pınar selek

    58.
  1. bu ülkede adalet yok. bu ülkede adalet iktidarların fahişesi kardeşim.

    bunun en güzel örneği pınar selek davası.

    mahkemenin defalarca rapor tutarak ''olayda bomba yok, kullanılan bir sanayi tüpü patlamaya sebep olmuş'' demesine rağmen iki kere beraat ve son olarak verilen müebbet kararı bu ülkenin adaletinin ne kadar boktan, ne kadar tutarsız işlediğinin en güzel kanıtı.

    dileğim birgün bu düzeltilmeyen adalet sisteminde, bu kararları bugün uygulayan faşist, yandaş insanların yargılanması. ve aynı muameleyi görmesi.

    ne acı ki nefreti öğretiyorlar insana.
    6 ...
  2. 85.
  3. Amk terorist sevicileri tarafindan melek ilan edilmis eski kasar, ocalanin altina yatan militan. 3 5 netle sosyolog oluyosun, sikimsonik iki gazeteye cik sende tinercileri sev sen de kralsin, bu ulkenin ayarini sikeyim izdivac programinda aglayan kizi seven yasli teyzelerden bi farkiniz yok. Belcika niye sahiplendi bu kasari peki?
    6 ...
  4. 70.
  5. ”Beni mutsuz bir kadın haline getirmelerine izin vermeyeceğim.”

    pınar selek. *
    5 ...
  6. 57.
  7. Birincisi bu insan PKK'lı olduğu için değil Mısır Çarşısı'ndaki patlamada 8 kişinin ölümüne sebep olmaktan mahkum oldu.
    ikincisi kürtlere ve yaşanılanlara yakınlık duyan herkes PKK'lı değildir. O zaman BDP'li vekilleri de içeri atalım. Onlar kameralar önünde sarmaş dolaş olmadılar mı?
    Üçüncüsü Pınar Selek 3 kez bu davadan beraat etti. Nedeni delil yetersizliği. Evet, günümüz Türkiye'sinde patlayan şey her ne ise bunun tip mü yoksa bomba mı olduğu 15 senedir anlaşılamadı.
    Dördüncüsü Pınar Selek'in mahkum olmasına neden olan tanık olarak belirlenen kişinin ifadesi oldu. Bu kişi Mısır Çarşısı'na Pınar Selek ile birlikte bomba koyduğunu iddia ediyordu. Ama daha sonra ifadesinin polis tarafından zor kullanarak alındığını belirtti. Yani işkence altında ifade vermişti.
    Beşincisi... en komik bu. Tanık ifadesinde suç ortağı olarak Pınar Selek'i işaret etmişti. Ama aynı suçtan o hüküm giymedi. Şaka gibi...
    Altıncısı... Pınar Selek'in davası 3 kere beraat ile sonuçlandı. Uzanabileceği en üst makama çıktı. Orada da değişmedi beraat kararı. Ama sonra ömür boyu aldı. Mevcut kanunlarımızda bu uygulama anayasaya aykırı. Yani adalet mekanizmamız ve hukukumuz kendi koyduğu yasalara kendi riayet etmiyor. Anayasayı değiştirmeden bu şekilde bir sonuçlandırma yapılamaz. Yani düşünün evli bir çift boşanıyor. Mahkeme bunları boşadıktan yıllar sonra diyor ki "ben yanlış karar almışım, aslında boşanamazmışsınız" Böyle bir durum ne kadar mantık dışı görünüyorsa bu da öyle...
    Yedincisi... Avrupa insan Hakları Mahkemesi garanti. Orada da büyük ihtimalle suçlu bulunacağız. O zaman bile bile bu lades demek neden. Mahkemenin kararı insanın ağzını açık bıraktırıyor: "Bomba parçalarının bulunmaması Mısır Çarşısı'nın bombalanmadığı anlamına gelmez." Pardon da ne anlama geliyor o zaman. Bir insanı ömür boyu hapse mahkum ediyorsun sen ve diyorsun ki kanıt yok. Ama tipinden belli suçlusun sen... Başka anlamı var mı?
    Sekizincisi... Devlet'in Pınar Selek ile ne alıp veremediği var anlaşılmıyor. Pınar Selek'in babası, dedesi Türkiye'de aktif olarak sosyalizm mücadelesi vermiş insanlar. Bu kinin sebebi sadece bu olabilir mi? Belli değil.
    Dokuzuncusu... Adalet sistemimizin tel tel döküldüğü ortada. Bir insana suçlu, katil, terörist derken bile iki defa düşünün. Mahkemenin değil okuyup araştırdıktan sonra içinizden gelen sesle hüküm verin. Ve 15 senedir süren 3 beraat kararının ardından tam aksi yönde ömür boyu hapis cezası veren bir karar sizin içinizi rahatsız etmeli.
    Son... Pınar Selek şu an Fransa'da. Mücadeleye yeniden ve başka bir mecrada başlamaya hazırlanıyor. Türkiye'de olsa içeri atılacak. Türkiye Avrupa'da Rusya'dan sonra hakkında en çok dava açılan ülke. Öyle ki AiHM yıllık mesaisinin % 14'ünü sadece bize harcıyor. Yetmez ama evet (mi)... Unutmayın ki şu ana kadar Ergenekon, Balyoz v.b. davalardan dolayı AiHM'ne dava açan kişilere devlet yaklaşın 16 milyon lira tazminat ödedi. Bu aslında hepimizin cebinden çıkan bir para.
    8 ...
  8. 5.
  9. sürüne sürüne erkek olmak adlı kitabı son dönemde iletişim yayınlarınca basılmıştır.
    militarizme köklü bir eleştiri..
    4 ...
  10. 31.
  11. hizbullahçı olsaydı salıverilmişti.
    4 ...
  12. 68.
  13. erkek adaletinin giyotinle ruhunu asmaya çalıştığı kadın. ama haklıyız, kazanacağız! https://www.youtube.com/w...mbedded&v=nDVOMF3OObM
    5 ...
  14. 2.
  15. ekim 1971'de ıstanbul'da doğan pınar selek, notre dame de sion fransız kız lisesi'ni ve mimar sinan üniversitesi sosyoloji bölümü'nü bitirdi. aynı üniversitede sosyoloji yüksek lisansını tamamladı. fransa'da sophiantipolis'de udel unt'de ekonomi politik dersleri aldı.
    dışlananların ve birbirini dışlayanların ortak atölyesi olan "sokak
    sanatçıları atölyesi"nin kuruluşuna öncülük etti.
    halen amargi kadın örgütünde ve toplumsal ekoloji ve tarih kooperatifinde aktif olarak çalışıyor, bilginin toplumsal üretiminin kanallarını yaratmaya yönelik çeşitli projelerin içinde yeralıyor.
    çeşitli dergilerde makaleleri yayınlanan ve özgür gündem gazetesinde köşe yazarlığı yapan pınar selek'in 1996 yılında, ezln zapatist hareketin bildirileri ve marcos'un mektuplarından oluşan ya basta! artık yeter adlı çeviri / derleme çalışması belge yayınları'ndan, 2001 yılında, ülker sokak'ta travesti ve transseksüellerin dışlanmasını konu alan, maskeler süvariler gacılar adlı araştırması da aykırı yayınlarından çıktı.

    "ölümün kıyısında duydum adını. cesetlerin arasında doğan çocukların
    çığlıklarından. yaprakların rüzgara fısıldadıklarını duydum. dağlara
    gözlerini dikmiş kadınlardan. kuşlardan duydum. siyah saçlı atlardan.
    barış. çocukluğumun hayalleri dirildi yeniden. hapishaneyi anımsadım.
    tutsak edilenleri. sonra tutsak düştüm."

    diyen birikimli sosyolog güzel insan...
    5 ...
  16. 34.
  17. Beraatten ağırlaştırılmış müebbete evrilen bir hukuk süreci? Anlamak gerçekten zor.
    4 ...
  18. 21.
  19. hala ve inatla birilerinin, bombanın varlığının dahi tespit edilemediği veya bulunamayan faillerden ötürü sırf o gün orada bulundu diye mısır çarşısı olaylarını üzerine yıkmaya çalıştığı sosyolog. hadi olayı öyküleştirerek anlamaya çalışalım bir. yolda yürümektesiniz. kalabalık bir sokak. bir anda etraf silah sesleri duyuluyor. taaaak!" iki metre önünüzdeki insan yere düşüyor ve ölüyor. görgü tanıkları ıvır zıvır ifadelerde bulunuyor. ve ne oluyor ne bitiyor bir şekilde sizi şüpheli olarak tespit ediyor polis. haydaaaaaa! ben naptım ulan, ne alakam var manyakmısınız diyorsunuz. adamlar yok yok sen yapmışsındır şu tipine bak hele diyorlar. lan ne var tipimde kendi halimde öğrenci adamım diyorsunuz. biz anlamayız arkadaş, gözaltına alınıyorsun diyorlar. tamam ulan nasıl olsa adalet var, anlatırım derdimi, kamera vardır, birileri görmüştür çıkar zaten gerçek ortaya hemen diyorsunuz. hııı hııı diyorlar, sen hangi ülkede yaşadığının farkında değilsin herhalde diyorlar. önce savunma hakkını elinden alıyorlar. adil yargılamaydı, özgürce ifadeydi, adaletti falan bunlar soyut kavramlar arkadaş geçeceksin diyorlar. atıyorlar mı sizi içeriye. tam iki buçuk yıl tutuklu kalıyorsunuz gencecik yaşınızda. dışarıda geçen zamanı içeride tutamadığınızı fark ediyorsunuz ama nafile. alıp başını gidiyor günler. yahu birşey yapmadım ki ben diye isyan ediyorsunuz, birileri size eee madem sen yapmadın kim yaptı o zaman diyor. biz bulamadığımıza, elimize gözümüze bulaştırdığımıza göre sen yaptın bu iş böyle diyorlar. yahu olay yeri belli, adamın öldüğü yer belli, gidin inceleyin parmak izi bulun, delil bulun ne bilim diyorsunuz. en azından benim ellerime bakın barut izi var mı diyorsunuz. yaptık yaptık senle ilgili birşey bulamadık, ama ayarladık birşeyler bulmuş kadar olduk cevabı alıyorsunuz. şok! ne deseniz boş. tabi bu süreçte yargılama devam ediyor. mahkemedekiler en azından mantıklı insanlar. yahu diyor adamın silahla öldürüldüğü bile belli değil üzerinden kurşun dahi çıkmadı ben nasıl hüküm veririm bu adam yaptı bu işi diye. delil yok ey ahali diyor, beraat kararı veriyor. sonra işte o yeraltında ölü yiyiceler gibi bekleyenlerin karanlık elleri giriyor devreye. yok arkadaş o yaptı illa ceza vereceksin diyor. ve bu süreç tam 14 yıldır devam ediyor.

    hadi şimdi koyun yerine kendinizi. hayatınızın bir kısmı daima tutuklu. özgürde olsanız kendi vatanınıza dönemiyorsunuz. özgürde olsanız o nefesi içinize çekemiyorsunuz dilediğiniz gibi. ceza hukukunun temel ilkesidir masumiyet karinesi. ve maalesef pınar selek için yıllardır bu husus gözardı edilmektedir. dün pınar selek, bugün mustafa balbay, yarın law will find a way veya diğerleri. birileri sizi hedef tahtasına koydular mı ya canınızı alana kadar vazgeçmiyorlar (bkz: hrant dink) ya da sizi diri diri gömüyorlar hayata.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük