sözlükteki bazı yazarların bir güzel yargılayıp mahkum ettikleri kadın. kendileri sanırım boş zamanlarında hobi olarak ağır ceza mahkemesi başkanlığı yapıyor.
mısır çarşısı bombacısı.
2,5 yıl sebebli yere hapiste tutulmuş, sebepsiz yere salınmış, Yargıtay'ın da görüşüyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olmuş bombacı kız leyla.
bu kadını savunan pkk sempatizanıdır. net.
hayatını toplumdan dışlanmış insanların hayatlarına adayan, insanlık için canla başla çalışan bir kadının, oraya buraya bomba koyarak insanları öldürebileceğine kimse beni ve milyonları ikna edemez. keza süreci yakından takip eden biri olarak, dönemin polis raporlarında ve odtü araştırmasında ortaya çıkan " patlama bomba yüzünden değildir. bomba olsaydı, patlayan yerde çukurluk oluşurdu " kararına rağmen hala daha bu kadının üzerine gidilmesi göstermektedir ki birilerinin feci halde kuyruk acısı vardır.
bu ülkede adalet yok. bu ülkede adalet iktidarların fahişesi kardeşim.
bunun en güzel örneği pınar selek davası.
mahkemenin defalarca rapor tutarak ''olayda bomba yok, kullanılan bir sanayi tüpü patlamaya sebep olmuş'' demesine rağmen iki kere beraat ve son olarak verilen müebbet kararı bu ülkenin adaletinin ne kadar boktan, ne kadar tutarsız işlediğinin en güzel kanıtı.
dileğim birgün bu düzeltilmeyen adalet sisteminde, bu kararları bugün uygulayan faşist, yandaş insanların yargılanması. ve aynı muameleyi görmesi.
Birincisi bu insan PKK'lı olduğu için değil Mısır Çarşısı'ndaki patlamada 8 kişinin ölümüne sebep olmaktan mahkum oldu.
ikincisi kürtlere ve yaşanılanlara yakınlık duyan herkes PKK'lı değildir. O zaman BDP'li vekilleri de içeri atalım. Onlar kameralar önünde sarmaş dolaş olmadılar mı?
Üçüncüsü Pınar Selek 3 kez bu davadan beraat etti. Nedeni delil yetersizliği. Evet, günümüz Türkiye'sinde patlayan şey her ne ise bunun tip mü yoksa bomba mı olduğu 15 senedir anlaşılamadı.
Dördüncüsü Pınar Selek'in mahkum olmasına neden olan tanık olarak belirlenen kişinin ifadesi oldu. Bu kişi Mısır Çarşısı'na Pınar Selek ile birlikte bomba koyduğunu iddia ediyordu. Ama daha sonra ifadesinin polis tarafından zor kullanarak alındığını belirtti. Yani işkence altında ifade vermişti.
Beşincisi... en komik bu. Tanık ifadesinde suç ortağı olarak Pınar Selek'i işaret etmişti. Ama aynı suçtan o hüküm giymedi. Şaka gibi...
Altıncısı... Pınar Selek'in davası 3 kere beraat ile sonuçlandı. Uzanabileceği en üst makama çıktı. Orada da değişmedi beraat kararı. Ama sonra ömür boyu aldı. Mevcut kanunlarımızda bu uygulama anayasaya aykırı. Yani adalet mekanizmamız ve hukukumuz kendi koyduğu yasalara kendi riayet etmiyor. Anayasayı değiştirmeden bu şekilde bir sonuçlandırma yapılamaz. Yani düşünün evli bir çift boşanıyor. Mahkeme bunları boşadıktan yıllar sonra diyor ki "ben yanlış karar almışım, aslında boşanamazmışsınız" Böyle bir durum ne kadar mantık dışı görünüyorsa bu da öyle...
Yedincisi... Avrupa insan Hakları Mahkemesi garanti. Orada da büyük ihtimalle suçlu bulunacağız. O zaman bile bile bu lades demek neden. Mahkemenin kararı insanın ağzını açık bıraktırıyor: "Bomba parçalarının bulunmaması Mısır Çarşısı'nın bombalanmadığı anlamına gelmez." Pardon da ne anlama geliyor o zaman. Bir insanı ömür boyu hapse mahkum ediyorsun sen ve diyorsun ki kanıt yok. Ama tipinden belli suçlusun sen... Başka anlamı var mı?
Sekizincisi... Devlet'in Pınar Selek ile ne alıp veremediği var anlaşılmıyor. Pınar Selek'in babası, dedesi Türkiye'de aktif olarak sosyalizm mücadelesi vermiş insanlar. Bu kinin sebebi sadece bu olabilir mi? Belli değil.
Dokuzuncusu... Adalet sistemimizin tel tel döküldüğü ortada. Bir insana suçlu, katil, terörist derken bile iki defa düşünün. Mahkemenin değil okuyup araştırdıktan sonra içinizden gelen sesle hüküm verin. Ve 15 senedir süren 3 beraat kararının ardından tam aksi yönde ömür boyu hapis cezası veren bir karar sizin içinizi rahatsız etmeli.
Son... Pınar Selek şu an Fransa'da. Mücadeleye yeniden ve başka bir mecrada başlamaya hazırlanıyor. Türkiye'de olsa içeri atılacak. Türkiye Avrupa'da Rusya'dan sonra hakkında en çok dava açılan ülke. Öyle ki AiHM yıllık mesaisinin % 14'ünü sadece bize harcıyor. Yetmez ama evet (mi)... Unutmayın ki şu ana kadar Ergenekon, Balyoz v.b. davalardan dolayı AiHM'ne dava açan kişilere devlet yaklaşın 16 milyon lira tazminat ödedi. Bu aslında hepimizin cebinden çıkan bir para.
beraat kararlarının delil yetersizliğinden verildiğini bilmeyen kişilerce savunulan kişi. kimse için yapmaz etmez demeyin. mısır çarşısında bomba mı tüp mü patladı yıllardır buna bile ortak kanaat getirilemedi bu sebeple de şüphe sanığın lehine kullanılacağından sanık hep beraat etti. ha bana göre bu cezada yanış çünkü ortada bomba mı tüp mü patladı o bile bilinmezken bu kişiyi suçlamak yanlış. her ne kadar evine yoğun bir pkk'lı ziyaretçi akışı o dönem olmuşsa da.
ikinci bir beşikçi vakasından korkan karanlık ellerin, tüpü bomba yaparak hapse mahkum ettiği sosyolog. 3 kez beraat kararının ardından 4. kez yargılanması ve müebbet almasıyla dünya hukuk tarihinin bir ilkidir.
kulaktan dolma bilgiyle ahkam kesen kafatasçıların ve çamur at izi kalsın düsturu ile güne başlayan dangozların bu ara ağızlarına sakız yaptıkları isim... asın amk herkesi asın. götünüz soğur belki.
babası, 'neyse en azından tecavüz etmemişler' demiştir.
her ne olursa olsun bir babaya, bu iç yatıştırıcı, avundurucu cümleyi kullandırtan ülkeye de, sözcülerine de, başındakilere de, ve yine bu ülkenin aklı kapitalist düşüncelerle dolu olan sosyal medya patronlarına da yazık.
MISIR ÇARŞISI RAPORLAR KRONOLOJiSi
9 Temmuz 1998de Mısır Çarşısında meydana gelen patlamadan sonra hazırlanan polis ve savcılık raporları şöyleydi:
9/ 10 / 11/ 13 Temmuz 1998 - Polis uzman inceleme raporları: Bomba bulgusu yok.
14 Temmuz 1998 - Kriminal Laboratuar Raporu: Bomba bulgusu yok.
20 Temmuz 1998 - Polis olay yeri inceleme sonuç raporu: Patlama neticesi ölenlerin vücudundan çıkarılan parçalar ve diğer inceleme konuları üzerinde bombaya ait olabilecek herhangi bir parça, madde ve malzemeye rastlanılmamıştır.
Otopsi raporları tamamlanmadan savcılık bilirkişi raporunu hazırladı:
2 Kasım 1998 - Savcılık bilirkişi raporu: Nitroselüloz içerir patlayıcı maddenin infilakı yol açmıştır.
Yargılama Safhası:
5 Temmuz 1999 - Olay yeri incelemeden Bomba uzmanı Baş komiserin Mahkemedeki ifadesi: Herhangi bir bomba izine rastlamadık. Mısır Çarşısındaki patlama bomba olamaz. Şayet bomba patlaması olsaydı, mutlaka patladığı yerde en azından 50 cm.lik çukur açardı. Olay yeri incelememizde böyle bir çukur tespit edilemedi.
15 Haziran 2000 - istanbul Üniversitesi Analitik Kimya Anabilim Dalı Başkanı Reşat Apakın raporu: Savcılık raporu bilimsel olmayıp Mahkemeyi yanıltmaya matuftur. Nitroselüloz birçok maddede bulunur, bomba olduğunun kanıtı değildir.
27 Temmuz 2000 - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Raporu: Savcılık raporu bilimsel değil. Ölenlerin bedenlerinde parça tesirli bomba etkisi bulunmamıştır. Olguların hiçbiri bomba patlamasına bağlı yaralama örneklerine uymuyor. Hele iddianamede belirtildiği gibi (TNT kalıplarının rendelenerek boş kola kutusuna doldurulması, pim ve kablolar kullanılması) bomba kesinlikle olamaz.
21 Aralık 2000 Mahkemenin tayin ettiği uzmanlık alanları bomba ve gaz olan üç uzman profesörden oluşan bilirkişi heyetinin raporu: Kesinlikle bomba değil, tüpgaz kaçağı. Raporda ayrıca, gazın hava sirkülasyonun azaldığı yerlerde toplandığı, havadan ağır olan kaçak gaz zeminde toplandığında ayakta duran kişiler tarafından solunmadığını, tanık ifadelerinden havanın yağışlı olması nedeniyle büfe içinde ve kapıların önüne sığınmış pek çok insan olduğu, zaten ufak olan hacmi azalttığı, havalandırmayı engellediği.belirtilmiştir.
27.04.2001/24.01.2002 - Adli tıp 1. ihtisas ve Genel kurulun ölüler ve yararılar üzerinde yaptığı incelemede, vücuttan çıkarılan parçalarda bombaya ilişkin tıbbi olarak herhangi bir tespit yapılamamıştır.
(Sağanak yağmur nedeniyle insanların tıklım tıklım doluştuğu bir yerde (büfenin önü ve içi) bomba patlaması durumunda, bombanın herhangi bir parçasının olay yerinde ölen ve yaralananlara isabet etmemiş, duvarlara saplanmamış olması düşünülemez.)
13 Nisan 2001 - Emniyet Genel Müdürlüğünün ve içişleri Bakanlığının davaya taraf olmamalarına ve Mahkemenin talebi olmamasına rağmen, patlamadan üç yıl geçtikten sonra yargılamaya müdahale ederek Pınar Selekin tahliye olmasından duydukları rahatsızlıkları ifade edip bir bilgi notu ile birlikte dosyaya soktukları imzasız bir rapor: Patlama bombadan kaynaklanmıştır. Yeni bir bilirkişi heyeti oluşturun. Mahkeme bu talebe uyuyor.
Oysa Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı bomba uzmanı birimleri olaydan sonra yaptıkları incelemelerde patlamada bomba bulgusuna rastlanılmadığını tespit etmişlerdi.
4 Temmuz 2002 Patlamanın menşei konusunda uzmanlıkları olmayan jandarmaların da mütalaaları ile muhalefet şerhli rapor: Emniyetin gönderdiği raporla aynı: Bomba (ancak bombanın nasıl bir bomba olduğu açıklanamamıştır.) Panda dondurma makinesinin üzerinde patlamış
Bu rapor, Emniyetin 3 yıl sonra dosyaya yolladığı rapor ile raporun ekindeki tarihsiz (kırık olduğunu gösterir) bir resme dayanır. Ancak Emniyet tarafından sonradan dosyaya delil olarak sunulan tarihsiz resmin, olaydan hemen sonra inceleme yapan uzmanlar tarafından çekilen resimden farklı olduğu, kırık bulunmadığı görülür, böylece deliller üzerinde karartma yapılmaya çalışıldığı, hukuk dışı hareket edildiği ortaya çıkar.
10 Temmuz 2002 Mahkemenin tayin ettiği bilirkişi raporu: Gaz Kaçağı Patlamasıdır. Gazın birikmiş olduğu yerinde tespit edildiği raporda ayrıca Gaz kaçağının Mısır Çarşısı patlaması olayında olduğu gibi dar bir yerde yoğunlaşması halinde, bir merkez oluştuğu ifade edilir.
21.12.2002 ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği heyetinin Görüntülü işlem teknolojisinden yararlanarak hazırladığı raporu: Patlama merkezi, gaz kaçağı tespitini yapan merkezle uyumlu, bomba diyen raporda belirtilen merkez ise fiziken mümkün değil. Bulgular, patlamanın lahmacun fırınının içinde meydana geldiğini göstermektedir.
YARGILAMADA GELiNEN SON DURUM
08.06.2006 - istanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin A. Öztürk ve P. Selek hakkında ceza verilmesine gerektirir kesin ve inandırıcı delilin elde edilemediğine karar verdi.
17.04.2007 - Yargıtay 9. Ceza Dairesi - hüküm kurulması gerektiğine işaret ederek mahkemenin kararını bozdu.
23.05.2008 - istanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, eski kararını tekrar ederek, Pınar Selek hakkında Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin olarak BERAAT ile yardım yataklık ile ilgili suçlamadan da zamanaşımından davanın ortadan kaldırılmasına karar verir.
29.05.2008 Savcılık, Mısır Çarşısına ilişkin sadece Pınar Selek aleyhine temyiz başvurusunda bulunur.
Ancak patlamadan sorumlu tutulan diğer sanık A. Öztürk aleyhine temyiz başvurusunda bulunulmadığından A. Öztürkün beraatı kararı kesinleşir. Oysa Mısır Çarşısı ile ilgili tek bir beyanı bulunmayan Selekin Mısır Çarşısı suçlaması ile doğrudan ilişkilendirilmesi, A. Öztürkün soruşturma aşamasındaki sonradan yalanladığı ve bilinen şartlarda alınan birlikte yaptık beyanına dayandırılmıştır. A. Öztürk için geçerli sayılmayan ifade tutanağı, Savcılıkça Selek için müebbet istenmesine gerekçe oluşturmuştur
10.03.2009 -Yargıtay 9. Ceza dairesi, yerel Mahkemenin beraat kararını bozarak P:Selekin, TCK:125 maddesine dayanarak ağır müebbet hapis cezası ile cezalandırılması gerektiği kararına varır.
04.05.2009 - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınıni itirazı üzerine Yargıtay C G K, 09.02.2010 tarihli oturumunda itirazı reddederek Yargıtay 9. Ceza Dairesinin kararını (17e karşı 6) oyçokluğuyla onar.
büyük ihtimalle bir tüp patlaması olduğu yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi kaç defa söylenmiş 23 ay önce beraat veren mahkeme şimdi neye dayanarak ağırlaştırılmış müebbet veriyor? ortada bomba olmadığı daha kaç ayrı bilirkişi raporunda yazılacak daha kaç ayrı bilirkişi raporunda yazılmalı?
ismail beşikçi'nin yıllardır başına getirilenlerin bir benzeri şimdilerde pınar selek'e reva görülüyor. kürt sorunuyla akademik düzeyde ilgileniyor olmanın böyle acı bedelleri oluyor ülkemizde ne yazık ki. işin ilginci pınar selek davasının bir yap-boz oyununa dönüşmesidir. bazı odaklarca birilerini cezalandırmanın ve gözdağı vermenin paravanı işlevi görüyor bu dava. şimdilik yeni bir yargıtay süreci başlayacak. 15 yıldır sürüp giden saçmalıklar dizisinin bir insanın hayatında yarattığı kırıklıkları devlet zevatı içinde düşünen pek kimse yok galiba.
bir hukuksuzluğa kurban giden sosyolog. ne yapmış pınar selek? ortada defalarca bozulan bir karar var, ortada mısır çarşısı'nda patlayanın bomba olmadığının ispatı var bak "\\polis olay yeri inceleme tutanakları (09/10/11/13.07.1998)\\ : olay yerinde yapılan araştırma ve fiziki inceleme unsuruna veya neticesinde bomba patlayıcı maddeye veya bomba yapımında kullanılan maddelerle ilgili herhangi bir bulguya rastlanilmamiştir.
\\kriminal polis lab. müd. ekspertiz raporu (14.07.1998)\\: olay yerinde patlama neticesinde ölenlerin vücudundan çıkarılan parçalar ve diğer inceleme konuları üzerinde (bomba ise patlama sonrası olması gereken) bomba ile ilgili herhangi bir bulguya rastlanilmamiştir.
\\olay yeri inceleme raporu (20.07.1998)\\: yapılan araştırmalarda bombaya ait olabilecek herhangi bir parça, madde ve malzemeye rastlanilmamiştir." üç ayrı karar var ama hala birileri hükmedenin diliyle konuşarak bu kadını suçluyor. ortada kafka'nın dava romanından bin beter bir yargılama süreci var. trajikomik bile değil artık ama inanın bu kadın geri adım atmıyor, iftira olduğuna inanan kimse de geri adım atmayacak. eğer güzel günler diye bir şey varsa bu; pınar selek'in serbest bir şekilde ülkesinde dolaştığı, sokak çocuklarıyla, çingene kadınlarıyla elinin emeğini gözünün nurunu katarak çalıştırdığı atölyesinde özgürce çalışmalarını yapabildiği, hala otuzların sorunları üzerine kafa yoran yurdum sosyologlarına inat geleceği kurmak için bugünün sorunlarının üzerine kafa yorduğu bilimsel çalışmalarını yapabildiği zaman olacaktır.
ne hikmetse her haberinde "sosyolog" pınar selek olarak aktarılan ve bu yolla "temiz" olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılan kişi. ha suçlu mu suçsuz mu onu bilmem. çünkü beraat kararları hep "delil yetersizliğinden" alındı. mısır çarşısında patlayanın tüp mü bomba mı olduğunu türk olay inceleme uzmanları bir türlü tespit edemedi? lakin bu olay sonrası ilk yakalanan bir kişi pınar selek'in adını vermiş bombalama eyleminde yardım ettiğini itiraf etmiş lakin mahkeme de ifadesini işkence altında verdiğini söylemişti.
ha barış meleği diye anlatılan kişi pkk yanlısı ama olsun biliyorsunuz pkk yanlısı olunca barış meleği oluyorsunuz. dün babası pkk'nın bir derneğinde çalışan kızı fidan doğan için "silahla çözüme karşıydı" demişti. pkk gül atıyor demek.