tüm dünyada yapılan istatistiklerden yola çıkarak, bir zaman dilimi içinde başvuran hastaların %75'inin sorununu tek başına çözebilecek şekilde 6 yıllık eğitim verilir. kalan %25 için ilaveten ihtisas/uzmanlık eğitimi gerekir. bütün planlamalar buna göre yapılır.
lakin, ülkemizde defalarca yapılan araştırmalar uzman doktora yapılan hasta başvurusunun yarısından fazlasının gereksiz olduğunu, bu sorunların pratisyen doktorlar tarafından çözülebileceğini göstermiştir.
bu durum ülke sosyal güvenlik kurumlarının götüne atılmış kalın bir kazıktır.
peki neden böyle olmuştur ?
bir çok sebebi var... ama benim sikimde bile değil. sebep olan ibneler düşünsün.
altı yıl tıp eğtimi almış ve saygı duyulması gereken insanlardır. işini tutkuyla yapan herkese saygı duymak gerekir çünkü tutku olmadan altı sene o ızdıraba katlanılamaz.
6 yıllık ya da hazırlık artı 5 yıllık tıp fakültesi mezunu kişiler olup acil ve sağlık ocağı doktorları/aile hekimlerinin çok büyük kısmını oluştururlar yani bir bakıma oldukça önemli görevleri üstlenirler. uzman doktor statüsüne ancak 4 yıllık bir branş lisansıyla erişebilirler.
fakat sağlık ocağı ve acil doktorlarının bariz ayırıcı özellikleri vardır, acil doktorları sabırlı ve birden fazla işi aynı anda yapabilme kapasitesine sahip insanlar olmak zorundadır ve hareketleriyle de sağlık ocağı doktorlarından ayrılırlar, o an acil gereken bir müdahale yapmasalar bile yılların getirdiği bir alışkanlık olarak hareketleri ciddi ve seridir.
ayrıca da acil çalışanları bir nevi uygulayarak el çabukluğu kazandıkları ve daha çok kendi kendilerini yetiştirdikleri için pratisyen olarak adlandırılırlar.