kıbrıslı yontucu pygmalion kadınlardan nefret edermiş. hiçbir kadınını sevmemeye, kendisini yalnız ve yalnız sanatına vermeye yemin etmiş. kuşkusuz böyle bir karar sağlıklı değildi ve sapık bir kararın tanrılar tarafından kabul edilmesi olnaksızıdı. pygmalion bir gün kusursuz güzellikte bir kadın heykeli yapmaya karar verir. yapmış olduğu heykel öylesine canlı ve güzeldir ki pygmalion yaptığı bu heykele aşık olur , onu öper, onunla konuşur ve onunla yatar...
bütün bu olup bitenleri aşk tanrıçası aphrodite hafif alayla karışık bir anlayışla izler ve pygmalion un bu sapık karar ve ilişkisinden vazgeçmesini bekler. nitekim aşk tanrıçası adına düzenlenen bir bayramda herkes aphrodite den isteklerde bulunurken hayatında hiçbir zaman kadın sevmemek üzere ant içmiş olan pygmalion da tanrıçadan, cansız bir nesneyi sevmenin manasızlığını anladığını söyleyerek kendisini affetmesini ancak yaptığı heykele benzeyen bir kızı yoluna çıkartmasını diler. evine döndüğünde her zaman yaptığı gibi heykeli cansız dudaklarından öptüğünde o soğuk ve cansız dudakların, o vücudun canlandığını görür. pygmalion böylece kendi yapmış olduğu kadına, galateia ya sahip olur.
nickini telefuz etmekten vazgeçtiğim ilginç yazar. neden ilginç? nickin hikayesi çok uzunmuş sonu gelene kadar sarhoş olduk da ondan.
hani kağıda yazmışsın ya nickini kimse anlamıyor diye, bence pygmalion'dan sonra iki nokta üstüsüte koy hikayesini yaz fotokopi çektir.*
kıbrıs adası'nda yaşamış bir heykeltıraş. pygmalion işini çok severdi. insanlardan uzak,kendi halinde yaşar, tüm ilgisini ,dikkatini heykellerine verirdi. yeni yeni heykeller yapar ,onlara isimler verir,konuşur, dertleşidi.
birgün pygmalion fildişinden çok güzel bir kadın heykeli yaptı ve ona galatea * adını verdi. heykel o kadar etkileyici ,güzel ve alımlıydı ki..tıpkı canlı gibiydi.heykeli bir kadın gibi giydirip, süslerdi. pygmalion kendi yaptığı heykele aşık oldu. onu tüm kalbiyle sevdi. artık diğer heykelleri de bırakıp hayatını galatea'ya adadı. onunla ilgilenir, süsler,sarılır ,okşar öperdi. bu durum o'na gün geçtikçe acı da vermeye başladı.
birgün tanrıça afroditpygmalion'un acısını,yakarışlarını duyup o'na acıdı ve fil dişinden yapılmış galatea'yacan verdi. ( pygmalion ,heykeli öperken heykel de ona karşılık verir)
bunun üzerine pygmalion ve galatea afrodite şükranlarını sundular ve afrodit de onlara sonsuz mutluluk ve huzur bahşetti. pygmalion da insanlardan kaçmayı bırakıp onların arasına karıştı.