kimliğini açıklamakla baya bi rahatladığını düşündüğüm blog yazarı. gizemli kalmak kendisinin de hoşuna gitmiyordu sanırım hani çirkin olduğunu düşündüğünden değil de yakın çevresinden alacağı tepkilerden çekindiği için. üç huysuz halası, üzmekten korktuğu bir babası var en azından. ama babası "seninle gurur duyuyorum" deyince rahatlamış ayşe arman'a verdiği röportaja göre.
bakıyorum her yerde adının pınar selen ışık olduğunu duyuruyor, hani her soruya hemen "aaa benim adım pınar selen ışık" diyecek duruma gelmiş. iyi aman mutlu olsun da...
dünya güzeli biri olsaydı bile erkekler tarafından çirkin olarak görülecek kadın. böyle kendini saklayıp sonra çıkan kadınlara hep aynı tavırları takınır erkekler. hepiniz aynısınız. (bkz: öküzler)
kitabını falan da okumadım ama bence hiç çirkin biri değil gayet hoş.
insanların nasıl anlattığını değil, ne anlattığını önemsediği vatandaş.
onun için, sınıflandırılması gereken tür, yazarlık değildir, anlatıcılıktır sadece. bununla da köşe olmuş, düzenli aldığım gazetede bile köşe işgal etmiştir.
okuyup takip edenine lafım yok. ben de arada göz atıyorum. ama bir aptal indikatörü olduğu da yadsınamaz.
blogundaki samimiyetine dayanarak böyle ünlü olma meraklısı bir kız nasıl kendini saklar bunca zaman diye düşünüyordum ki pazarlama şeysi olduğunu fark ettim. ilk kitabı daha komikti.
Kimliğini habertürk gazetesinde açıklamıştır.Röportajını okurken sesli güldüm panpa. Gerçek adı selen ışık.Pucca olmasının sebebi ise ı ların inglizce yazarken i olması. ilgi manyağı ve çılgınlık yapmak için can atan arkadaş. Ceri'nin arabayı çizdiğini okurken sesli küfrettiğimi farkettim. Severek okuyoruz efenim sizi.
o tiple hayatına o kadar erkeği nasıl sokabildiğini ciddi şekilde merak ettiğim hatundur.
anasını satayım şizofreniklik falan var herhalde yazı yazmak adına?
bizim erkeklerimiz o kadar saftorik değildir be!
kadın erkek ilişkilerinde aslında çoğu insanın söylemek isteyip söylemediğini söylediği, düşündüğü ve dillendirmediği şeyleri dillendirdiği için bu kadar gündemde.
gel gör ki ilişkileri dengeleyen şey biraz da aklına her geleni söylememektir, kişiyi olduğu gibi kabullenmektir.
ama "ilişki çarkı" -başka bi şey söylerdim de neyyse- gibi çalışan bu abla için böyle bir betimleme yapmak çok yersiz göründü şimdi gözüme, şu an gözüme, her an gözüme.
alttan alta "biri gider biri gelir" felsefesini yaydığı için kafasına tükürmek istiyorum.
kendisinden hiç bahsetmiyor, acaba hayatına girmiş onca adama sorsak onlar ne derdi hakkında?
bence burda kimse boşa laf etmesin. hatun best seller olmuş demek ki insanların ilgisini çeken bir şey var ki ilgi gösterip, talep ediyorlar. son çıkan kitabını aldım, gayet eğlenceli bir anlatımla hepimizin bildiği şeylere değinilmiş, haa edebi olarak ne kadar değerlendirilir, edebi anlatıma ne kadar yakındır; tartışılır. zaten günümüzün insanın kafası o kadar yoğun, o kadar dalgın ki; zor bir anlatıma sahip olan kitapları okumayı bile tercih etmiyor. bunu eleştiriyorum ayrı konu. ama demek ki bizim ülkemizde böyle şeyler ilgi görüyor ve satıyor. ayrıca hatunun güzelliği çirkinliği beni hiç ilgilendirmiyor. işte yazılarında; birilerine estetik kaygısıyla bazı kelimeler sarf ettiği söylenmiş; hiçbirimiz Adriana Lima değiliz ama başkalarına karşı eleştiriselliğimiz tavan yapmış durumda. ondan bence bu konuda kimse kimseyi boklamasın.
ciltlettiği günlüklerini tüyap'ta(!) imza günü ile dağıtan blogger.
bazı bünyeler 'romantik duygularını' şahlandıran yazılarından tanrıça olduğuna kanaat getirmiş.
bu nedenle, mahcemali umdukları gibi çıkmadı diyerek dövünmeleri sayesinde ülkenin en önemli gündem meselesi olarak; ismi ulu dahil bilimum baba sözlüklerin sol cenahında dalgalanmakta.
gelinen nokta ortada; gün geçtikçe artan aşırı şekilciliğin komik tepkisi.
pucca'yı beğenmeyen, günlerdir ortalığı ayağa kaldıran bünye (!) sizler "Dünyanın En Yakışıklı 50 Erkeği" sıralamasında falan mısınız !?
bu yaygaraları koparmadan önce aynaya iyice bakıverin bi'zahmet ve bu ergenliğin dibine vuran sığ tepkilerle vakit kaybedeceğinize çok daha önemli şeylere kanalize olmaya gayret edin.
saygılar benden...
Gençlerin kafasına usulca, yılan gibi sokulan düşüncelere ve hayali uygulamalara sahip yazar. Güzelliği, çirkinliği umurumda bile değil ama kadın erkek ilişkilerini mide bulandırıcı hale getirdiğini düşünüyorum. ilk hedefi ergenlerdir. Bunu okuyacağınıza manda gibi yatın daha faydalı bir iş yapmış olursunuz.
ciddi anlamda bülent ersoy'a benzettiğim yazardır. yanaklarında ve elmacık kemiklerinde dolgu var mıdır merak içerisindeyim. eğer dolgusuz orjinalse, bülent ersoy kendisini evlat edinebilir zannımca.
aynı kişinin dişleri olduğuna inanıyor musunuz? cıks ben inanmıyorum. hatam varsa düzeltin de bana pek inandırıcı gelmedi. (edit: ikisi de pucca'nın dişleriymiş. the viper 'a teşekkürler)
bir konu daha var. şimdi diyorlar ki "pucca hanım kızımız çok çirkin, götüme benziyo ıyyy". pucca da diyor ki "model değilim ben hep çirkin olduğumu söyledim güzel olduğumu ima etmedim sadece yazı yazıyorum bunun için beni yargılamayın bik bik". tamam haklısın diyelim. ama ablacım yazılarında neler yazdığını unutma. uykusuz yaz 'daki yazını ele alalım mesela. cümlelerinden birkaç örnek:
"yaz sıcağında omzuna koyduğun ince kazakla da kendine zengin süsü vermeye çalışmışsın ama buram buram kırıkkale'de kuaförlük yapıyorum diye bağırıyorsun."
"bronz tenin güzel bir şey olduğunu kim çıkarmışsa aklına sıçayım onun. arabaların önüne atlayıp silim mi abi diyen bebelerden bir farkın yok. bok rengi saç, kara sarı ten..."
bu cümleleri söyleyen birinin nasıl biri olduğunu düşünürsünüz? gayet güzel biri, kusursuz, neredeyse bir adriana lima, bir miranda kerr... ama senin bu şekilde eleştirdiğin adamlardan hiçbir farkın yokmuş pucca'cım. pardon selen'cim açıklamıştın adını da. adını inkar ettin, internette fotoğrafların düştü inkar ettin. sen tam bir yalancısın ayrıca.
o yüzden "bana çirkin diyorlar ühühühüh böhühühüh" diye ağlama. ve artık seni takip eden olur mu bilmem? hayır çirkinlğin için değil, ikiyüzlülüğün için. (bkz: kendi düşen ağlamaz)
burada göremedim benzeri tavrı, fakat yine de yazacağım;
eleştirince 'ama o ünlü olmuş yhaaaaaaaaaaaaaaaaa, seni kaç kişi tanıyor ki yaaağğniii' diyen arkadaşları anlamakta zorluk çekiyorum.
yahu bu ülkede serdar ortaç, ajdar, ismail yk gibi bir sürü kişi de ünlü. e şimdi bunlara kötü demek için de mi ünlü olmamız lazım, 238462734273 kişinin beni tanıması lazım ya da?
peki serdar ortaç ile pucca arasındaki fark ne onu eleştirebilmemiz için? sadece biri müzik adına bir şey üretmiyor, diğeri de edebiyat adına. aynı yani nerdeyse.
bir de şimdi biri gelir de, 'sevmiyorsan niye entry giriyorsun yhaaaa' der. neyse bir şey demeyeceğim onunla alakalı. bu kadar uzun entry yazmak fazla zaten.
