küçük ibonun yengesine kafayı takmış yazardır. ama hak da vermekteyim kendisine, öyle bir kadına kim kafayı takmaz. her adamı koynuna alıveren bir kadın.*
işim gücüm budur benim,
gökyüzünü boyarım her sabah.
hepiniz uykudayken.
uyanır bakarsınız ki mavi.
deniz yırtılır kimi zaman,
bilmezsiniz kim diker;
ben dikerim.
dalga geçerim kimi zaman da,
o da benim vazifem;
bir baş düşünürüm başımda,
bir mide düşünürüm midemde,
bir ayak düşünürüm ayağımda,
ne haltedeceğimi bilemem
ulan nerde kıyıda köşede kalmış ayrıntı varsa buluyor bu adam. Tespitlerinin hastasıyım. Oynatamadım seni bir kısa filmde illa ki sayid jarrah olarak. Ayrıca kendisi daha lise hazırlık okuyordur. Herkese çetrefilli meslek isimleri söyleyip karizma yapmaya çalışır dikkat edin gb
ovidius'un anlattığı güzel bir öykünün kahramanıdır....pygmalion aşk tanrıçasının tapınağına giderek, karşısına yaptığı heykele benzeyen bir kız çıkarmasını diler. sonra evine dönüp fildişi sevgilisinin karşısına geçer...uzun, uzun ona baktıktan sonra eğilip o cansız dudaklarından öper. ansızın geri çekilir: öptüğü dudaklar her zamanki gibi soğuk değil, ılıktır. bir daha öper, o ılık dudakların gittikçe ısındığını, yumuşadığını hisseder. büyük bir sevinçle heykele sarılır: venüs, bu büyük aşkı karşılıksız bırakmamış, sevgilisini canlandırmıştır...
öykünün bundan sonrası anlatılmamıştır. yalnız sevgililerin evlendiği, heykelin galateia adını aldığı, bir de çocukları paphos'un bir şehre isim babası olduğu bilinir.
Kafasında her zaman bir şeyler var. Ceplerinin derinliklerinde bizlerden parçalar... güldürür, güler, geri adım atar... yaralar kendini hiçler uğruna. sabrı taştığında ise durur, düşünür ve yine yaralar... Size, sizin kendinize verdiğiniz değerden daha fazlasını verir. Size, sizin hakkınızda sizden daha çok şey anlatır... Dosttur...
girdiği entryler ile sağduyulu akıl sahibi ve objektif entel havasına bürünen, ve yine aynı maske ile birkaç pkk ve dtp küfürüm ile beni nefret ettiği adam statüsüne koyan bilirkişi. olmuyor ama pygmalion, biraz daha rol..
yunan mitolojisinde kıbrıs'ta yaşayan pygmalion adında bir heykeltraş, fildişinden, güzel bir kadın heykel yapmış vakti zamanında. ve zamanla ona aşık olur, cansız oluşuna isyan edermiş günden güne. bu duruma üzülen aphrodite güya bu heykele can verirmiş te * onlar mutlu mesut yaşarlarmış. mış mış ta mış mış...
saçmalığın diz boyu olduğu uydurmalardan biri.
ayrıca, birçok üniversitenin ingilizce öğretmenliği bölümlerinde okutulan, Bernard Shaw'un 1912'de yazmış olduğu sıkıcı, saçma ve gizli kapaklı kadını aşağılayan oyunun adı.
muhabbetlerdeki sıradanlığa cephe almış olan yazardır. Herkesin kendisi gibi derin olamayacağını anlayamayacak kadar derindir. * Sınavları bitsin, zirveden zirveye koşacağızdır. ayrıca, Fazlasıyla sarhoş muhabbeti yaptığımdır. Sabırlıdır oldukça.
bir senedir tanıştığım ilginç espriyle günüme bazen neşe, bazen de keder katan ve van entryleri serisi ile beni bir hayli şaşırtan yazar arkadaşımdır. kendisini son gördüğümde kaslı bir vücudu olmamasına karşın siyah renkli, sıkı bir atlet giyiyordu; arkama bakmaksızın koşarak kaçtım. ama ne yalan söyleyeyim entrylerindeki o ince zeka parıltılarını gördükçe seviyorum lan ben bunu.
mesela şu fildişi heykel muhabbeti bunda da var ama bunun galatea sı plastik. son sevgilisinin kıyafetlerini giydirip salonda sergiliyor. afrodit bizim pygmalion ını da görür umarım.