2008 yılında pc versiyonunu oynamıştım oyunun üzerine koyması gereken şeyler vardı ve Warrior within oyunuyla bunu başardı. Eğer warrior within remake yapılırsa bana yeni bir bilgisayar aldırabilir.
Remake'i yapılan Ubisoft oyunu. Öncelikle buruk bir mutluluk var içimde diyebilirim.
Zamanında oynamış olmasam da 2005-2006 civarında falan oynamıştım ben bu oyunu. Ki defalarca da sagayı tamamlamak adına oynadım. insanlar genel olarak grafiklerden şikayetçi ki haksız değiller, kusura bakmasınlar bugün de açıklama yapmışlar "biz daha eski ve yeni arası görünmesini istediğimiz için böyle yaptık" falan diyerek ama yemezler. Bariz şekilde bu projeye az para ayrılmış ve Ubisoft'un daha muhtemelen yeni stüdyosu Pune'a verilmiş tüm proje. Ben ilk defa görüyorum bu stüdyoyu, muhtemelen ciddi anlamdaki ilk işleri. Bu okey sorun değil ama sorun şu ki, oyun gerçekten remake falan gibi değil, remaster gibi hissettiriyor. Görseller için değil sadece, gameplay için konuştuklarım aslında. Mini footage görsekte oyunu benim gibi defalarca oynayan herkes ne olacağının farkındadır.
Bu oyun ilk çıktığı için aslında baya dövüşler konusunda sıkıntılı. Çok kabız ve sıkıcı bir sisteme sahiptir, elinizdeki hançer ile düşmanı kuma dönüştürüp sonrasında vurarak öldürmeniz gerekir. Asıl amaç yani düşmanı kuma dönüştürmektir ve düşmanlar buna karşı savunurlar, aslında dövüş sistemindeki mantık onun üzerine kurguludur. Burada belli ki o durum hala devam ediyor ve bu aşırı sıkıcı bir sistem. O zaman bile ilk bunu oynadığımda dövüş sisteminden aşırı sıkılıp platforming kısımlarına geçmek için can atıyordum. O zamanki bir oyun için en azından temelleri atmasından ötürü bu hoş karşılanabilir, ama Warrior Within'le bile bu sistemin çok daha ilerisinde başarılı bir sistem getirilmiş. Siz niye bu sistemde ısrar ediyorsunuz ki? Yeni bir şey de beklemiyorum bakın, ilerdeki oyunlarda olan sistemin geri gelmesi. Warrior Within'de gelen dövüş sistemi hala daha keyifli, oynatıyor kendisini, ama bu sistem, hele ki remake olan bir oyunda kesinlikle insanlar tarafından reddedileceği çok açık. Ha insanlara tamamen nostaljiden ötürü satıyorsanız ve beklentiniz oysa biraz iş yapar. Ama özellikle serinin bence en zayıf halkası olan bir iş ile ve bu kadar baştan savma bir remake çalışmasıyla bu oyunun doğru dürüst satıp üzerine sonraki oyunların remakeinin gelmesinin ihtimali dahi yok, ama Ubisoft genelde başarısız da olsa titlelar tekrardan şansını deniyor, bilemem.
Ya abi Ubisoft Montreal'in gözünü seveyim, gerçekten Montreal stüdyosu bir şeyler yapmaya cesaretli, diğerleri tamamen "abi bu böyle değiştirmeyin sakın" kafasıyla iş yapıyor. Değişecek şey var, değişmeyecek şey var. Mesela POP TSOT'un net şekilde dövüş sisteminde değişikliğe ihtiyaç var. Ana dövüşleri değiştirecen sadece yani. Boss fight olarak bile son boss harici bir tane boss varmış, yeniden tasarlanabilir de yani, hatta araya hikayeye bence remake olan bir oyunda yeni bosslar bile eklenebilir, belki diğer oyunlarda olduğu gibi platforming bossları da dahil. Bilmiyorum da, umarım hala ilgi var mı kontrolü içindir bu remake davaları falan da. Remaster edilecek yaşı çoktan geçti bu oyun, yeni nesillerde ilgi var mı diye bu remake çıkmıştır umarım da yeni nesil bir POP sagası gelir. O sızan video bile yani bu işten 50 kat daha ilginç ve heyecan verici duruyordu bence.
serinin en iyi oyunudur. daha eski oyunlar göz kanatır, hatta yeni windows ta hata bile verdirir ama bu oyun bugün bile görsel olarak çok beklentisi olmayan insanlar için oynanabilir bir oyundur. keşke bütün seriyi tekrar yapıp yayınlasalar.
2004 yapımı efsanevi oyunun, 2010 yılında sinemaya uyarlanmış hali.
2004 yılında çıkan ilk oyunundan beri takipçisi olduğum bir oyunun sinemaya böylesine iyi aktarılmış olmasına çok sevindim; hem hikaye hem atmosfer son derece başarılıydı. Sadece Jake Gyllenhaalı Prens olarak yadırgadım o kadar. filmin sonuna kadar alıştığımız o adamın hissini veremedi bana. Yine de film bittikten sonra devamının gelmesini istediğim bir yapım oldu.
Şimdiki assassin's creed serisinin atası olan seri diyebiliriz pop için. 3 lemesini ve diger sikik oyununu bitirmistim. The forgetten sands i fazla oynamadim. Insanlar warrior within i daha cok severler ancak sands of time in yeri ayridir.
sadece Richard Coyle için bile gözü kapalı izlenebilecek bir 2010 yapımı amerikan filmi. Richard Coyle'ın ingiliz aksanı kendini amerikalılar içerisinde hemen ortaya çıkarıyor. coupuling dizisinden sonra çıkardığı en iyi işlerden biri oldu Richard için.
sırf alamut şehrinin kuşbakışı görkemi için bile izlenilesi film. he çok şey vaat etmiyor belki doğrudur ama alamut kalesinin o şaşalı, dönemi iyi yansıtan halini görmelisiniz.
pop serisini oynayanların, filmi izlerken büyük hayal kırıklığına uğradığı haberleri doğrudur. tamira'nın ok kullanan bi karakter olması lazım, prensin destiny'den bozma dastan diye bi ismi var, ki oyunda prensin ismi saklı. sonra warrior within in en önemli özelliği olan iki kılıç kullanma olayı, buraya taşınmış. bi de tamira kim aliminyum ya! hani prenses? hani saraydan kız kaçırma? (bkz: kiss my ass hollywood) *
oyununu oynayanların beğenemeyeceği film. prensin oyunda yaptığı hareketleri çok yakın çekimler ve 'fıyuvvv' şeklindeki ses efektleriyle geçiştirmişler. ortalama bir film.
ses ve görüntüsü iyi, baştan sona kadar heyecan dolu ama içerik olarak vasatı fazla aşamayan bir film. başrol oyuncusu da guiza'ya çok benziyordu dikkatimi çekti. bu tür filmleri tarihi açıdan incelemeden fantastik macera olarak tek seyirlik izlemekte fayda var.
çok ilginç bir film. hasbelkader doğu mistisizmine bir katre de olsa ilginiz varsa mutlaka kaçırmayın derim. alamut'un canlandırılması,kum saati ve hançer ilişkisi başarılı şekilde kurgulanmıştı; ama yine de filmde bir şeyler eksikti. klasik bir amerikan yapımı olarak gözümüze çarpıyor bazı yerler ve senaryonun özü. doğu bu filmde de içten içe birbirine entrikalar çeviren, iktidar hırsı için her türlü kötülüğü yapacak insanlarla dolu bir diyar olarak lanse edilir. lakin, canlandırma ve oyunculık performasları açısından oldukça başarılıdır filmdir. takdir tamamen sizindir. velev ki izlerseniz de 1 saat 51 dakikanızın boşa gitmediğindem emin olabilirsiniz. dezenformasyonu saymazsak..
berbat ötesi sadece görsel açıdan zengin bir film.
--spoiler--
adamlar filmi mutlu sonla bitirmek için bi taraflarını yırtmışlar resmen, film tam bir fiyasko 3. sınıf aksiyon filmlerinden ayrılan tek yönü 1. sınıf para harcanmış olmasıdır. adamlar eşşeğe altın semer vurup safkan ingiliz atı diye yedirmeye çalışmışlar resmen. ayrıca fazla tesadüfi detaylarla bir de sıçıp sıvamışlardır. sözün kısası fantastik film izleyeceğim hevesiyle sakın izlemeyin filmi, fantastik film algınıza yazık.
--spoiler--
jake gyllenhaal, gemma arterton gibi iki oyuncunun başrollerinde oynadığı 2010 amerikan aksiyon, macera, fantastik, romantik türlerindeki filmdir.
--spoiler--
çok çok eğlenceli bir yapım. dün izledim kendisini. yani oyunu hakkında hiçbir fikrim yok. o yüzden oyunla karşılaştıramayacağım ama film baştan sona kendini izlettiriyor. beni hiç sıkmadı en azından. başroldeki destan ve tamina'nın atışmaları ve konuşmaları olsun, 300'de batı tarafında iğrenç bir şekilde nakledilen pers imparatorluğunun bu sefer nispeten iyi bir şekilde lanse edilmesi olsun bunlar gibi öğeler de filmin izlenilirliğini arttırıyor. ramiz dayının alamut'unu da bu film de görmemiz (gerçi hikaye ile de pek alakası yoktu) ayrı bir güzellik oldu tabi. aklım da direkt olarak hikayesne gitti zaten.
arada sırada da olsa saçma sapan öğeler de kaynıyor araya. ne biliyim işte baş karakter destan malkoçoğlu (gerçi oyununda da böyleymiş kendisi) kesiliyor bazen. zaten fantastik bir film olduğu için çok da göze batmıyor bunlar. izlerken eğlenmenize bakarsanız zevk aırsınız ve sadece film değil gemma arterton da bayağı eğlenceli gelebilir size. özellikle erkek izleyicilere. çünkü kendisi bayağı bir güzel ; http://www.collider.com/w...age_gemma_arterton_01.jpg
--spoiler--
neyse efendim. bence eğlenceli bir film arıyorsanız izlemenizi önneririm.