dalgaların frekansları saniyede bir kaç milyar hertz düzeyindedir.
radarın çalışma ilkesi, bir verici ve bir alıcı bulunmasına dayanır. verici, belli bir yöne bir dizi dalga ya da empülsiyon yollar; sonra alıcı, engele çarpıp dönen yankıyı çözümler. empülsiyon süresi çok kısa, saniyenin milyonda biri düzeyindedir. iki empülsiyonu ayıran süreyse, yankıyı dinlemeye yarar.
her radar aynı frekansla ve aynı dalga boyu üstünden yayın yapmaz; seçim, gözlemlenmek istenen nesneye ve gözlem koşullarına bağlıdır. genellikle dalga boyunun, nesnenin boyutlarına yakın olsması gerekir. sözgelimi, denizde, bir şamandrayı saptamak için desimetre düzeyinde dalgalar yollanır; ama bir uçak için on metreye ulaşan dalgalar gerekir; yoksa yankı çok zayıf kalır. üstelik sis, yağmur gibi atmosferdeki nemin soğurma olgusunu da göz önüne almak gerekir.
yankı dinleme çözümü çok güç bir sorundur. yankıları almak yetmez, bildiriyi yorumlamak önemlidir. henüz, elektromagnetik dalgalardan yarasaların sesüstü dalgalardan yararlandıkları gibi yararlanılamamaktadır. özellikle karada ya da deniz yüzeyinde bulunan radar ekranları, dalga, tepe, ağaç gibi doğal engeller ile fabrika bacaları, direkler, apartmanlar, vb. yapay engeller üstünden yansıyan dalgaların doğurduğu parazit yankıların bütünüyle yok edilememesi nedeniyle, bunları eleyip gerekeni seçmek büyük önem taşır.
genellikle şehirler arası karayollarında şehir girişlerine, bazen arabağlantı yollarına ve nadirende otobanlara konulan bir hız tespit cihazıdır. Ülkemiz trafik kanununa göre belirlenen hız limitlerine uymamanız halinde para cezası ve ceza puanı görmenize neden olan sistemdir.
Yolculuğunuz sırasında çoğunlukla yol kenarında küçükte olsa ''radar kontrol'' şeklinde bir uyarı levhası görürsünüz. Daha sonrasında yol kenarında gittiğiniz yönün tersine durmuş bir araç görüyorsanız büyük ihtimalle radar diye tanımladığımız araçtır bu. Bu araç ön camında gözle görülebilen radar cihazı ile sizin hızınızı belirler ve bir kaç kilometre ilerde çevirme noktasına telsizle sözlü anons yaparak plakanızı falan verir. ilerideki çevirme noktasında yol daraltıldığı için araçları sırayla geçirirler ve sıra size geldiğinde hooop sen kenara geç derler. Bu arada radara yakalandığınız noktadan sonra başka yol çıkışı yoktur. Bunu belitmeme gerek yok sanırım. Ondan sonra hızınızın oranına göre yiyeceğiniz para cezası içinizde durduk yere sokağa attığınız para hissiyatını bir kaç gün boyunca yaşamanıza neden olacaktır. 130 TL den aşağı hız cezası yok bildiğim kadarıyla. Eğer yolculuğunuz sırasında karşı yoldan gelen bir araç sağında solunda başka bir araç olmadığı halde durduk yere selektör yapıyorsa emin olun ki sizi uyarmak için yapıyordur. Sizde kısa bir selektörle durumu anladım diyerek teşekkürünüzü dile getirebilirsiniz.
Tüm bunları biliyor olmama rağmen motosikletle bile (çünkü motosikletle radara yakalananı hiç duymamıştım) bu sisteme girmeyi başardığım için kendimi tebrik ediyorum.