resmen yazılım firmasına 'kalbini de kırarım, ananı da sikerim' demektir. yahu adamın programını yüklüyosun bari koşullarını kabul et la, bu ne vurdumduymazlık.
etik acidan, okumadan kabul etmekten daha demokratik bir harekettir. adam belki orda belki ingilizce olarak ana, baci, sulale sovuyor. ne biliyorsun...* " evet, her seye kabul, yeter ki yukleyim abi. " dersen nerde kaldi senin adamligin ? *
program ile ortak paydada anlaşabileceğini düşünmektir, belki de daha çok umut etmektir.
program: bu programın yayıncısı güvenliğini tehlikede gördüğü takdirde, evinize gelip programı bilgisayarınızdan silebilir.
kullanıcı: o ne biçim iş öyle ya mondros'un 7. maddesi gibi. ben bunu reddedeyim, programa ultimatum vereyim de hizaya gelsin.
kullanıcı "kabul etmiyorum" tuşuna basar.
program: kurulum kapatılıyor. yüklemek istediğiniz takdirde, anlaşmayı kabul ediniz.
kullanıcı: ehem gel canım programım, gel ben kabul ederim ne güzel anlaşma öyle o gel kabul edeyim canım benim.
türkiyeden daha cok hacker cıkmasını saglayan genetik saptamalardan...
habire next install yapıyoruz ; adamların ingilizcesi olduğundan bi okuma zahmeti gösteryolar ve etmiyolar.
internetten program indirirsin, setupını çalıştırıp adım adım ilerlerken illa ki bir yerde çıkar, ''bu lisansı kabul ediyor musunuz?'' diye.. altta da karamazov kardeşler uzunluğunda ingilizce bir yazı, heyhula gibi..
formalitedir, evet der yüklersin biter..
işte bu soruya 'hayır etmiyorum' cevabını verip setuptan çıkan var mıdır hakkaten çok merak ediyorum.. babamdan başka.. buna biri demiş ''okumadığın şeyi imzalama.. imzalamaaaaa..'' diye, adamda batıl inanca döndü olay.. e göz & nizam, akıl & mantık var, okumak yürek ister o lisans sözleşmesini, inattan hayır'a basıyor adam haha..
ben ise çok zengin olursam sadece bu sözleşmeleri okutmak için bir avukat tutup, onun akli dengesini sarsacağım kısmetse..