nikon'un finansal desteğini sağlamış dijital fotoğrafçılık kitabı yazarlarının ve web sayfalarının uydurduğu yalanlardır. Sonuçları ise piyasada iki hafta kullanılmış "sıfır ayarında" ikinci el lenslerin fink atmasıdır ki bilen bilir ikinci el bolluğu 1- memnuniyetsizliğin göstergesi yada 2- kullanılabilirliğin azlığının göstergesidir.
birinci yalan: "portre fotoğrafı çekmek için sabit odak uzaklığı olan prime lensin olucak ulen, 85 mm olursa daha iyi".
cevap: portre çekimi için en iyi aralık 85-100 aralığıdır doğrudur. ancak sabit diyaframlı zoom lensler profesyonellerin bu alanda tercihidir. inanmayan gider moda fotoğrafçılarının portfolio'larından indirdiği güzel fotoğrafların exif bilgilerine bakabilir. göreceğiniz şey gerçekten de 85-135 aralığında oldukları ama hepsinin zoom lenslerle çekilmiş oldukları gerçeğidir.
ayrıca sokak fotoğrafçısı için prime lens portre çekiminde kâbusa dönüşür. yaşlı bir teyzeyi çekeceksin misal. sabit lensle zoom yapamayacağından teyzenin yaklaşman gerekecektir. sonuç bazı ortamda dayakla dahi sonuçlanabilecektir.
bir diğer husus crop meselesidir. çoğu amatör giriş seviyesi modelleri olan DSLR makine kullanmaktadır. misal, şu anda herkesin elinde görmekte olduğunuz nikon d3200 1,6 cropludur ki bu durumda 85 mm kabusa dönüşür. kadrajda nefes alacak yer kalmaz ki bu da kapalı alanda neredeyse hiç çekim yapılamayacağı anlamına gelir. makineniz full frame değilse 85 mm sabit lensi unutun derim ben.
bir diğer mesele de, 50 mm'de distorsiyon denen bokun hala çözülememiş olduğudur. çok azalmıştır, amatör göz farkedemez, ancak kesinlikle distorsiyon vardır. Bu anlamda sadece prime lensle portre çekileceğine inanıp bir de 85 mm kullanamayacağını anlayıp 50 mm'ye kış kışlanmış olanlar, portreleriniz eccük de olsa bombeli olacaktır.
bu lenslerin en güzel yanı 1.4f olan maksimum diyafram açıklıklarıdır ki bu "bokeh" denen olayı mükemmelleştirir. yani çok yumuşak geçişli sığ alan netliği... bu da en çok detay çekimlerde kendini gösterir. portrede ise net gözlere karşı flu göğüsler gibi sonuçları olacağından, tüm kadrajda netlik isteyen işler için zaten uygun olmayan birşeydir. uygun olmayan demeyelim de biz buna bale pabucuyla halay çekmek diyelim. gerek yok para harcamaya çarıkla da olur bu iş anlamında yani. hem de çarıkla daha iyi olur. yani bu lenslerle yerde yatan bir kuru yaprağı çok güzel bir geçişle arka plandan ayırabiliriz. veya papatyaların içine yatmış parlak gözlerle bakan partnerimizi arkadaki ormanın detaylarından koparabiliriz ama, bunları stüdyoda kullanmak imkanı çok azdır.
diğer bir güzel yanı bu lenslerin low keylerde iyi iş görmesi. zira düşük ışıkta iyi iş=geniş diyafram açıklığı olunca bu lenslerin eline su dökememektedir zoom lensle veya diğerleri. ancak açın resimler klasörünüzü bakın bakalım fotoğraflarınızın kaçta kaçı bu işlerdendir diye.
diyeceğim o ki, kit lensten başka bir lens alacaksanız eğer ve portre çekme hastası hissediyorsanız kendinizi, prime lens sevdasına düşmeden önce, 2.8 f diyaframlı zoom lensleri araştırmadan ve işinizi onların çözmeyeceğinden emin olmadan paracık yatırmayın prime lenslere. sonra ikinci haftasında ikinci el alıcısı aramak derdi mi dersin, yoksa hayal kırıklığımı mazallah bu kırıklık fotoğrafçılığa bile küstürür adamı...
