pygmalion

    1.
  1. yaptığı kadın heykeline aşık olan kıbrıs kralının adı.
    (bkz: pygmalionizm)
    3 ...
  2. 10.
  3. kıbrıslı yontucu pygmalion kadınlardan nefret edermiş. hiçbir kadınını sevmemeye, kendisini yalnız ve yalnız sanatına vermeye yemin etmiş. kuşkusuz böyle bir karar sağlıklı değildi ve sapık bir kararın tanrılar tarafından kabul edilmesi olnaksızıdı. pygmalion bir gün kusursuz güzellikte bir kadın heykeli yapmaya karar verir. yapmış olduğu heykel öylesine canlı ve güzeldir ki pygmalion yaptığı bu heykele aşık olur , onu öper, onunla konuşur ve onunla yatar...
    bütün bu olup bitenleri aşk tanrıçası aphrodite hafif alayla karışık bir anlayışla izler ve pygmalion un bu sapık karar ve ilişkisinden vazgeçmesini bekler. nitekim aşk tanrıçası adına düzenlenen bir bayramda herkes aphrodite den isteklerde bulunurken hayatında hiçbir zaman kadın sevmemek üzere ant içmiş olan pygmalion da tanrıçadan, cansız bir nesneyi sevmenin manasızlığını anladığını söyleyerek kendisini affetmesini ancak yaptığı heykele benzeyen bir kızı yoluna çıkartmasını diler. evine döndüğünde her zaman yaptığı gibi heykeli cansız dudaklarından öptüğünde o soğuk ve cansız dudakların, o vücudun canlandığını görür. pygmalion böylece kendi yapmış olduğu kadına, galateia ya sahip olur.
    3 ...
  4. 45.
  5. sözlükte görmüs oldugum bir cok yazarlar arasindan adam gibi, adam akilli olan yazar...
    gözlüklerini cikarip dünya´ya ciplak gözle bakmasini becerebilmis, düsüncelerini özgürce yazip cizen ve ayrica bilgilerini paylasan yazar...
    *
    3 ...
  6. 44.
  7. (bkz: #2748491) anladığım kadarıyla kamyon şoförü bir esnaf arkadaşımız. rampaların çilekeşi. emekçi.
    3 ...
  8. 22.
  9. ovidius'un anlattığı güzel bir öykünün kahramanıdır....pygmalion aşk tanrıçasının tapınağına giderek, karşısına yaptığı heykele benzeyen bir kız çıkarmasını diler. sonra evine dönüp fildişi sevgilisinin karşısına geçer...uzun, uzun ona baktıktan sonra eğilip o cansız dudaklarından öper. ansızın geri çekilir: öptüğü dudaklar her zamanki gibi soğuk değil, ılıktır. bir daha öper, o ılık dudakların gittikçe ısındığını, yumuşadığını hisseder. büyük bir sevinçle heykele sarılır: venüs, bu büyük aşkı karşılıksız bırakmamış, sevgilisini canlandırmıştır...

    öykünün bundan sonrası anlatılmamıştır. yalnız sevgililerin evlendiği, heykelin galateia adını aldığı, bir de çocukları paphos'un bir şehre isim babası olduğu bilinir.
    3 ...
  10. 17.
  11. kendisini bağğyan sanıp iki saat yavşadığım, erkek olduğunu öğrenince mecburen arkadaş olduğum yazar. takipçisiyim.
    2 ...
  12. 37.
  13. daha evvelden tanışmamıza rağmen benim saflığıma geldiği için muhabbeti kızıştıramadığımız bünye. fakat daha yolumuz uzun. irtibatı koparmayalım.
    2 ...
  14. 55.
  15. doğum gününü canı gönülden kutladığım güzel insan.

    vakti zamanında hiçbir çıkarı olamadan bir iyilik yapmışlığı vardı. halen mahçubumdur kendisine.

    nice senelere.
    2 ...
  16. 2.
  17. kıbrıs adası'nda yaşamış bir heykeltıraş. pygmalion işini çok severdi. insanlardan uzak,kendi halinde yaşar, tüm ilgisini ,dikkatini heykellerine verirdi. yeni yeni heykeller yapar ,onlara isimler verir,konuşur, dertleşidi.

    birgün pygmalion fildişinden çok güzel bir kadın heykeli yaptı ve ona galatea * adını verdi. heykel o kadar etkileyici ,güzel ve alımlıydı ki..tıpkı canlı gibiydi.heykeli bir kadın gibi giydirip, süslerdi. pygmalion kendi yaptığı heykele aşık oldu. onu tüm kalbiyle sevdi. artık diğer heykelleri de bırakıp hayatını galatea'ya adadı. onunla ilgilenir, süsler,sarılır ,okşar öperdi. bu durum o'na gün geçtikçe acı da vermeye başladı.

    birgün tanrıça afroditpygmalion'un acısını,yakarışlarını duyup o'na acıdı ve fil dişinden yapılmış galatea'yacan verdi. ( pygmalion ,heykeli öperken heykel de ona karşılık verir)
    bunun üzerine pygmalion ve galatea afrodite şükranlarını sundular ve afrodit de onlara sonsuz mutluluk ve huzur bahşetti. pygmalion da insanlardan kaçmayı bırakıp onların arasına karıştı.
    2 ...
  18. 23.
  19. Bernard shaw'un tiyatro oyunuyla ün kazanan ovidius öyküsüdür.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük