günümüzün Prokrustesi modern tıbbın ta kendisidir.tansiyonun,kolesterolün,kan şekerin,vücut kitle endeksin şu olacak,şunu yeme,bunu içme denmekte ve bir tür sağlıklı insan profili çizilmektedir.modern tıp Prokrustes den dahada acımasızdır eski ölçüler sürekli değişmekte dünün sağlıklı insanları ertesi gün hasta kabul edilebilmektedir.
“kişinin sahip olduğu tek şey çekiç ise; çevresindekileri çivi gibi görmeye başlar.”
“dayatma”nın mitolojik hikâyesidir.
tek biçimciliğin, tek boyutluluğun, dogmatizmin ve mutlak gerçek dayatmacı anlayışın antik çağlardan günümüze gelen sembol örneği.
poseidon'un oğlu olduğu düşünülen prokrustes, attika'nın tepelerinde taverna işleten ve tarihte bilinen ilk seri katil olan mitsel bir yaratıkmış.
bu yaratık, daha sonradan metafora dönüşecek nevi şahsına münhasır bir “misafirperverlik” anlayışına sahipmiş.
şöyle ki; prokrustes, bu tepelerde yolculuk yapıp tavernasına gelenleri evine davet eder, hoş bir muhabbetten sonra onları, alamet-i farikası olan ve kendi boyuna uygun boyutlardaki yatağına yatırırmış.
bu yatak onun gözünde mükemmel boyutlara sahip, standart, ideal ve mutlak bir form olduğundan; kendisi için ideal olanın herkes için yani tüm misafirleri için de ideal ve değişmez olduğunu düşünürmüş.
böylece misafirleri yatağa yattığında, her birinin yatağın bu boyutuna uyması gerekirmiş.
bu nedenle de boyu yatağa uzun gelip sığmayan misafirlerinin kollarının, bacaklarının, ayaklarının dışarı taşan kısımlarını; bıçağıyla, kılıcıyla, çekiciyle ve balyozuyla bağırta çağırta kısaltıp keserek yatağın boyuna uygun hale getirirmiş.
buna karşılık eğer misafirlerin boyu kısa gelirse de, yatağa bağladığı bu kişileri mengene ile gererek uzatır yahut kısa gelen uzuvlarını yatağa uyacak şekilde eze eze inceltip boylarını uzatırmış.
bazen de; boyu uzun gelenlerin uzuvlarından kestiği parçaları, çeke çeke yeterince uzatamadığı kısa uzuvları olanlara dikermiş.
insanoğlu dışarıdan elde ettiği yeni bir veriyi yani bir olayı, fikri ya da neden-sonuç ilişkilerini anlamak için; zihnindeki mevcut hazır kalıpları kullanır ve tıpkı prokrustes'in kurbanlarını yatağın boyuna uydurması gibi, çok boyutlu gerçekleri eğip büküp, uzatıp kısaltır ve daha az boyuta indirgeyip sadeleştirir.
bunun sonucunda da genelde zihninde gerçekle alakası kalmamış bir suret, bir klişe ortaya çıkar.
kişi, yalnızca kendi hayatını değil, aynı zamanda içinde bulunduğu coğrafyanın ve kültürün de hayatını yaşar.
“tektipleştirme”nin bazen devlet, bazen dini otoriteler, bazen de toplum aracılığıyla gerçekleştirildiğini görürüz. toplumun bireyleri belirli bir norma ve ideale zorla uydurulmaya çalışılır.
kuzey kore halkının saç kesimi bir prokrustes'in yatağı örneğidir mesela. bu ülkede erkekler 10, kadınlar ise 18 farklı saç kesim modeli dışında saçlarına farklı bir kesim uygulayamazlar.
düşünürseniz farkedersiniz ki; prokrustes'in ruhuna sahip günümüz yöneticileri, çoğumuzu hoş sözleriyle davet edip, ziyafetler verip, kalmaya ikna ettiler evlerinde.
ve ardından prokrustes maskelerini takıp; onları, çoğu zaman zorla olsa da, artık farkında olmadıkları bir uysallıkla o yatağa yatırıp ölçülere uyduruyorlar.
böylece ortaya; cellâdına âşık ve prokrustes'in yatağını sürekli yanıbaşında taşıyıp hatta üzerinden hiç kalkmayan, - nietzsche'nin deyimiyle - “sürü insanları” çıkmış oldu.