punk müzikal açıdan değerlendirildiği zaman, tepkisinin hükümete veya politikaya olmadığı açıkça anlaşılır. Yıllarca punk müzik asidir, dejeneredir, isyandır ve bir baş kaldırıdır gibi söylemlerde bulunuldu ve çok geniş alanları etkileme potansiyeline sahip bu akımı bir kalıba sıkıştırdılar.
Aslında ne demekti punk?
özgürce müzik yapmak demekti.
piyasa kaygısı duymadan müzik yapmak demekti.
mükemmeliyetçi kayıt şirketlerine karşı bir baş kaldırıydı.
Vokaller oktavlar arasına parende atmıyordu belki ya da gitar melodileri yeterince kompleks değildi
ama bir birey veya grubun ortaya koyduğu bir işti bu. herkesin bunu yapmaya hakkı olmalıydı.
müzisyen olmak için konservatualarda bir ömür harcamasına gerek yoktu insanların
herkesin müzik yapabilmesini ve kendini müzikle ifade edebilmesini amaçladı punk.
bağıralım, kıralım, ortalığı yerle bir edelim, küfür edelim falan değildi tek mevzu.
bugün piyasaya baktığımızda punkın 70li ve 80li yıllarda yaptığı devrimin müzik dünyasına bıraktığı etkiyi hala hissedebiliriz. Spesifik olarak rock ezgileri taşımasalar da, fikir olarak aynı ruhu taşıyan soundcloud müzisyenleri 2015-2020 yılları arasında piyasa meteor gibi giriş yaptı. akılda kalıcı altyapılar, repetetif sözler ve kısa parça süreleriyle kimi aşk şarkısı yaptı, kimi rap yaptı, kimi de deneysel işlerle boy göstermeye çalıştı.
Bunun olmasını sağlayanlar, piyasaya ilk çıktıklarında kitlelerce hor görüldü, insanlar onlarla ve yaptıkları müziklerle dalga geçti, onları küçümsedi. Bugünse efsane olarak anılıyor her biri.
Müzik ve anarşist faaliyetlerle ilgili, ilgisiz pek çok kişiye, gruba punk denilebilir. Punk hareketi siyasal açıdan poor, punk, rezil, fakir, vasıfsız işçi, queer kişilere destek vermek için kurulmuştur, müziği özgürleştirmek için değil. Müziğin Avangardist ve anarşizan özgürleşmesi görevini, punk, zamanla sahiplenmiş, özümsemiştir.