-If you do not do what you're told to do when you're told to do it, you will be punished. Do you understand?
-Aye, sir!
-If you leave my base without proper authorisation, I will hunt you down and throw your ass in jail. Do you understand?
-Aye, sir!
-I can't hear you!
-Aye, sir!
-Scream it!
-Aye, sir!
-Your ass belongs to me now!
-Aye, sir!
alfred hitchcock un sapık adlı filmi, gerilim türünde olan filmin banyo sahnesi tam 127 kere tekrarlanarak dünya sinema tarihine adını altın harflerle yazdirmistir, katilin kim olduğu konusunda çok sasıracaksınız.
dinler dinlemez ''ben bu melodiyi bi yerden tanıyorumm!!'' dediğim ve nitekim de hafızamı yanıltmamış yeni muse şarkısı. 2008 wembley konserinde stockholm syndrome ardından tam da bu efsanevi riff gelmişti, zaten güzel olan bi parça üstüne bunun da eklenmesiyle aklıma iyice kazınmış sanırım.
Film psikozlu bir katili hakkında yazılan 1960 tarihli alfred Hitchcock' un korku ve gerilim filmidir.
Efsanevi duş sahnesin ortaya çıktığı filmdir. Filmde yönetmenin tek çocuğu olan Patricia Hitchcock' da oynamaktadır.
Hitchcock' un siyah beyaz çektiği son sinema filmidir.
temeli kişilik bölünmesinden oluşan filmde hitchcock, pek çok yönetmenin kaçındığı ayna kullanımını da ön plana çıkartır. hemen her sahnesinde ayna, ayna olmadığında çeşitli cisimlerden elde edilen yansımalar ya da gölgelerden yardım alan yönetmen, filmin anlam bütünlüğünü bu şekilde pekiştirir. ve hatta daha da ileri giderek canavarı normal görünümlü bir insanla değiştirir, suçluyu ise kurban yapar. marion ile norman arasında sağlam bir ilişkinin kurulacağı yönünde ümit verip seyircinin beklentileriyle acımasızca oynar. aslında yönetmenin kendisinin de françois truffaut ile yaptığı uzun ve meşhur röportajında dile getirdiği üzere hitchcock basitçe film yönetmekle kalmaz aynı zamanda filmi izleyenleri de yönetmeyi başarır.
--- spoiler ---
not: filmin konusuyla ismi pek alakalı gelmeyebilir ancak filmde bir sapık karakterin olmasından ziyade asıl sapık olan filmin kendisidir. bu yüzden çok da yerinde bir tercihtir bu ad. yukarıdaki yazı, filmdeki sapıkça tercihlere de değinir biraz.
siyah beyaz bir amerikan klasiği.
hitchcock'un filmi genel seyrinde pek adranalin olmamakla birlikte bize tam olarak 109 dakika şizofrenik bir gencin hayatını anlatmıştır.
kim derdi öyle yakışıklı adam şizofren.
insanda zaten hitchkcock filmi olduğu için başlarken bir gerilim oluyor ama sonuna kadar devam etmesi ve en sonunda yuh artık dedirtmesi de the master of suspense olan alfred hitchkok'un başarısıdır. oyuncuları da göz ardı edemeyiz tabii. izleyiniz, izlettiriniz.
kurgusu alışık olduğumuz filmler gibi değildir; karakterlerin başına gelenler ayrı ayrı işlenmiştir.
izlediğim en iyi filmlerden biridir. siyah beyaz, 53 yıllık bu film beni günümüz filmlerinden daha çok heyecanlandırmış ve resmen katili evimde hissettirmiştir.