kendine özgü bir tarzı olan ancak o amerikanvari ukala tavırları gözler önüne sokmayı alışkanlık edinen tarzını asla sevmediğim yönetmen. sen ki zenciler hakkında en son film yapacak adamsın be quentin. çık açık açık söyle gişe için yaptım diye.
önümüzdeki günlerde bir söyleşi için sakarya üniversitesi'ne gelecek olan efsane yönetmendir.
bu etkinlik için sozluksau.com tarafından büyük çaba gösterilmiştir.
tüm ayrıntılar bakınızda ki afişte mevcuttur, iyice okuyun sonra duymadık demeyin.
(bkz: quentin tarantino sakarya üniversitesi nde)
kendisiyle tanıştığımda 6 yaşındaydım,gecenin bir yarısı uyanmıştım ve annemle from dusk till dawn'ı izlemiştik,gölgemden korkan ben vampire dönüşen salma hayek'ten pek korktuğumu hatırlamıyorum.
hala gölgesinden korkan ve her şeye midesi bulanan ben,bu adamın filmlerinde hiç bir sorun yaşamam hatta hep suratımda bir gülümsemeyle kalkarım filmlerinden.böyle giderse yaşayan efsane olacak (en azından benim için),allah bozmasın ne diyelim!
şiddet içerikli sahneleri en eğlenceli ve abartılı çeken yönetmenlerin başında gelir, adam resmen eğlenmek için abartıyor, takıntılı ama bu onun çok yetenekli olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
muhteşem filmlerinin yanında sadece kendi izlemek için bile film çekebileceğini gösteren dahi yönetmen.filmlerinde silah kadın ve kan üçlüsünü sıkça görür ama bundan içten içe zevk alırız.
kendi yarattığı dünyada çok güzel işler yapan adam. ayak fetişistidir. ve kameranın arkasında durması gereken bir adamdır.
her yönettiği filmde 5 dk oynamak gibi bi mallık yapan ve iğrenç yamuk yumuk tipiyle filmin 5 dksına sıçan bir kekodur.
güzel filmler yapan ama hep aynı tarzda çalışan adam.
filmleri güzeldir ama aa bu sefer ne tuhaf bir şey yapmış yaa dedirtmez. biraz üzerine düşünerek ve uğraşarak siz de bir tarantino filmi yazabilirsiniz.
hayattaki tek gayesi kaliteli işler yapan insanlara sağda solda, internetten bok atarak var olmak olanlar tarafından beğenilmeyen muhteşem yönetmen.
filmlerindeki replikler, dönen muhabbetler efsanedir. filmlerinde kan gövdeyi götürür, klasik western filmlerinde görülebilecek kadar epik ve abartılıdır ki bu abartı zaten onun tarzıdır ve onu farklı kılar. çok da yakışmaktadır bu abartı, zira 3. sınıf aksiyon filmlerindeki gibi değildir adam vurma, kesme vs.sahneleri.
ayrıca her ne kadar ayak fetişi olup, pat diye kamerayla ayaklara odaklanıp ya da ayak yalamaya başlayıp benim gibi ayaklardan son derece tiksinen, ayak fetişinin tam karşıtı* insanların midesini bulandırsa da, çoğu filminde az da olsa kendine yer veren, reservoir dogs, pulp fiction, django unchained gibi harika filmlere imza atmış sempatik insandır.
filmleri güzel kılan şey soundtrack'ler olan yönetmen/senarist/oyuncu. düşün şimdi pulp fiction'dan müziklerini çıkarsak (bkz: misirlou) (bkz: girl you'll be a woman soon) (bkz: if love is a red dress) ne anlamı kalırdı ki? hiç.
muhteşem bir yönetmendir de, 2014 yılı cannes film festivali'nde görüldüğü üzere götü göbeği salmış, adeta davul gibi olmuş, üstelik saçı başı da jacques chirac modeline döndürmüştür. bunalıma girip kendini nutellalı lahmacuna mı verdi ne ettiyse artık...
Filmlerini izlemekten en çok zevk aldığım iki yönetmenden biridir. Karakterlerini çok fazla konuşturmasına, kan ve kadın ayağı konusundaki takıntısına, zekasına, müzik zevkine her bir şeyine fazlasıyla hayranım.