anne hathaway'in saçma prenses rollerinden sonra gerçekten iyi bir oyuncu olduğunu anlayabileceğiniz, sade ama bir o kadar da etkileyici bir film. severim.
Rachel gelin olmuş gidiyor, bana veda ediyor ve düğünümü izler misin diyor.
Düğün sevmem. Bence hiç de abartılacak bir şey değil. gereksiz, sıkıcı bir zorunluluk... Ama "düğün de düğün" diye tutturacak olursa hatun kişi, "Al izle filmi, düğün dediğin böyle olur. Organizasyonu bu şekilde yap bebek" demeli er kişi.
Keman, sitar ve gitar arka planda akmakta. Aşırı kalabalık olmayan eş dost aile güruhu bir arada. Hemen hepsi kendisiyle dalga geçmeyi biliyor, ne güzel! (insanların -yer yer taşak boyutuna varan bi şekilde- kendileriyle dalga geçebilmesi gün geçtikçe bana daha da mühim geliyor. Etrafımda daha fazla böyle insan görmek istiyorum. Hayvan da olabilir. Kendisiyle dalga geçebilen bir davşanla kanka olmayı kim istemez?) Konuştukça konuşuyorlar. Eğlendikçe eğleniyorlar. Dans ediyorlar. içiyorlar. Canı gönülden gülüyorlar. Hele zenciler yok mu? Amma da keyifliler be müdür. Ben de, biz de, bizim insanlarımız da onlar gibi kasmadan, sıkmadan, germeden, gerilmeden, rahat rahat yaya yaya eğlenebilse, evlenebilse diye düşünüyorum. Fazla düşünmeyim en iyisi diyerek filme dönüyorum.
Yüzümü anne hathaway'e çeviriyorum. Sorunlu bir kişilik. Kardeşinin ölümüyle sonuçlanan kazadan sorumlu. "Onu öldürürdüm diye bütün sevgilerden vazgeçmek mi zorundayım?" sorusu yıllardır beyninde. Kendini affedemiyor. Uyuşturucu kullanıyor. Tedavi oluyor. Ve insanları çok rahat kırabiliyor. "Hiç hakla ilişkiler düşündün mü?" diye iş teklifinde bulunan bir kadına "Halk genelde benden korkar!" cevabını yapıştırabiliyor. Tedirgin. Dengesiz. ve üzgün. Rolünü kusursuz oynuyor. Ne oynaması, "ünlü olmadan önceki hayatında böyle bir insanmış olm" deseler inanırsın. Ayrıca pek bir şeker şerbet bakışları var. Bakışından öpesi geliyor insanın parantez içinde. işte böylesine ilginç olan bakışlarını yanına alarak ablası rachel'ın düğününe gitmek için tedavi merkezinden ayrılıyor. Olaylar da "gelişeyim artık yav" diyor.
Ondan sonrası neredeyse tek bir mekanda geçen, gelişen olaylar silsilesi. düğün hazırlığı, aile sırlarının ifşası, kardeş kavgaları, düğün, eğlence, yemek, bağımlıların toplantıları, içki ve bilumum mavra... Çekim aşamasında kesin çok eğlenmiştir ekip. Brunch tadında bir film. Tadını çıkara çıkara Çalmışlar, söylemişler, yemişler, içmişler. Bambaşka bir kıtadan onları izleyenleri mutlu etmişler.
Teşekkürü bir borç biliyorum. Borcumu ödüyorum.
...
bir diyalog:
kym: Sen avukat mısın?
sağdıç: 'tım..
kym: Yasal bir şey söyle?
sağdıç: Haksız muamele...
...
ve evlilik töreninden bir sahne:
Damat, "Tek istediğim şey müziği duymaktı. Ve sonra seninle tanıştım. Seni duydum. Ve rachel, sen hayatımda duyduğum en güzel şeysin. Benimle evlendiğin için teşekkür ederim." Der ve neil young 'tan unknown legend'ı geline söyler. Nikah memuru da "belediyenin ve neil young'ın bana vermiş olduğu yetkiyle sizi kocakarı ilan ediyorum" der.
rachel gelin olmuş gidiyor, veda da ediyor. end the.