From dusk till down haricinde izlediğim diğer filmlerini hayranlık ve keyifle izlediğim yönetmen. O filminin de 2. Kısmına kadar her şey güzeldi ama 2. Kısım bütün havayı bozdu. Canavarlara şaşkın gözlerle baktığımı hatırlıyorum, konu nerelere geldi diye. içlerinde favorim olanları kill bill, reservoir dogs ve the hateful eight. Django, Jackie Brown, inglorious bastards, pulp fiction da harika filmler ama önceki üçünün yeri bende ayrı. Çok zeki bir adam, filmlerindeki detayları ve aynı oyuncuları başka filmlerinde de görmek ya da iki ayrı filmde bile bağlantılar olduğunu görmek çok hoşuma gidiyor. Mesela Vincent vega ile Victor vega nın kardeş olması gibi. Ya da mia wallace ın Beatrix kiddo ya atıfta bulunması. Hem pulp fiction da hem jackie brown da görülebilen bagaj detayı. Yine Jackie Brown da reklamı görülen red Apple marka sigaranın diğer filmlerinde de görülmesi. Belli başlı oyuncular kullanmasa bile bir filmin tarantino ya ait olduğu şıp diye anlaşılabilir. Kendine ait harika bir tarzı var. Bu kadar başarılı işin arasında da from dusk till down nazar boncuğu gibi bir şey.
Filmlerindeki müzik seçimlerine ve karakterler arası diyaloglarına hasta olduğum kült yönetmen. Kendi tarzı var. Gişe için değil kendi için film yapıyor. Gişe başarısı olan ender kaliteli yönetmenlerden.
Filmlerinde kan unsurunu epeyce gerçekçi işleyen yönetmen.
Ayrıca ayak fetişti. Ayak fetişti olmasına lafım yok ama bu uma thurman ın ayaklarına da fetiştlik yapıyordu. Kadının ayakları 43 numara imiş. Vay mk.