işte o zaman insanın "ben nerede hata yaptım? ben ne yapıyorum?" diye düşünmesi gerekir. öyle bir andır o. eğer kafa kullanılıp hata düşünülmezse o psikoloji daha da bozulacaktır...
8 yıl önceydi. bir kaç tür aksiyon yapınca beni tımarhaneye kapattılar. her neyse bikaç ay kaldım o lanet delikte sonra düzelmiyo bu diye saldılar. ondan beri kimi pıçaklayacağım belli değil valla.
yaşama sevincini yitirdiğin andır. eğer bu sevinçle hiç tanışmamışsan ya da bir süre önce yitirmişsen kesinlikle profesyonel yardım alman gereken andır.
yaptığınız birtakım şeylerin yanlış olduğunu anladığınız andır. hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anladığınız andır. yine o şeyleri bir bir düzeltmeye çalışıp düzeltemediğiniz andır.
her şey için çok geç demenize bir adım kalmıştır. çok ince bi' çizgi. eğer tam o noktada hayatınızda yanlış yolda olan şeyleri düzeltemezseniz, psikolojinizi de düzeltemezsiniz doğal olarak; ama çok geç dememek için düzeltmek zorundasınızdır.
Ortada Hiçbir şey yokken birden ağlamaya başlamak, ardından kahkahalarla gülmek.
Kitap okurken anlamsız bir kelimeye takılıp saatlerce o sayfaya cümleye bakmak ve kitabı fırlatmak. (Kitaplarına çok önem veren biriyim. değil kaldığım yeri Sayfayı kıvırarak işaretlemek zarar gelmesin diye çantaya koymayıp elimde taşırım.)
Inanılmaz bir çocuk sevgisine sahipken çocuk sesine tahammülüm kalmaması, onlara bağırıp üzmek ve ardindan onları üzdüm diye pisman olmak.
büyük ihtimalle bağırsaklarınız iyi çalışmıyordur.
dedelerimiz psikoloji bozukluğumu biliyordu. takılmayın böyle şeylere.
sağlıklı şeyler yiyin. özellikle ev turşusu, et, yağ, kuru fasulye.
not: tedavi tavsiyesi değildir. hastaysanız doktora gidin.
adamlar bunu eksilemiş iyi mi. yani illa diyor ki hayır ben hastayım. illa ilaç falan alıcam. beslenmeyle falan olur mu bu iş.
adamın derdine de baksan, o kadar dandik bişeydir ki ya sevgilisi yüz vermemiştir. ya aldığı kot dar gelmiştir. ya ne haliniz varsa görün.
senelerce mücadele ettiğim o ''yabancılık'' hissini tekrar yaşadığım andır.
bundan beş sene önce bir intihar girişiminde bulundum. üniversiteye yeni başlamıştım. ama girdiğim her ortamda kendimi oraya ait değilmişim gibi hissederdim. bu his daha üniversitenin bulunduğu şehre gitmeden beni sarmalamıştı. nasıl oldu neden oldu bir türlü anlam verememiştim. ama intihar girişiminden sonra hastanede iki ay geçirdikten sonra yaşamaya tekrar başlamak istedim. senelerce uğraştım, senelerce. neyle uğraştımı sorsanız verecek bir cevabım da yok doğru dürüst. çevremdekiler ''senin bir şeyin yoktu ki aslında allah allah niye böyle oldu'' dediler hep.
okul hayatım bir iletişim fakültesinde okumama rağmen insanlardan kaçmak ve iletişimsizlikle geçti çoğu zaman. kendimi iyi hissettiğim nadir anlarda benden iyisi yoktu, her şeyi başarabilir ve her şeye gücüm yetebilir gibi hissederdim. ama bu hep kısa süren bir kaç yaz ayı ve sonrasında son bulurdu.
genelde sonbahar ve kış aylarını hatta zaman zaman ilkbahar aylarını büyük bir içekapanıklık ve üzüntü içinde geçirirdim. yaşadığım şeyleri içinde bulunduğum şehire ve yaşadığım ortama bağladım. ordan bi kurtulsam her şey düzelecekti ve öyle de oldu. kısa bi süre...
okulu bitirince bir-iki ay evde takılıp sonra kendime iş bulmak için istanbul'a gittim. kafamda hiçbir şeyi planlamadım ve bodoslama bir işe girdim. her şey çok güzel gidiyordu, daha önce hiç olmadığım kadar özgüven doluydum. günde 3-4 saat uyuyup sabah erkenden işe gidiyordum. deli gibi kuvvetliydim ama çalıştığım yerde doğru dürüst para alamıyordum ve stajyer ayağına emeğimi sömürüyorlardı. ben de sonunda istifa ettim.
farkına varmadığım bir şey vardı. orada o kadar enerjik ve güçlü hissetmemin sebebi ilaçlarımı bırakmammış yani manik ataklar yaşıyormuşum. ankara'ya döndüğümde 54 kiloya kadar düştüğümü görünce kendimi ne kadar hırpaladığımın farkına vardım.
sonra senelerce kullandığım ilacımı tekrar kullanmaya başladım. başlarda çok iyi geldi. uykum düzene girdi, iştahım arttı. duygudurumum da daha dengeli hale geldi. iyi geldiğini düşündüm. ama sonra ankara'da bulduğum bir işte çalışırken eskiden yaşadığım sorunlar nüksetmeye başladı. kendimi bir topluluğun içerisinde (ne topluluğu olduğu hiç farketmiyor bazen bir pazarda bile) orada hiç yokmuşum gibi davranıyorum. gözüm bir noktaya dalıyor ve sanki aklı alınmış bir meczup gibi bakıyorum etrafıma. elim ayağıma dolaşıp yemek bile yiyemiyorum. kendimi dünyanın en güçsüz insanı gibi hissediyorum.
bu sorunları senelerce yaşadım ama okulu bitirip başka şehire gidince düzeleceğini düşünmem saçmaymış. bu sorun beni en iyi hissettiğim en güçlü hissettiğim zaman yerlere çekiyor. ve geçen günlerde yine intiharı düşündüm. yapamayacağımı bildiğim halde. sordum kendime. daha önce bu yaşadıklarını aştın, yine aşabileceğini de biliyorsun. peki neden kendine eziyet edip bunları düşünüyorsun?
kendime verdiğim cevap şu oluyor.
'' her şey güzel gitse ve düzelsem bile hayatı değil ölümü tercih ederdim.''
ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. bunları buraya yazıyorum belki aylar sonra değişen bir şeyler olursa buraya yazarım.