türlü teknik ve yöntemlerle ruhsal sorunları azaltan, duygusal çatışmaları irdeleyen, sorun ve çatışmalardan kaynaklanan baskıyı, kaygıyı ve disforiyi azaltan, toplumsal uyumu ve ilişkileri arttıran psikolojik tedaviye denilmektedir.
genellikle halk arasında bu oluşuma dert dinleme seansı denilir. halbuki psikoterapi dert dinleme, nasihat etme demek değildir.
ayrıca ruhdeşme seansı olarak da adlandırılıp yararına inanılmaz. genellikle kişiyi eleştiren ve yargılayan bir tedavi biçimi gibi görülür. halbuki önyargıdan nasibini almış bir bakış açısından başka bu görüş bişey ihtiva etmez.
yapısına göre birkaç türü mevcuttur:
bireysel terapi
aile terapisi
psikodrama
oyun terapisi
grup terapisi gibi..
çok fazla tekniği vardır:
bilişsel-davranışçı model
psikanaliz
gestalt terapisi
danışan merkezli terapi
varoluşçu terapi v.b....
uygulayana (bkz: psikoterapist) denir.
Türkiye'de değeri ne zaman anlaşılacak diye merakla beklenen bir olgudur.
psikoterapi aklımızda meydana gelen aksaklıkları çözme tekniklerinin bütününe ve uygulamasına denir. Hastalık çelişkiyle doğar. Yani her çelişkili duruma düştüğümüzde hastalanırız. Bu şiddetli veya hafif bir çelişki olabilir. Sürekli takip eden ve kronikleşmiş bir çelişki olabilir. Yıllar boyunca süregelen çözemediğimiz çelişkilere duyarsızlaşabiliriz ve artık farkına varmaz oluruz. Bunun da aniden yaşanan mutsuzluklar, psikosomatik reaksiyonlar(vücutta ağrı,sızı, kaşıntı,vb) aracılığı ile farkına varırız. Her çelişkiye düştüğümüzde psikoterapiye gitmemiz gerekmeyebilir. Tıpkı her nezle olduğumuzda doktora gitmemize gerek olmaması gibi. Kendi savunma mekanizmalarımız ve tekniklerimizle bu çelişkinin üstesinden geliyoruzdur çünkü. Fakat bağışıklık sistemimiz yetmiyorsa doktora gidip ilaç almamız veya onun önerdiği bir tedavi uygulamamız gerektiği gibi, çelişkilerimizin üstesinden tek başımıza gelemediğimiz zaman da psikoterapi görmemiz gerekmektedir. Eğer görmez isek, bu çelişki hayatımızı tıkar ve gittikçe dallanıp budaklanan başka sorunları da beraberinde getirerek yaşam kalitemizi düşürmekten, hayatımızı yaşanmaz hale getirmeye kadar gidebilir. Tıpkı hafifçe sızlayan bir dişin ihmal edilmesi ve sonradan çekilecek kadar başımıza bela olması veya o dişin böbreklere varıncaya kadar vücudumuzdaki başka bölgelere de hasar verebilmesi gibi. Psikoloji bilmi, her insanın nasıl olması gerektiğini ve nasıl davranması gerektiğini içermez. Psikoloji insanın akıl sisteminin belli tekniklerle keşfedilerek nasıl daha rahat ve akıcı bir şekilde işleyebileceğini anlamayı ve uygulamayı içerir. Yani "ben mi psikoloğa gidecem o bana gelsin" veya "o benden iyi mi bilecek" gibi yorumlar aslında psikoloji biliminden bihaber olmanın sonuçlarıdır. Tıpkı bazı insanların "doktora gidip gidip kurcalatmayın kendinizi daha kötü olur, onlar da anlamıyo zaten" gibi sözler söylemesi gibi. Psikoterapist bize ne yapmamız gerektiğini söylemez. terapi boyunca teselli de etmek değildir amacı. Terapist, eğitimini gördüğü ve uzmanlaştığı soru teknikleriyle danışanın sorununu ve kökenini anlamaya çalışır. Sorun da, çözüm de danışandadır. Psikoterapistte değil. Psikoterapist sorularıyla ve bazı bedensel, hayalleme, canlandırma, psikodrama gibi tekniklerle yaşanılan sorunun çeşitli boyutlarını, baş etme alternatiflerini, kaynaklarını, sebeplerini ortaya çıkarmada yardımcı olur. Terapi beraber yürütülen bir çalışmadır. Bir teselli veya yatıştırma süreci değildir. Bir geyik konuşma ve içini dökme süreci de değildir. Avrupa yakasındaki gibi "hmmmm kocanızın durumu" diye elinde defteriyle gereksiz işler yapan adamların kasılarak oturduğu bir zırvalık da değildir, çünkü bunun senelerce süren eğitimi, uluslararası grup çalışmaları, gelişimi ve sürülerce farklı teknikleri vardır. Psikoterapiye sadece deliler gitmez. Terapi görmek için deli, sapık, kaçık, salak, vb olmak gerekmez. Kendini geliştirmek ve anlamak, dolayısıyla da daha verimli ve kolay yaşamak isteyen herkes terapi görebilir. Kendimizi ne kadar anlarsak ve tanırsak , o kadar rahat yaşarız. Kendimizi anlamamız ve tanımamız sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü insan beyni her gün binlerce bilgi depolar ve bu bilgiler birbirleriyle gece gündüz iletişim içindedir. Bizim yüzeyde bildiklerimiz ve düşündüklerimiz varolanın belli bir kısmıdır. Ülkemizdeki kavram kargaşalarını biraz olsun ayıklayabilmek için:
Psikolog: Psikoloji eğitimi görmüş kişidir. Ülkemizde terapi de yaparlar, ne var ki bunun için farklı bir eğitim gerekmektedir. ilaç veremez, buna yönelik eğitim almamıştır.
Psikoterapist: Psikoterapi eğitimi almış psikolog. Terapi yapabilmek için bunun eğitimini de almış olmak gerekir. ilaç veremez, bunun eğitimini almamıştır. Doktor değildir.
Psikiyatrist: Doktor. Hastalığa bağlı olarak semptom gidermeye veya hastalığı tedavi etmeye yönelik ilaç verir. Terapi eğitimi ayrıca görmemişse terapi yapamaz. Psikolojik danışmanlık yapmak için de eğer eğitimini almamışsa uygun değildir. Kendisi psikiyatrik rahatsızlıklara yönelik tıp eğitimi görmüş doktordur.
ilaç gerektirmeyen ruhsal rahatsızlıklar için malesef bir çok insan hemen psikiyatriste gider. bir çok psikiyatrist nedendir bilinmez, psikoterapi görmesi gereken bir danışanı ilaç verip yollar. Bir çok ruhsal sıkıntıda sakinleştirciler ve antidepresanlar sadece semptom giderirler. Yani grip olduğumuzda ağrı kesici alarak gribi tedavi etmememiz gibi. Ağrı kesici ile, gribin bir semptomu olan ağrıyı gideririz. Eğer gribin sebebi bakteri ise antibiyotik almamız gerekmektedir. Ruhsal rahatsızlıkların nedeni, kökeni anlşılmadan nasıl bir tedavi uygulanacağına karar vermek çok yanlış ve boşunadır. Yararından çok zararı olabilir.
edit: aşağıda bulunan giri, baştan sona bilgi içermektedir.
bilgi ihtiyacı bulunmayan ve psikoloji mi? ıyyy diyecekleri açmayacak konulardır.
bazen psikologlar sosyal ortamlarda takılır ve bu yöntemleri denek arar kendine.
bazen de biz kendimiz psikolog oluruz birbirimizin, yöntemi ise aşağıdakiler ile alakası bile yoktur. yerli malı usulü olan bizim yöntem henüz dünya literatürüne girmemiştir. girse dünya değişir.
bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümünü, ruh sağlıklarının geliştirilmesi ve korunmasını amaçlayan tekniklerin genel adıdır.
bütüncül psikoterapi: tüm psikoterapi tekniklerinin hangi hastaya ne zaman uygulanacağını ve bütünü izah etmeye yönelik bu terapi yöntemi farklı teknikleri entegre etmeyi sağlar. esneklik sağlayan bu model evrensel uygulamalar için de uygundur ve pratiktir.
dinamik psikoterapi: dinamik psikoterapi, yapıtaşı olarak freud'un klasik dürtü kuramı ve sonrasında da, ego psikolojisi, nesne ilişkileri, kendilik psikolojisi gibi diğer dinamik ekollerle devam etmiştir. bu ekoller; psikopatolojilerin temelinde kişinin 0-6 yaş arasındaki dönemde yaşadıklarının olduğunu savunur ve hipnoz, serbest çağrışım ve rüyalar yoluyla bunları irdeler.
bilişsel psikoterapi:bilginin işlenmesi sürecinde; temel kabullerdeki hatalardan kaynaklanan işlevi olmayan şematik kavramlar, zamanla olumsuz otomatik düşüncelere dönüşür. sonuçta ortaya çıkan düşünsel, duygulanım ve davranış bozukluklarının sağıtımı bilişsel psikoterapinin alanına girmektedir. kognitif terapi olarak da adlandırılmaktadır. şema terapisi, düşünsel duygulanımcı davranış terapisi de bilişsel terapiden kaynaklanmıştır
davranışçı psikoterapi: davranışta otomatik modelleme gibi öğrenmeler sonucunda ortaya çıkan bozukluklarda; duyarsızlaştırma, ödüllendirme gibi çeşitli teknikler yoluyla davranış değişikliği ya da davranışın frekansında azalma gibi sonuçlar sağlamaya yönelik terapilerdir.
bilişsel davranışçı: klinik uygulamalar ve gözlemler psikoterapi süreci içinde, bilişsel-davranışçı yöntemlerin bir arada kullanılmasının etkin sonuçlar ortaya çıkarttığını görgül olarak göstermektedir. günümüzde sıklıkla bu iki method bir arada kullanılmaktadır.
varoluşçu psikoterapi: varoluşçu psikoterapi de önemli olan şimdi ve burada kavramlarıdır. varoluşçular varolma yolunda kişinin en çok üzerinde durduğu 5 soruyu temel alarak bunlar yoluyla psikoterapiyi yapılandırmışlardır.
sistemik psikoterapi: palo alto'dan paul watzlawick ve arkadaşlarının 1970'lerde geliştirdiği, matematik sistem teorileri, iletişim teorileri ve aile dizin çalışmalarının temelini olşturduğu, 10-15 seans süreli ve bir ekip tarafından uygulanan psikoterapi yöntemidir.
geştalt psikoterapi: 1940'lı yıllarda fritz perls, laura perls ve paul goodman tarafından geliştirilmiş bir psikoterapi yaklaşımıdır. geştalt kelimesi almanca'da kendine özgü bir bütünlüğü olan şekil, örüntü anlamına gelmektedir. bu yaklaşım, her bireyin, doğuştan var olan potansiyellerini açığa çıkarabilme dürtüsüne sahip olduğu görüşünü benimser. bireyin kendi özelliklerini ve potansiyelini fark edip, buna sahip çıkabilmesini ve kendisini gerçekleştirmesini amaçlar.
psikoterapi uygulayıcıları,psikiyatrist ve klinik psikologlardır.
akıl hastalıklarının, ruhsal rahatsızlıkların, davranış bozukluklarının tedavi edilmesi ya da hafifletilmesi için davranışa, konuşmaya, dinlemeye yönelik tedavi türü.