yanında her daim yastığıyla gezen, şehirlerarası otobüs yolcusudur.
bir de yan koltukta oturan gariban'ı "açmak" için, türlü soru varyasyonlarıyla muhabbet kurma tekniğine sahiptir. öyle ki, 5 dakika önce evet-hayır diye cevap verdiğiniz sorulara, bir yarım saat sonra, "neden biliyo musun hoca" diye başlayan sonu varış istasyonuna kadar devam eden cümlelerle yanıt vermek zorunda kalırsınız.
başlıktan da anlaşıldığı gibi adam -adam dedim çünkü bu muhabbet insanı adamlardan çıkar karılardan da laf ebeleri çıkar ama onlar paso monolog halinde devam ettikleri için o anlatırken siz oyusanız, arada bir "hehe" deseniz de olur- profesyoneldir.
bir de bu aynı modelin, şöförün arkasına oturup, "özellikle gece yolculuklarında" şöförün uyumasına engel olan model, vardır ki, buna emniyet subabı da desen olur.
proefsyonel otobüs yolcusu da iyidir de, işi özümseyememiş, çocuk ve yaşlı yolcular işin tadını kaçırır.
ağlama sesiyle başlayan bir uzun yol, hakikaten uzun olur.
Bunlar genellikle üniversite öğrencileridir . Artık tatillerde , bayram aralarında eve git - gel yaparak bu işin profosyonelliğini kapmıştır .
Otobüs biletini hep internetten alır bu yolcu . Öyle son güne işini bırakmaz ... Son güne işini bıraktığı anda en arkalarda , tıpış tıpış sıkışacağını bilir . Biletini en öne alarak gece canı sıkıldığında yola bakar yada şöför - muavin muhabbetlerini dinleyerek geyik malzemesi olacak şeyler toplar ...
Mp3'ünü daha dikkatli kullanır . Hava kararıp , otobüsün ışıkları kapandığında açar , sessiz bir ortamda dinler . Mp3'ün sesini fazla açmaz , çünki yandaki yada arkadaki yolcuları rahatsız edecek ses düzeyini bilir . Tam ayarlanmıştır bu ses düzeyi , az yada çok değildir , ikisinin tam ortasıdır bu ses düzeyi . Ses düzeyinin 1 birim daha artırdığında çevresindekilerin rahatsız olacağını bilir yada tam tersi 1 birim azalttığında yeteri kadar müzikten haz alamaz . Bunu ayarlamak bayağı bir zaman isteyen bir iştir . En az 4-5 otobüs seferi gerekmektedir ideal ses düzeyi için ...
Eğer yol kısa ise önceden tuvaletine gider yapıp rahat rahat yolculuğunu geçirir . Eğer yol uzunsa işler değişiktir . Otobüsün mola saat ve yerini önceden bildiğinden kendini ona göre ayarlar . Yada otobüs yolcu almak için bir şehre girer , muavine önceden sormuş ve kalkış için 5 dakika olduğunu söyler muavin ama işin aslı kalkış için 30 dakika olmasıdır . Önceden bu olayı yaşadığından yavaş yavaş , acele etmeden tuvaletine gidip işini yapar . Diğer yolcular da sözde 5 dakika olduğunu düşünerek rahat davranamaz , hurraaa aceleyle işlerini yaparlar ...
elbette yandaki insanla muhabbet etmek istenmiyorsa, muhabbete girmeyecek teknikler geliştirmiştir, mp3 çalar varsa oturur oturmaz kulaklık göstere göstere kulağa takılır, yan boşsa kulaklık takmak için yana birinin oturması beklenir. mp3 olmadan ise bir kitap okunur (veya hem mp3 hem kitap, çifte silah), gazete olmaz zira gazeteye omuzdan dikiz vaziyetine girilieceği için yine bir muhabbet doğma ihtimali vardır. yanda oturan bazı yolcular ise o kadar meraklıdır ki muhabbet etmeye, kulaklık falan dinlemez, konuşur, kulaklığı çıkarmak zorunda kalırsın o yüzden, cam kenarı oturmak daha iyidir, camdan dışarı bakma da bir çözümdür. her şeye rağmen muhabbet kesilememişse, bir ders notu çıkarılır çalışıyormuş gibi yapılır zira ders çalışana kimse dokunmaz.
tabii giderek bu tip zanaatlar tarihe karışmaktadır, televizyonlu otobüsler yaygınlaştıkça, muhabbet kesme taktikleri de azalarak bitecektir.
işte o benim denilesi başlık. iş, Sivas'ta, nişanlı, Ankara'da, aile, Bursa'da, tez, Sakarya'da olunca insan profesyonelleşiyor. Koltukta nasıl rahat oturulur, otobüste nasıl zaman geçirilir, en iyi uyku nasıl uyunur hepsinde uzmanlaşıyorsun. Sonuç mu? Yolculuk bir zaman sonra tat vermeye başlıyor.