psikiyatride kişinin gerçeklikle bağlantısının koptuğu, toplumsal ve bireysel yaşamına devam edemez hale geldiği ruhsal bozukluklara verilen genel isimdir. diğer psikolojik bozukluklardan "rahatsızlığın farkında olmama" semptomu ile ayrılır. ağır psikozlarda hastanede yatılı tedavi zorunlu hale gelir. Jane Kelly'nin psikozu tema aldığı tablosu:
Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir. Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir (grandiyöz veya paranoid delüzyonlar gibi), kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir. Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir.*
kişinin, davranışı ve düşünce süreçleri öylesine bozuktur ki, gerçeklikle bağlantısı kalmamıştır. gündelik yaşamın gerekleriyle başa çıkamaz ve hastaneye yatırılması gerekir.
(bkz: nevroz)
(bkz: nevroz ile psikoz arasindaki farklar)
kişinin gerçeklerle bağlarının koptuğu ciddi ruh hastalığıdır nevroz gibi değildir çünkü birey nevroz geçirirken gerçekleri dosdoğru süzebiliyorken karar mekanizması psikoz hastalarında pek de doğru çalışmaz. şüphecilik, kıskançlık, olmayan inanışlar, hikayeler, roller görülebilir. bir tanıdığımın kendisini film sahnesinde hissetmesi, akla mantığa sığmaz inanışları, ikna yoluyla değiştirilemeyen inanışları psikozu bana çok yakından tanıttı. *