sanayi devriminden sonra ortaya çıkan işçi sınıfının marksist terminolojideki ismidir. günde en az 10 saat kapitalistlere artı değer kazandırmak için çalışır,canından,hayatından verir.hayattan hiçbirşey alamadan ölüp giderler. ta ki sınıf bilincine ulaşıp özgürlüklerini kazanana kadar.
kavram olarak dönüşmüştür. yani marks dönemin de, lenin döneminde kullanıldığı gibi kullanamayız artık. şuan için çalışan, emeği istismar edilen, hayatta kalabilmek için kredi çekip borçlanan, geleceğini ipotek altına sokan herkes proleteryadır.
eskiden ise günlük yevmiye ile çalışan ve hayatının tek atraksiyonu çocuk yapmak ve çalışmak olanlar için kullanılıyordu.
işler biraz değişti tabi, ama şekil aynı.
komünizmin ilkeleri kitabından ;
Proletarya, toplumun, geçim araçlarını herhangi bir sermayeden elde edilen
kârdan değil, tamamıyla ve yalnızca kendi emeğinin satışından sağlayan; sevinci ve
üzüntüsü, yaşaması ve ölmesi, tüm varlığı emek talebine, dolayısıyla işlerin iyi gittiği
dönemler ile kötü gittiği dönemlerin birbirlerinin yerini almasına, sınırsız rekabetten
doğan dalgalanmalara dayanan sınıfıdır. Proletarya, yani proleterler sınıfı, tek sözcükle, 19.
yüzyılın çalışan sınıfıdır.
marks'ın öngörüsü ile sınıf bilincine ulaştığında ciddi anlamda sermayeye ve burjuva sınıfına kök söktürecektir. iktidar üreten proleterin olacaktır, proleter ürettiğini hayatı boyunca kullanamayacak, artı değer kavramı altında gerçek değerini alamayacak birey olarak kalmayacaktır ve zincirlerinden kurtulacaktır. dünya tarihini iyi çözümleyenler, sömürü düzeyinin en üst seviyeye yavaş yavaş yaklaştığını görenler bunun uzun da olsa bir süre sonra olacağını görebilir.
bu kavram günümüzde sadece işçi sınıfı değil hizmet sektöründe çalışan diğer bir işçi kolunu da içine almaktadır, hizmet sektörü bu kavramı yıpratacak derken daha da güçlendirmiştir.