Sonu filmin ortasında anlaşılan, bundan öte paradoks denen olgunun mına koyan, imkansızlıklarla dolu ama heyecanlı bi film. Bence zaman yolculuğu olaylarına girmeden önceki barda muhabbet ettikleri sahneler falan daha güzeldi. Bu filme ölüp bitenler Nolan filmlerinde napıyosunuz olum lan?
Ethan Hawke ve Sarah Snook'un başarılı oyunculuklarına rağmen benim puanım 6 kanka.
--spoiler--
milyon dolarlık teknoloji sadece 1 adam üzerine kurulu, elemanın nerden geldiği belli değil bi geçmişi yok nereye gittiğini kendisi de bilmiyo, kuyruğunu kovalayan kedi misali kendi kendini kovalıyo garibim. değişik paradoksal bi filmceğiz.
hepsini geçtim de insan kendi kendini nasıl siker lan?
--spoiler--
--spoiler--
film tek karakter üzerine çekilmiş. ve tam bir kendi kuyruğunu yiyen yılan hikayesi. önce kız olarak başlıyor, sonra erkek oluyor. zamanda yolculuk yapıp kendisiyle ilişkiye giriyor vs.
--spoiler--
oldukça eksikleri olmasına rağmen izlenilebilir film.
Spierig Kardeşlerden dede paradoks niteliğinde bir film. senaryo açısından 10 üzerinden 8'i hakettiğni düşündüğüm lakin müzik açısından pek tatmin edici gelmedi bana. müziklerini hans zimmer veyajohn murphy yapsa harikulade bir film olacağını düşünmekteyim.
filmin bazı kesitlerinde inception'da ki yaşadığım duyguları yaşatması ise beni kendisine daha da çekti.
Michael Spierig ve Peter Spierig, kısaca Spierig kardeşlerin yazdığı-yönettiği 4. filmleri.
Rober A. Heinlein'in uyarlanmasından. ( 1958 )
Zaman yolculuğu ile pekiştirilmiş büyük bir paradoksu anlatan ve izleyicinin kafasını yoran bir film olmakla birlikte aynı zamanda filmin süre olarak uzunluğu iyi ayarlanmış olmasının izleyiciyi tatmin etmesi ve sıkmaması sağlanmış olan film.
Spierig kardeşlerin kendilerini her yaptıkları yeni filmde daha ileriye götürdüğünün kanıtlarını taşıması da cabası.
Ethan Hawke'ın muhteşem sayılmayacak ama bir o kadar da iyi oyunculuğuna diğer başrol olan Sarah Snook eşlik etmektedir. Sarah Snook'un oynadığı karakter için film boyunca verdiği performansı göz önüne alırsak yabana atılmayacak kadar iyi bir performans olduğunu söylememiz gerekir. Kendini harcayacağı bi proje ile tekrardan yüzünü göstermediği sürece bir sonraki projede oyunculuğunu yükselen değerler seviyesinden çok daha ileri götüreceğini kesin olarak düşünmekteyim.
Paradoks veya beyin yakacak ( akıl karıştıracak ) film severlerin kesinlikle izlemesi gereken bir film.
--spoiler--
adam fizzle bomber denen suçluyu ararken, zamanda yolculuk yaparak kendi kendini hamile bırakıp, kendi çocuğu olan kendisini yetimhaneye bırakıp, kendisini zaman yolculuğu yapan bir ajan olarak yetiştirerek, filmde bahsi geçen fizzle bomber olmak suretiyle new york'u patlatan ve burada öldürdüğü insanlarla gelecekte işlenecek suçlardan doğan yüz binlerce hayatı kurtaran bir adama dönüşüyor.
--spoiler--
özet: beyin yakan film. izleyin.
not: türkiye'de de çakallarla dans 3 falan takılıyoruz işte.
bu neydi şimdi dedirten filmdir. harikaydı tek kelimeyle. bittiğinden beri kafamda deri sorular modundayım. düşün düşün işin içinden çıkılmıyor. gerçi zaten filmin anlatmayı amaçladığı da bu (bkz: paradoks). jane'in babası şimdi başkahramanımız mı oluyor yoksa "john" mu? yoksa john oraya sadece o anı karşı taraftan yaşaması için mi bulunuyor?
eminim nolan veya tarantino yapsaydi daha iyi yerlerde olacak olan filmdir. cok iyi senaryo olaylar ancak cekimi mekanlar renkler sıkıci geldi. yoksa filme laf yok kesinlikle izlenmeli.
Film bilim kurgu yazarı Robert A. Heinlein'in "all you zombies" isimli eserinden uyarlanmış olup filmde devlet adına görev yapan ve john/jane in patronu olan Roberta ismi verilerek gönderme yapılmıştır.
Benim kafama takılan soru ise şu film boyunca sonsuz döngüde çocuğu alıp yetimhaneye bırakıyorlar ve çocuğun büyümesini bekleyip tekrar iletişime geçiyorlar. Bunun başarısız olduğu 1-2 döngü sonra anlaşılabilir. Ve 3. döngüde çocuğu yetimhaneye bırakmak yerine bir aileye verseler olayın gidişhatını değiştirebilirler bence.
all you zombies isimli kısa öyküden uyarlanmış film. aslında özeti, film içerisinde de geçen meşhur bir bilmecede gizli "tavuk mu yumurtadan çıkar, yoksa yumurta mı tavuktan?"
yorumun bundan sonraki kısmı ağır spoiler içerir.
--spoiler--
öncelikle, filmi izlemeden önce bahsettiğim öyküyü okumadığıma sevindim. çünkü o zaman hiç bir eğlencesi kalmayacaktı. hikaye büyük ölçüde aynı. filmin sonunda fazla bir soru işareti de kalmıyor kimin ne olduğuyla ilgili. bu açıdan açık bir film diyebiliriz her ne kadar oldukça sıradışı bir hikayesi olsa da.
filmi izledikten sonra en çok kafama takılan şey şu oldu, filmde gördüğümüz kadarıyla ajanımız bütün kararlarında aslında kaderin etkisi altında ki filmin ismi de o anlama geliyor zaten. yani yapması gereken neyse, onu seçiyor. paralel bir evren yaratmak gibi bir durum yok yani. pek çok farklı şeyi seçip farklı şeyler yapma durumu yok. örneğin serseri yazarımız, o bara geliyor. barmen onu aşağıya çağırdığında gitmemeyi seçmiyor. ya da zamanda yolculuk yapıp da kızın yanına gittiğinde söylemesi gereken şeyleri harfi harfine söylüyor. asla değişen bir şey yok.
e iyi, tamam da o zaman bu şirket ne iş yapıyor lan? geçmişi değiştirdikleri falan da yok. hiç bir şeyi değiştirdikleri yok. anca aynı zaman aralığında aynı kişinin farklı zamanlardaki versiyonuyla fink atıp duruyorlar. (evet biraz tuhaf bir cümle oldu ama bu benim suçum değil)
gerçi filmin bir kısmında Mr. Robertson, sürekli yeni bir şeyler öğrenmekten, hep bir adım daha ileri gitmekten bahsediyor. buradan çıkarmamız gereken, geçmişin yavaş yavaş değişmesi midir? yoksa filmin başka bir repliğinde geçtiği gibi, aslında her şey kaderde olduğu şekilde, sonsuz bir sirkülasyonda devam mı etmektedir? öte yandan, bahsettiğimiz aktörler (jane'in farklı halleri), her biri aynı kaderi yaşayan birbirinden farklı sonsuz sayıda kişi midir?
--spoiler--
güzel bir kafa açıcı, ya da kafa yapıcı bir filmdir. izleyin, tartışın.
izlemesi zevkli olsada bu tarz filmlerin bi ayagı hep havada kalıyor.yukarıda linki verilen 3 dakikalık videoyu izleyin severseniz o videonun 1saat 37 dakikalık daha güzel çekimli iyi oyunculuklu film versiyonunnuda izleyebilirsiniz...