ihsan oktay anar'ın şahane romanı. okuduğum en farklı türk edebi ürünlerinden. isminden hiçbir şekilde içeriğini tahmin edememek de cabası. bitirince bir koşu anar'ın yeni romanını aldırması da yan etkisi.
kitap yazarı bir arkadaşımla tuyap kitap fuarına gittiğimizde ilk yaptığı, bu kitabı elime tutuşturmak olmuştu. aldım tabiki tavsiyesi üzerine ve okudum. bugüne kadar okuduğum romanların yanında hatrı sayılır bir mertebeye geldi kendisi. gerçekten mükemmel bir kurguya sahip ve yazıların içinde kayboluyorsunuz. kitabı bitirdikten sonraki cümleniz ise: "inandığım zaman her şeyi yapabilirim, her yerde olabilirim." oluyor.
ihsan oktay anar'ın ilk romanı olan bu şaheseri, kanımca herkes okumalı.
(#8456230) daha önce de bahsettiğim gibi hayatımı fazlasıyla etkilemiş bir romandır. yaklaşık 7-8 yıl önce bu kitabı ilk okuduğumda kafamda oluşan soru işaretileriyle bir şiir yazmıştım. bu gece eski defterleri karıştırırken bu şiire rastladım.
dönüp duruyor işte sadece,
dönüp duruyor.
bir kaplumbağa kustu onu bir uçurumun kenarından.
o ise kendini kaplumbağadan büyük sayıyor.
kaplumbağa sadece susuyor, ağzını açtımı kusuyor.
daha fazla boktan dünya kusmamak için
ağzını kapalı tutuyor.
seviyor uçurumlardan aşağı yuvarlanmaları
ve oyuncaklarla oynamayı.
ama o kadar ağır, büyük ve küçük ki bedeni
duruyor istemsizce.
sadece bir nokta o alev topları kusabilen
biz ise boşluklarız onun etrafında, fark edilmeyen.
duruyordu ve hayal ediyordu,
o kadar çok duruyordu ki hayalleri büyüyordu.
sonunda kendi yarattığı kendi elleriyle gelip boğdu onu.
o ise hala kimin kimin düşü olduğunu düşünüyordu.
şiiri buraya geçirirken fark ettim ki şiirde büyük miktarda stephen king etkisi de varmış.*
neyse bu da böyle bir anımdır diyerek bağlayayım bari.
türkiye'nin yüzakı bir eserdir. yaratıcılık, akıcılık, büyüleyici bir hikaye.
okuyayım diye işe geç kaldım. halen bitiremedim. sanki bitirince bir düşten uyanıp öylece kalacakmışım gibi geliyor.
diğer kitaplarına göz diktim bile.
düşler üzerine kurulu içinde felsefe barındıran müthiş sürükleyici ihsan oktay anar ın ilk kitabı.
keşke biraz daha uzun olsaydı dedirtir. bitirdikten sonra kitabı anlamaya çalışmaya, hayat ve kitap arasında ilişkiler kurmaya ve kitabı tekrar okumaya can atarsınız.
roman tadında harika bir felsefe ziyafeti oldu ve yapılması zorunlu 20 saatlik otobüs yolculuğuna ilaç gibi geldi... hele "başlangıç" filminden sonra birbirini tamamlar mahiyette mi desem paralel mi desem keyif alsım, yüreğine ve eline sağlık * izmirli ihsan efendini...
okumayı 5 senedir ertelediğim bir kitaptı bu. okuduktan sonra "keşke ertelemeseydim" dedim. kitap bittikten sonra okuyucuyu etkisi altına alıyor ve uzun uzun düşünmeye itiyor. kitaptaki her karakter kitabın olmazsa olmazı. hepsinin ayrı birer hikayeleri var ama uzun ihsan efendi bambaşka bir karakter. özellikle rendekar'ın düşüncesi üzerindeki çıkarımları olağanüstü. ---spoiler---
bünyamin'in isminin anlamını öğrendikten sonra kitabın büyüklüğünü daha iyi kavrıyorsunuz. ---spoiler---
edit: ayrıca bu kitap okuyucuda, ihsan oktay anar'ın bütün kitaplarını okuma isteği bırakıyor.
pek fazla türk romanı okumasam da kesinlikle okuduğum en güzel türk romanlarından biri. kurgusu çok başarılı her şeyden önce. hem sürükleyici bir hikaye hem de kesinlikle edebi bir değere sahip. öyle sabun köpüğü gibi olan sürekleyici ama boş romanlardan değil yani.
yazarın bir felsefeci olması ve muhtemelen benim fark edemediğim daha pek çok detay olması ihtimaline karşı tekrardan okuyacağım kitaptır ayrıca bir ara.
bu kitabı okuyan bir müzisyenin kitapla ilgili bir beste yapmışlığı vardır ayrıca yanılmıyorsam.
--spoiler--
uzun ihsan efendi elbetteki yaza ihsan oktay anar' ın kendisidir.
--spoiler--
--spoiler--
yazarın bünyamin adlı bir oğlu var mıdır merak etmekteyim
--spoiler--
çok hoş bir anlatım ve başarılı bir kurgulama ile kısa sürede biten ve güzel bir tat bırakan kitaplardan. uzun zamandır okunmayı bekkliyordu tarafımdan. bekletmekle iyi yapmadığımı anlamış oldum birkaç sayfa okuduktan sonra.
düş gücü ile "zifiri karanlıka sanki gündüzmüş gibi görelebileceğinin, tan sökümünden gün batımına kadar gözden bir damla yaş gelmeksizin aralıksız olarak güneşe bakılabileceğinin, ağır bir kılıncın üflenerek yerinden oynatılabileceğinin" kitabı.
kelimelerin yoğunluğuyla kaybolmak, cümlelere, sözcüklere kadar işlenmiş olan o puslu havayı solumak isteyenler için...