mesleğin erbabı oluncaya kadar götten ter gelir, paralar saçılır. hipnoz öğrenmenin bir seansı kaç para olduğundan haberiniz var mı lannn. **
(bkz: palyaço hikayesi)
Kelin ilacı olsa başına sürer, sözüne en çok uyan insan grubu, kendi sorunlarıyla yüzleşemeyen insanların para vererek sorunlarının hallolduğunu sandıkları kişilerdir.
zeka-yetenek-kişilik testleri, istatistiki tablolar ve anketler ile insan'ın; düşünme, öğrenme, duygu ve heyecan gibi psikolojik süreçlerini inceler. araştırmalar ve ileri derecede davranış bozukluklarının tanı ve tedavisine yönelik çalışmalarda* bulunur. Bireylerin mesleki uyumlarının, kişiler arası iletişim becerilerinin geliştirilmesi için çalışır.
tanım olarak psikolog budur. uygulamada durum bazen farklılık gösterebilmektedir.
Şubat ayının ilk günü bir psikiyatra gitmiştim.
maksadım bir süre ilaç tedavisi görüp ağlamalarımı sonlandırıp konuşabilir hale geldiğimde ise psikoloğa gitmekti.
öyle de oldu. psikiyatr ilaç yazdı ve ''bir ay sonra psikoloğa gidebilir hale geleceksindir'' dedi.
bir ay sonra psikoloğa gittim.
başladım anlatmaya.
'26 yaşındayım, sağlıklıyım, 2 tane üniversite mezunuyum. ekonomistim. 2,5 yıldır 8-17 mesai saatli ve haftasonu tatili olan bir işte çalışıyorum.
insanları sevmiyorum, kimseyle görüşmek istemiyorum, herkesin ama istinasız herkesin kötü olduğunu düşünüyorum. kimseye zaten güvenmem ama artık niye bilmiyorum daha da güvenmiyorum.
işimde bazen mutluyum bazen mutlu değilim, iş yerimdeki insanları sevmiyorum, kendimi oraya ait hissetmiyorum ama maalesef nereye ait olmam gerektiğini bilmiyorum.
ailemi çok seviyorum onlarla yaşamak beni çok mutlu ediyor ama bazen sadece bir yatak bir iskemle bir masa ve bir mumu olan tek bir odada ömür boyu yaşayabileceğimi düşünüyorum ve istiyorum.
ama bunun için de herhangi bir adım atmıyorum.
enerjim yok.
iyi değilim' dedim.
cevap şuydu:
''yap.''
evet, sadece yap dedi bana. ''ne istiyorsan yap. bir şekilde başla.''
sağol canım dedim.
bu görüşme takdir edilir ki beni memnun etmekten ziyade rahatsız etmişti. ama bir yargıya varabilmem için bir kez daha görüşmeliydim, en azından aldığı eğitim ve diploma ona bu hakkı sunmam için sağlam sebeplerdi.
bir süre sonra tekrar gittim. bu sefer ''n'oldu yaptın mı dedi.''
aldım çantamı ve kalktım. kapıdan çıkarken 'sen de bana gel' dedim. 'kahve içeriz.'
görüştüğüm psikoloğun kesinlikle faydalı olmayacağına kanaat etmiştim, tekrar gitmedim.
bu sıralar danışmam gereken kişi. çünkü dengesizliğim hat safhada. ve bu yüzden sevdiklerimi kaybediyorum. ama mesleğinden soğur, basar istifayı, kimlerle uğraşıyoruz ulen! der diye gitmiyorum.
insanların ruhsal çöküntü yada ruh sıkıntısı gibi psikolojik sorunları aşabilmesine yardımcı olan danışman yaşam koçu vb. olarak akıl danışılan paylaşılan kişi.
Yalnız tek sorun bu işi para ile yapması. Dakikasına 5 tl ödediğim psikologa nasılsınız diye bile sormadım geçenlerde. Bir de para ile dinleyince insan kendisini hayat kadınına gitmiş erkek gibi hissediyor - Artık siz nasıl hissediyorsanız-.
Bundan sonra gitmeye niyetim yok. Verdiğim parayla en sevdiğim arkadaşımı da alıp zevki sefa edeceğim.Hem sosyal olacağım, hem arkadaşıma jest yapacağım, hemde arkadaşım daha iyi dinliyor yahu. Soru soruyor en azından. ilgilendiğini belli ediyor. Daha önce niye düşünemediysem artık.
tercih sırasının üstünde psikiyatr vardır.
insanlar, psikiyatra gideyim, daha kesin olsun diye 4 yıl boyunca psikoloji alanında eğitim almış bu kişileri yok sayıyor.
yahu amaç derdini anlatmaksa, bana bakış açısı lazım diyorsan gitsene psikologa. hem doktorun zamanından çalmazsın hemde kendi cebinden.
4 yil okuyup bitirdikten sonra, yuksek lisans yapmadigin surece isini diledigin gibi yapamayacagin pek sevgili meslegim. ozellikle patoloji dersini verdikten sonra etrafina kisa bi sure baya bi killaniyorsun (deyim yerindeyse ). en sevilen sey tum rahatsizliklari kendinde bulman.
sonra :
diyelim 4 yil bitti yuksegi kazandin klinik psikolog oldun. iste heyecan burda basliyor. bir cok rakibin var. ornegin ; seni asla sevmeyen psikiyatriler. abiler, ablalar. yasam koclari. danismanlar . hatta komsular. seni asla gerekli gormeyen aileler ve ya arkadaslar.
tek basina dunyanin en iyisi bile olsan eger devlet seni yasalariyla korumuyor ve hatta yolunu kapamaya calisiyorsa hicbir zaman ideallerini gerceklestiremezsin . bu nedenle meslekteki beyin gocunu tahmin edemezsin.
not: o yasaya buraya gelecek !!
okuyan arkadaslara not : bilirsiniz ki her ogrencinin giris ideali ofisi olan bir psikolog olmak. artik bunun icin klinik psikolojide yuksek lisans yapmaniz gerekiyor. (kacin). bu nedenle daha lisansdayken baska nelere ilginiz olabilecegini dusunmeye baslasaniz iyi olur. mesela cok iyi bir gelisimci, orgutselci, kulturelci olabilirsiniz. deneysel calisabilirsiniz. terapi yapmak psikolojinin alanlarindan biri sadece.
not 2,5 : yuksek lisans zamani geldiginde goruyoruz ki bunu saglayabilen okullar cok az. devlet okullarinin bir kismi her sene program acmiyor oteki kismi ise sadece kendi ogrencilerini aliyor, aradaki minik bir kisim ise o kadar ekollerine bagli ki zaten sana saygi duymyor.
Ozel bir okula mecbur kalabilirsiniz. iste o durumda diyelim bunu karsilayabilcek maddi imkaniniz var, yine de sorunlar bitmiyor.
her okulun egitim kadrosu iyi degil, her okulun enstitusu koklu degil. tam zamanli ogretmen kadrosu bile yok
hadi okulun kadrosu iyi, okul size supervizyon vermiyor. bunu disaridan parayla karsilamak zorundasiniz. hem paraniza hem uygulamali alandaki emeginize yazik oluyor.
diyelim bir okulu begendiniz bu kez de sahip olduklari ekol sizinle uyusmuyor.
hadi egitim kadrosu basarili, hadi iyi de bir uygulamali egitim ve supervizyon veriyor bu ozel okulumuz ; o anda yapilan basvuru sayisina inanamayacaksiniz.
uzerine para vermeye razi oldugunuz bir okulda oyle sinavlara ve mulakatlara gireceksiniz ki gercekten bunlar hocalarin stres olcerlik meraki yuzunden birer gerilim filmine donecek
not 3: o yasa kesinlikle buraya gelecek !
yuksek lisansinizi yaparken rahat edebilceginizi dusunmeyin. alaniniza ait tum testleri, ilgili egitimleri, ilgili terapi yontemlerini disaridan ' mecburen ' parasini vererek almak zorundasin.
hayat boyu ogrencisin. hayat boyu kazandiginin yarisini meslegin icin harcayacaksin. hayat boyu meslegine saygi duyulmasi icin ugrasacaksin. hayat boyu oturdugun yerden para fln kazanamayacaksin.
hayat boyu etik kurallara uyucam derken belki de asla para kazanamayacaksin.
ama yine de magdur olmus bir kadinin yeniden gelen guveni, kanserli bi cocugun gulumsemesi, babasini kaybeden bir kadinin artik en azindan aglamayi birakmasi gibi insani mutluluklarin olacaksa dunyanin en mutlu insani da sen olacaksin .
sağlık bakanlığı nezdinde her zaman ezilmiş, özlük hakları verilmemiş, saygınlığı hiçe sayılmış diyetisyen, psikolog ve fizyoterapistlere destek için herkesi twitterda #fztdytpsg hastag'i altında buluşmaya davet ediyoruz. unutmayın sağlık profesyonellerin işidir. lütfen destek olunuz.
neyse devam ediyorum... Beni suçlamayan bi o kalmıştı zaten çevremde. Herkesin içinde rencide oldum. Sinir oldum Ha madem o kadar samimi olduk " sanane lan yarraaam!" diye cevap verebilmek isterdim. ya sanane orospu sanane. Ama annem falan odadaydı... ayıp olurdu. O an hanımefendi bi kız olmalıydım. O şaşkın yüzünü görmek isterdim ama.
çok çalışmama, kendimi harap etmeme rağmen össyi(lys) kazanamadım. Gittiğim psikolog bunu duyunca " sana hiç yakıştıramadım!" dedi. ilk seansımdı ve tanışalı 20dk olmuştu en fazla 15 cümle resmi ve soğuk bi şekilde kurmuşumdur. Ne ara bu kadar enseye şaplak göte parmak samimiyetine geldik anlamadım. Üstelik kendisi türkiye psikologlar derneği başkanı mıymış neymiş.
Beni suçlamayan bi o kalmıştı zaten çevremde.