edirnedir. camdan son gücünüzle bir şey fırlattığınızda* sizin fırlattığınız yönün bir o kadarı kadarda rüzgarın esme yönüne gittiğini görürsünüz edirnede.
dipnot: rüzgar yüzünüze doğru esiyorsa, hiçbir şey fırlatmayınız.
bir rüzgar esti içime
ve içimden girdiği gibi çıktı tekrar
aşk rüzgarıydı
gitti benden, bir kuyuya hapsoldu
orda sevgilim vardı
aldı rüzgarımı
orda öylece kalakaldı rüzgar
eğer esseydi sevgilimi yanıma getirecekti
sevgilim de gitti, umutlarım da
bir daha çıkmayacak ordan
rüzgarım hiç esmeseydi ona doğru belki boğulmazdı
sevgilim yanıma gelebilirdi
şimdi rüzgar esse de herşey yerinde sayacak
o kuyuda dönecek
sevgilim beni hiç göremeyecek.
Bir ses duyuyorum içerden
Beni bekleyen rüzgar mı derken
Yıllar geçiyor aniden
Sonu gelmeyen sorularla beraber
Sensiz yapamıyorken
Ölene kadar içmekten vazgeçemiyorken
Aşksız kalamıyorken
Gözümü kimseden alamıyorken
Bir ses duyuyorum içerden
Beni bekleyen rüzgar mı derken
Yıllar sürünüyor içimden
Bizi mest eden yalanlarla beraber
Sensiz yapamıyorken
Ölene kadar içmekten vazgeçemiyorken
Aşksız kalamıyorken
Gözümü kimseden alamıyorken
üstüne söz söyleyecek kadar güzel cümleler kurabilsem, bu şarkı için bir kaç cümle yazmak isterdim.
hani nefesine muhtaç olmanın ötesinde. "getir bana bıraktığı nefesi". ben severim afilli sözleri ama bu kadar iyisini söylemedim hiç.
bir de istemenin böylesi. "Tut kollarımdan, Kırık dallarımdan, Al sürükle götür beni yanına", yani bu sözü ben de söylerdim dedim, benzerini söylerim hiç değilse ama sesim böyle özlem kokmaz ve etkilemezdi kimseyi.
bu yüzden o göksel, ben de yusufun zuleyhasiyim belkide. neyse şarkının tüm sözleri;
Ümitsizce aşığım
Uyusam uyansam
Geçse sabaha
Çaresizce beklerim
Dünyanın gözyaşını akıttım ona
Rüzgar okşa onun saçlarını benim yerime
Fısılda kulağına sevdiğimi
Rüzgar dolaş onun etrafında dön gel bana
Getir bıraktığı nefesi
--spoiler--
bana esmeyi anlat Bana sevmeyi anlat...
Bana esmeyi anlat, esip geçmeyi anlat
Anlat ki çözülsün dilim Ben rüzgarım demeliyim
Rüzgarlığı anlat bana Senin gibi esmeliyim
--spoiler--
esip geçmek.... yapraklar da dökülür, insanlar da gider eylül'de. tuhaf, iç acıtıcı sonbahar sabahında özlem dolu, gözleri yaşlı çocuk yüreğiyle başlamak.