Bu filmde anlatılan olayların yıllar yıllar öncesini (bkz: bates motel) dizisi anlatmaktadır. Norman karakterinin lise yıllarından başlamaktadır dizi. Psycho'yu sevenler bates motel'i de rahatlıkla izleyebilirler.
korku/gerilim türünde etkileyici bir alfred hitchcock filmi. 1960 yılında çekildiği göz önünde bulundurulsa dahi duş sahnesi ve dedektifin öldüğü sahne amatörce geldi bana. onun dışında sıkmayan, sağlam senaryosu ve kurgusuyla izlenmeye fazlasıyla değer bi film. oyunculuklar için zaten söylenecek laf yok. malumunuz o zamanlar oyuncular mankenlik ajanslarından seçilmiyordu.
norman bates'te bi ibnelik olduğunu norman'ın sam'i atlattıktan sonra eve koşuyor evde lila'yı arıyor. yukarı merdivenlerden çıkarken bir kıvırıyor ki, sahneyi iki üç kez tekrarladım acaba yanlış mı algılıyorum diye. işte o zaman ufaktan atomlar çarpıştı kafamda norman'la annesi aynı kişi mi diye. ama tabi ufak bi ihtimal. o cesedi görünce şaşırıp gerilmedim değil.
mükemmel bir hikaye, mükemmel bir çekim. joseph stefano mükemmel bir iş çıkarmış.
ayrıca, bence o düşme ve bıçaklanma sahneleri bilerek o kadar yapmacık çekilmiş. yani, aklınız alabiliyor mu? hitchcock gibi bir yönetmen o kadar basite indirger mi kendini? gerilim düzeyini en üstte tutmak istemesindendir bu.
son olarak, bernard herrmann sen ne yaptın öyle be azizim? onlar nasıl müzikler? sakalı öpülesi insansın.
Çekildiği yıl da göz önünde bulundurulduğu zaman kült olmayı fazlasıyla hak eden bir yapım. Efsane sahneleri, oyunculukları, senaryosu ve kurgusu bakımından diğer filmlere öncülük ediyor. Öyle bir film düşünün ki bir duş sahnesi için 2 gün uğraşılsın.. Ondan sonra da bu sahne efsaneler arasına girsin. Alfred Hitchcock'ın adını fazlasıyla duyurduğu filmlerden sadece bir tanesi. Her yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır derler. Burada da Hitchcock ben burdayım demiş resmen çekim teknikleriyle. Hitchcock filmin özellikle siyah beyaz olmasını istemiş. Renkli olacağı zaman gerilimden çok korku filmine bürüneceğinden sakınmış. Ama asıl nedeni filmi ucuza mal etmekmiş. Öyle ki 1 milyon doların altında maliyetli çekilen film tam 40 milyon dolar hasılat yapmış.
Özellikle psikiyatri ve bilinçaltı konularına ayrıca değinilmiş filmde. Kişilerin konuşma tarzlarından tutun baktıkları yöne kadar çokça şey dikkate ve olayı araştırmaya itiyor. Gerilimi hat safhada yaşadım izlerken. Bazen sahnelerde yeterince gerilebilirsiniz ancak filmde öyle bir soundtrack kullanılmış ki daha da geriliyor insan. En iyi film müzikleri dalında da ödülü var. Eleştirilecek yönleri de hayli sık filmde. Ama kurgu veya olaylar arasında değil. Sahneler üzerine eleştirilecek kısımlar bunlar. Özellikle bıçak sahnelerin de çok yapmacık bir savurma mevcut.. Sahnelerin oluş biçimleri o yapmacıklığı örtmüş.
Oyunculuklara gelirsek özellikle gerilim filmine yakışacak Anthony Perkins çok yukarıya taşıyor filmi. Norman Bates'in o psikopat gülüşünü hala aklımdan çıkaramıyorum. Bayan oyuncuların korku anlarında ki verdikleri tepkiler günümüz filmlerinden çok çok ötede. Gerçekten verilmesi gereken davranışlar.. Janet Leigh ve Vera Miles siyah-beyaz bayanların o sade güzelliğine çok iyi uyum sağlamışlar. Hepsi etkileyiciydi..
yaklaşık yarım asır önce çekilmesine rağmen izleyiciyi sıkmayan ve anthony perkins'in ne kadar mükemmel bir aktör olduğunu görmemizi sağlayan usta yönetmen hitchcock'un unutulmaz filmi.
birçoklarına göre alfred hitchcock'un başyapıtı sayılan film. izlemeden ölünmemesi gereken bir film derim ve izlemeyenler için spoiler kısımına geçeceğimi belirtmek isterün.
film başladığı andan itibaren ana karakter marion olarak bize tanıtılıyor ve onun hikayesinin anlatılacağı izlenimi uyandırılıyor. fakat meşhur duş sahnesinden sonra ana karakter bildiğimiz marion bir anda öldürülüyor. bu seyirci açısından hiç beklenmedik bir şey. bir anda seyirci için bir boşluk oluşuyor. norman bates'in odaya girip cinayetin delilerini ortadan kaldırmaya başladığı an merkez karakter norman haline geliyor. az önce parayla kaçan bir kadının hikayesini izlerken şimdi "otelinde öldürülen kadının cesedinden kurtulmaya çalışan bir adamın hikayesi"'ni izlemeye başlıyoruz. hitchcock bu durumu bir röportajında da dile getiriyor ve bataklıkta arabanın batışını izleyen norman'la seyircinin nasıl özdeşleştiğinden bahsediyor. araba bataklıkta batmayıp birkaç saniye askıda kaldığı an seyircinin de gerildiğini, az önce kadının tarafında olan seyircinin bu sefer norman'ın tarafında arabanın batmamasından endişelendiğini söylüyor.
çektiği filmlerin senaryolarını kendi yazmamasına rağmen hem hikayelere hem seyirciye bu kadar hakim olması onu bu kadar büyük yapıyor. her sahnesi ayrı ayrı ders diye okutulması gereken, bir kere değil defalarca izlenebilecek bir başyapıt.
muhteşem bir gerilim filmi. 60'larda çekilen bu filmin ilk kısımlarında diyalog ağırlıklı sahneler mevcut. daha sonra işin senaryo kısmına girdiğimizde müziklerle ve küçük oyunlarla izleyicide büyük bir gerilim yaratıyor ve izleyenler filmi sorgulamaya başlıyor, bu açıdan izleyicinin de aktif olduğu ve bir anlamda filme dahil olduğu bir filmdir. film izlendikten sonra tekrar şu farkediliyor ki, senaryo ne kadar iyi yazılırsa yazılsın ona asıl rengini veren ve filmi izlenilir kılan sadece kurgudur.