kız çocuklarının beynine küçük yaşlardan itibaren pompalanan "pembe" hayaller ve şımarık, narin, kaprisli kadın imajı yüzünden yetişkin kadınların kendilerini prenses olarak sanması problemidir.
psikolojinin çözümleyemediği çok ağır bir şizofrenidir zira psikologların değil toplum liderlerinin eğitim politikalarına müdahale ederek ancak on yıllar içinde çözümleyebileceği bir sorundur ama kimse bu meseleyi çözmek istemez zira prenses sendromlu şımarık kadınlar, ülkelerin ekonomisini döndüren önemli bir etmendir.
onlar ister, erkekler de harcar. sonunda ticaret hacmi oluşur.
erkek temelli bir sendromdur. her baba kızını prensesim diye sever. bunda da amaç kızlarını şımartmak mıdır yoksa kendilerini kral olarak görmeleri midir bilinmez. sonuç olarak ortada ne kral vardır ne de prenses ve doğal olarak da prens.
kendini mükemmel sanarak kimseleri kendine layık görememe ve sonunda yalnız bir bakir olarak ölmeye sebep olan hastalıktır.
bir nevi evde kalmaya sebep olan virüstür.
şifası, kendini dev aynasında değil gerçek manada görmektir. yani kendinin bile mükemmel olmadığını bilmek...
başlı başına bir kadından ışık hızıyla uzaklaşma sebebi olmaya yeter. sadece karşı cins için değil, hemcinslerinin de maruz kaldığı bu sendrom küçük dağları ben yarattım havasıyla taçlanır.
