Ulan bu ikiz kulelerin bombalanması, afganistana, ırak'a saldırı ve 3. dünya savaşı gibi planların, Bir (illuminati) oyun kartında 1993 yılında bilinişi ve bu kartlara olayların yıllar öncesinden resmedilmesi, Ulan Bu geçmişe yolculuk gerçektende varmış dedirtmeye, yani ilk defa bu kadar bir şeye, hayal ürünü denilen o hep zaman makinesine inanmaya itti sabahın köründe. Al işte çık işin içinden. Yani ne bilim.. Elemanın teki sırf insanların iyiliği için geçmiş öncesine gidip, o oyun kartlarına dünyanın en pislik işlerini Abd'nin pislik oyunlarını, belkide o yıllar bizi uyarmak için bastırmış olamazmı o oyun kartlarını dedirten bir duruma getirdi beni..
az önce ağır uykusuzluk ile birlikte izlediğim paradoks yuvası bir yapıttır. Ciddi manada adamı dumur eden, sonu gelene kadar beyninden dumanlar çıkartan, bittikten sonra da ardında onlarca düşünülecek başlık bırakan bir filmdir. izlemeniz gerekir. ınception dan daha sağlam senaryoya sahip, daha ağır izlenesi yapıttır.
Ömrüm boyunca ilk defa, tavuk mu önce gelir, yumurta mı sorusunu bu kadar düşünmemi sağladı. Elbette bir horoz gerekir lakin film sonrasında onu da bol bol düşünüyorsunuz. Buyrun vakit kaybetmeden izleyin sözlük, sabaha karşı cidden iyi gider. Saygılar..
Edit: Kafasını ısıran bir yılan, sonsuza kadar'' repliğini tam olarak bilen varsa, özel mesajdan ulaşabilir mi ?
paradoks un amına koyulan film. "karmaşık olan her şey derin anlamlar içerir" saçmalığına kanıpta, bu film mükemmel demeyin çünkü değil. güzel mi? izlenir mi? tabi güzel ve izlenir ama sadece bu fazlası değil. film bir kişinin hayatını, başına gelenleri ve sebep olduğu olayları anlatıyor, bazı izleyicilerin beyni yana bilir. aynı zamanda hem bu kadar sade hem bu kadar karmakarışık bir şey beklenmediğinden dolayı, finalde "gafam yanıyo" diye bilirsiniz. bana göre gayet anlaşılır bir film, dikkatli izleyip olayları takip ederseniz aslında çok basit.
--spoiler--
nasıl doğduğu bilinmeyen bir kız çocuğu, ve bu çocuğu başından beri takip eden gizemli bir adam. filmin kısaca özeti şöyle : kendini beceriyor, kendini doğuruyor, kendini eğitip kendini öldürüyor.
--spoiler--
dede paradoksunun anlatıldığı filmdir. Hatta paradoksdaki karakterin adı da jane filmdeki karakterin adıda. Yani ortada sıfırdan üretilmiş bir şey yok. Zaten paradoksta vasat filmi de haliyle öyle olmuş.
--spoiler--
Tamam bütün karakterler jane bunu anladık ama film içerisinde o kadar çok göze sokulmuş ki bu resmen aptala anlatır gibi anlatmışlar bu da seyircinin merak duygusunu mahvetmiş.
Bütün bu döndüğünün bir sıfır noktası yani başlangıcı olması gerekir. Bundan bahsedilmediği için kötü olmuş.
Bir insan kendi kendisini döllese dahi aynı kişi yanı jane ortaya çıkmaz. Çünkü milyonlarca farklı sperm var. Eşeyli üremeye tamamen ters bir durum. Şöyle olsaydı jane'in üreme değil de vücut hücresinden klonlansaydı o zaman olabilirdi.
John geçmişe dönüp janele tanıştığı yere geldiğinde aslında aşık olduğu kişinin kendisi olduğunu anlıyor başına gelecekleri bilmesine rağmen aynı şeyleri tekrar yapıyor. Seçim hakkı varken kullanmıyor. Bu da saçma. Onu geçtim jane her şeyden habersiz kendisine aşık olup ameliyatla erkek olduğunda lan o kişi benmişim diye nasıl düşünmüyor. insan aşık olduğu kişiyi nasıl tanımaz. Biri bana bunu açıklasın. Aynalarla arasının iyi olmaması bahane değil.
ajan bombacıyı yakalamak için depo gibi bir yere gidiyor ve gözlerine bakıp onu yakalama imkanı varken karar değiştirip hemde 2 kere zaman makinesini ona doğru itiyor. Bunu neden yaptı anlamadım. Ayrıca zaman makinesini kullanabilen kaç kişi var ki adam şüphelenmiyor kendisinden yada şirketinden biri olmadığından. işin garip tarafı iksi de aynı kişiyse ajan daha önce o sahneyi yaşamış zaten ki yüz nakli geçirip o hale gelmiş patlamadan sonra. demek ki kendi geçmişine dönüyor ve bombacı kendisi en başından beri bunu bilmesi gerekmez mi o sahnede. cidden karmakarışık. Bunu paralel evrenlerle açıklasalar belki bi mantığa oturabilirdi.
Filmin en güzel yanı bar sahnesinde janein hikayesini anlattığı kısım o kadar.
--spoiler--
izledikten sonra araştırdım da bu ülkede amma çok zamansal kavramları anlam bakımından çözebilmiş insanlar var, şaşırmadım değil. ayrıca kutladım. ben açıkçası anlamadım. lakin film için diyebileceğim tek şey teknik olarak bir çok filmi silip süpürür. zaten teknik olarak üstüme kimseyi tanımam. sinemaya boşuna hayatımızı vermedik. artı olarak profesyoneliz de. ohoo boşuna ayrıntı yapmışım. sağlıcak ile kalın sevgili paradoks çözümleyicileri.
kadın kendisiyle sevişiyor, kendisine aşık oluyor. bir de üzerine doğurduğu çocuk da kendisi oluyor. bu tarz bilim kurgu filmlerde kesin ip var kafasıyla yaklaşıp gerçek hayatla özdeşleştirmeye çalışmıyorum. amma kızın hayatını mahveden adamın suratını hatırlamaması da saçma. bir dizi ameliyattan sonra bu surat bana bir yerden tanıdık ama nerden diye sormamış kendisine dedirtiyor. ufak bir kurgusal numarayla veya basit bir tip değişikliğiyle bu saçma olmuş düşüncesi giderilebilirdi.
onun dışında güzel, gece gece iyi gitti. olay içinde olay, iç içe hikayeler olan paralel evren konulu filmler ilgimi çekiyor.
Michael Spierig and Peter Spierig yani kısaca The Spierig Brothers'ın elinden çıkmış aslında düşününce aşırı derecede komplike olmayan bir paradoksu işlemiş 2014 yapımı film.
--spoiler--
genel olarak yapılan yorumlara baktığımda paradoks hakkında oldukça fazla konuşulmuş zaten bunu hakkında tekrar bir şey söylemek anlamsız olur. film "bilim-kurgu"yu sindire sindire çok güzel bir şekidle aktarmış. yalnız paradoksun karmaşıklığı ile ilgilenirken bazı konuların kapağı açık kalmış gibi hissettirdi bana. mesela neden keman şeklinde bir zaman makinesi vardı veya ana karakterimizin onunla beraber 12 kişi olan zaman ajanı dediği insanlar nerede, neden böyle bir bilgi verildi dinleyiciye, daha sonrasında hem ön tarafa hem arka tarafa takılan silahın olayı nedir, neden 53 yıl, zamanda yolculuk nasıl gerçekleşiyor. hiç ama hiçbirinin bir cevabı olmadı. tamam karakterimiz zaman sıçramaları yüzünden delirdi, çoğunluğu kurtarmak için azınlığı öldürmeye başladı. ama değinmek istenilen nokta nedir. dediğim gibi film kendisini bir battaniye gibi sarmıyordu, güzel bir konu vardı ortada iyi düşünülmüş bir paradoks vardı ama küçük detaylarda çuvallamıştı. ayrıca filmin sonunun "tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan" benzetmesiyle ortalarında bir yerinde açıklamaları biraz izleme isteğini azaltıyordu. gene de akıcı bir film denilebilirdi, izlemesi keyifliydi.
--spoiler--
ilk bölümü beni benden alan yapım bar sahnesinde anlatım dili harikaydı. sonunda seyirciyi aptal yerine koymuşlar yalnız bunlar anlamaz biz bunların gözüne sokalım her şeyi diye düşünmüşler sanırım. mantık hatasına filan girenler var film paradoksu konu oluyor paradokslarında başlangıcı yoktur fazla takılmayın siktir edin gitsin.
paradoksları çözücem diye paralandım. çok değişik bir film, çok beğendim.
yumurta mı tavuktan çıkar tavuk mu yumurtadan misali aklımda tek soru kaldı; jane mi barmenden çıktı barmen mi jane'den.
üzerinde kafa yordurtan, marjinal bir senaryoya sahip olmakla birlikte, zaman yolculuğu ve yaşananlar konusunda kaderci anlayışla biten bir film.
--spoiler--
senaryo da kendi kendinin sebebi olan bir insan var, mirim. çift cinsiyetli, (çocuk doğana kadar) kendisi kız, (çocuk doğduktan sonraki) kendisi doğumda problem yaşayıp erkek olmak zorunda kalıyor, doğan kız da zaten kendisi, onu 1945 e götürüp yetimhaneye bırakan da kendisi, olayları engellemek için zaman yolculuğu yaptırtan barmen de kendisi ve olayı gerçekleştiren bombacı da kendisi... ve hülasa; tüm herşeyi yapan ve engellemeye çalışan kendisi.
ne oluyor, hep kendini engellemeye çalışıyor ama mirim bir türlü başaramıyor, çünkü her seferinde hep olmuş olan oluyor. en sonunda bombacı olan kendisini vurarak engelleyeceğini sanıyor, vuruyor ama geçmişte ki kendisi yine bombacı oluyor.
döngünün başlangıcı neresi diye sorarsanız? döngünün hiç bir yeri diğer yerinden bağımsız değil, bir bütün. kendi kendinin sebebi olan bir şeyin başlangıcı da olmaz, başlangıcı ne diye kendini boşa yormaya gerek yok...
acaba döngü nasıl kırılabilirdi? o sondaki bombacı halini değil de, daha önceki bir halini vursa ne olacaktı?
gelecekteki kendi, geçmiştekini nasıl vuracak o da paradoks ya? filmin kendisi paradoks değilmiş gibi, her neyse...
Konu olarak güzel olup son sahnesi insanı derin düşüncelere sevk eden ama en önemlisi yerli dizileri çekirdek çitleyerek izleyen ortalama türk seyircisinin bu da filim mi yeaa ne anlattı şimdi şeklinde tepki vereceği filmdir. Ben beğendim ama.