Askerdeyken kitap okumak için çok fırsatım olmuştu. Bulunduğum ilçede kitap satın alacağım pek fazla alternatif olmadığı için babamdan kargo ile kitap göndermesini istedim. babam nereden bulduysa Şahane Hatalar kitabının ismini hatırlamadığım bir serisini de göndermişti. Sadece kitabın renginin yeşil olduğunu hatırlıyorum...
Neyse kitabı elime aldım, sayfalarını karıştırdım ve en arka sayfasında yazan yazıya şöyle bir göz gezdirdim... okuduğum yazıda kitabın beni maceradan maceraya sürükleyeceği, soluksuz okuyacağım, elimden düşürmeyeceğim tadında bilgiler paylaşılmıştı. hatta hikayemi kendim oluşturacaktım.. velhasılıkelam başladım okumaya, 1. , 2. , 3., ....12. , sayfa derken ilk bölümün sonuna geldim. Kitapta bahsedilen karakterin bir kıza ait olduğunu anlamıştım ancak belli bir sayfa okuduğum için en azından ilk bölümü bitirmek istedim.... bitirmez olaydım... bölüm sonunda lise mezuniyet balosunda bekaretimi kaybetmiştim... kitabın akıbeti ve hikayenin devamı hakkında bilgi sahibi değilim... tabi bu olayı kimseye anlatamadım... kitabı askeri kütüphaneye bıraktığımı hatırlıyorum... kim bilir kaç asker daha lise balosunda bekaretini kaybetmiştir...
Kıssadan hisse; kitabı yazanın da, basanın da, çevirenin de Allah belasını versin...
Kalibina bakarak alip okuma gafletinde bulundum. Bu kitabi rafindan alip okumaya baslasaniz 10 dk da bitirip rafa geri birakabilirsiniz. Kitabin konsepti ilgimi cekmisti. 2-3 sayfada bir size bir seçim sunuyor ve sectiginiz hayata göre baska bir sayfaya yonlendiriyor sizi. Ama icerik olarak sacma sapan ve basit hazirlanmis acikcasi beni tatmin etmedi. Yine de klasik romanlardan sıkılıyorsaniz kendiniz bilirsiniz.
Fikir başta çok etkileyici geldi.
aman allahım dedim işe bu kitap çok başka.
düşünsene elinde birden fazla fırsat var ve sen ilk defa hayattaki diğer seçeneğin sana neler sunabileceğini öğrenebilirsin.
Yaşayabilirsin.
Bu umutla, beklentiyle, beğeniyle başladım
sonra bir fark ettim ki kitap bana hayatı hiçlestiriyor.
Hayatta diğer seçenekler var tamam ama hayat bu kadar basit mi?
Olamaz.
en azından bence.
bu kitabı sevmeme neden olan fikir yine kitaptan uzaklaşmama neden olan fikirdir.
ama her hayatın sonunda öldük bak bu iyiydi.
yine de tatmin edici bir kitap değil.
Kütüphaneden çıkarıp okuduğum için masraf yapmadığıma şükrettiğim bir kitap serisidir. Biraz eğlenmek isteyen için güzel bir kitaptır ama masraf etmeye değmez. Hayatınıza bir anlam katmaz. O nedenle okumak isterseniz kütüphaneden falan edinin.
sessiz sessiz ağlayacak gibi otururken kitaplıkta gözüme çarpınca çoğu insan gibi hatalarımı düşünüp aha işte tam ruh halimlik diyerek okumaya başladım. sonra cidden hayal ettiğim ülkelere filan gidiyordum. baya baya şansımın en azından bu kitapta yaver gittiğini düşünürken, daha maceramın başında psikopatın biri tarafından magandaca öldürüldüm. son derece sinir bozucu gereksiz bir kitaptır. töbe ya.
arkadasım.okurken elinden almıştım kızlar içinmiş. merak edip okudukça okudum. sonuç cinsiyetimden memnunum. iyi ki erkeğim lan deyip kitabı geri verdim.
hevesle, hatta arkadaşa borçlanarak aldığım bir kitap ama ne yazık ki bekleneni vermiyor. okumaya ilk başladığınızda gerçekten yapacağınız seçimlere göre okuyorsunuz ve hayatınız iyi yada kötü bir sonla bitiyor, keyif alıyorsunuz. fakat, bu toplamda kitabın yalnızca otuz kırk sayfasını anca okumanız anlamına geliyor ve geri kalan kısımda sizin benimsemediğiniz tercihlere göre ilerlediği için zoraki bir okuma oluyor en nihayetinde kitabı rafa kaldırıyorsunuz.
bana büyük bir hayal kırıklığı yaşatan kitap.
dikkat ileriki bölümler spoiler içerebilir!
neyse efendim, ben bu kitabı arkadaşımda gördüm, arkasını okudum. çok hoşuma gitti. dedim aa bak ne güzel sen seçiyorsun sonunu falan diye. şahane bir şey. hayal ediyorum böyle, kitap aslında küçücük seçimlerin hayatı nasıl etkilediğini, hiç beklemediğin anda neler olabileceğini, kararlarının hayatını ne yönde ve nasıl etkilediğini gösterecek, sana kendi kişiliğin ve kaderin hakkında ipuçları verecek, hayatı, ölümü, kararları kısaca hayatı sorgulatacak bir kitap. ben öyle hayal ediyorum yani.
sonra açtım kitabı, daha 10 dakika falan geçmeden ölüverdim. olayın şokunu atlatamadım, bir bölüm daha okuyayım dedim, bir 10 dakika sonra gene öldüm. neyse bir kaç kararımı değiştirip bir kaç farklı kader kombinasyonu okudum. ve az önce bahsettiğim beklentilerden zerresi karşılanmadı. bir kere, bu hanım kızımız benden bağımsız karar veriyor. ben mi dedim sana metamfetamin iç diye, veya eddieyle birlikte git diye, ya da o temizlikçiye ver dedim diye? bu kitapta tercih hakkımız gerçekten olsaydı bu gibi asıl önemli şeyleri seçebilirdik. ama seçemedik. edebi bir dili asla yok, kitaptki kimsenin duyguları yok, herşey çok hızlı ve özet halinde, olaylar çok çocukça, cinsellik ve insan ilişkileri çok garip, cinsellik çok ön planda, kitabın yazarının kader algısını düşündüğüm zaman çok bencilce, yani bencilce kararlar verdiğimiz zaman daha mutlu oluyoruz falan.
zerre zeka içermeyen bir kitap. seçim yapma olayı bana çok zekice gelmişti başta ama sonradan öğrendim ki kitabın yazarının fikri değilmiş bu, daha önce de çok yapılan birşeymiş, o benim cahilliğimmiş. neysem.
böyle seçimlerin yapılabildiği bir kitap, çok daha zekice, felsefi ve edebi yazılabilirdi, olaylar daha gerçekçi ve zekice kurgulanabilirdi . o zaman da, hayatımızı kökten etkileyecek, kararlarımızı sorgulamamıza neden olacak, bizi sarsacak muhteşem bir kitap çıkardı ortaya.
eğer böyle bir kitap varsa haberim ola.
kısaca, okumayın arkadaşım, zaman haybu+hayal kırıklığı. yazarın 8. sınıf öğrencisi olduğunu düşünüyorum. anca o olur. o bile olamaz lan. bu ne oğlum ya. böyle kitap mı olur.
tek kelimeyle vakit kaybı. okumayın efendim. şahane bir ''hata'' olmuş bu kitap; ötesi değil. kitabın okunuş şekli orjinal ama olaylar, fikirler vasat.
tam bir plaj kitabı, oldukça eylenceli sıkıcı olmadığını düşündüğüm kitap.
kısa kısa bölümlerden oluşuyor.
normal bir kitap gibi ilk sayfadan başlıyorsunuz birinci bölümden itibaren tercihlerle devam ederek birdenbire kendinizi kitabın sayfalarında kaybedebiliyorsunuz. sona gelince tekrar ilk bölümlere gidip tercihlere başlıyorsunuz. sürükleyici bir yazım tarzı, tasfirleri çok net ruslar gibi boğmuyor;
... adam dağınık ofisinde prezervatif takıyor ve sizi kahverengi vinil kanepesiyle tanıştırıyor. adamın göbeğini fark ediyorsunuz.
kütük gibi suratını. tek kelime ile iğrenç. minimum temas için sweatshirtünüzü ve çoraplarınızı giyiyorsunuz, ancak yinede yağlı eldivenlerini her tarafınıza sürtmeyi başarıyor. canı sıkılmış sarı labradoru köşede oturmuş sizi seyrederken kendinizi çubuğa takılmış yumuşak kabuklu bir yengeç gibi hissediyorsunuz...
anasını satiim iki peynirli poğaça almaya param yok oturmuş bu kitabı okuyorum:
"20 milyon dolar kazandınız.. bir ada satın alacaksanız sayfa 349 a geçin, hollywood a ortak olacaksanız 353 e geçin..... adayı satın aldınız.. otel kurdunuz. teras katı size ait oldu. tabi tüm döşemeleriniz istediğiniz gibi kaplandı. sadece yatak odanızı düzeltmek için iki hizmetçiniz, kalan kısımların temizliği için 4 hizmetçiniz var. bolu mengen den aşçı getirttiniz. önünüzdeki gece için zeytinyağlı dolma yaptırdınız. havai fişek patlattınız sizin balkondan görünüyor. bir anda masanıza bir şarap geliyor.. direkt dolduracaksanız sayfa 538 e geçin, yok önce bi tadına bakiim diyosanız sayfa 290 a geçin.... ne şarabı lan rakı getir rakı diyosanız..."
yemin ediyorum adama gülerler. valla gülerler. dünya üzerindeki hiçbir aç tavuk kendini bu kadar darı ambarında görmemiştir. göremez.
hayal kırıkılığı yaratması muhtemel kitaptır. beklentiyle okumaya başlarsanız daha baştan sıkılır bırakırsınız. anlattığı hikaye sonunda iki seçenek sunuyor size, kendinize uygun olanı seçip yönlendirdiği sayfadan devam ediyorsunuz. devam ettiğiniz de iyi ki böyle düşündün bak, doğru karar bu tadında bi'şeyler geveliyor. merakıma yenik düşüp tercih etmediğim seçeneğin yönlendirdiği bölüme gittim. orda da aynı geyiği çeviriyor. kendimi salak gibi hissettim. 24 lira etmez bu kitap, okuyacaklara şimdiden söyliyim.