Almancası kritik der praktischen vernunft Olan bazen "pratik usun eleştirisi" olarak da çevrilen kant kitabı. Kant'ın, Saf aklın eleştirisi adlı eseri ile sürekli diyalog halinde olduğu bir eserdir. Biraz ağırdır. Çevirisini okumak bu yüzden yeterli değildir. Yanında makale ve üzerine yazılmış yazılar okunmalıdır.
Şimdi kantoş bu kitapta saf aklın nesneleri ve pratik aklın nesnelerinden bahsederek başlar. Burada bahsettiğimiz nesneler saf akıl için "bilme nesnesi" ve pratik akıl için "tasarım nesneleri"
Bahsimiz pratik akıl olduğundan tasarım nesnelerini ele almalıyız. Burada tasarımlarımız tahmin edileceği üzere istenç ile ilgilidir. "isteme nesneleri" olarak "instenç nesne"leridir. Burada belirtmek gerek ki istenç nesneleri özgürlüğü imkanıdır. Bu ifade eksik olabilir ama kant rivayetidir.
Bilinmesi gerekir ki kant burada ahlak yasasının temellendirmesini yapar. istenç nesnelerinden özgürlüğe uzanarak, özgürlüğü mümkün kıldıktan sonra ahlak yasasını da temellendirmiş olur. Demek istediği şudur: özgürlük olmalıdır ki ahlak yasasında bahsettiği "öyle bir şey 'iste' ki"deki "iste" temellendirilmiş olsun. Bu da ahlak yasasının olanağını ifade eder.
Bilgi kuramını çok deşmeden özgürlüğün tam olarak ifade edilemediğini ama mümkün olduğunu belirttiğini söyleyelim.
Akabinde daha mühim bir konuya girmek gerek -ki bu eleştirilmesi lazım gelen bir konudur da: "insan nedir?" insan nedir sorusu yunandan başlayan bir müfredatın sorularının başında gelir. Bu sorudaki "nedir" insanı diğer şeylerden ayrımaz. Evet, insana "kim" sorusı sorulmalıdır. Kant dahil olduğu metafizik müfredatını tekrar ederek insanı kategorilerle ifade etmiş ve insanın zamansallığını, varoluşunu atlamıştır. Zaman kavramının inceliklerine en çok yaklaşan filozoflardan olsa da gözünden kaçırmıştır.
insanın kategorileri yoktur. Stabil bir şey değildir. Varlığının farkında olması ve buna ilişkin sorular sorması da diğer canlılardan ayıran tek şey değildir.
Kant neyi bilebilirim, "neyi eylemlerime gerekçe kabul etmeliyim, neyi isteyebilirim" sorularıyla insanı anlatmaya başlar. Burada ne, neyi diyerek stabil bir nesneden bahsetmiş olmaz yalnızca, ayrıca insanın da nesnelerinin stabil oluşunu ifade eder. "Neyi isteyebilirim" sorusuna cevap her daim değişecek ve sabit olmayacaktır.
Heidegger tüm batı metafiziğini insan nedir sorusunun yanlış olduğu düşüncesiyle eleştirir. Çünkü insan kimdir sorusu insana sorulabilir, nedir bir kategori ifade eder.
Pratik aklın eleştirisi, saf aklın eleştirisi ile karşılıklı okunursa daha kolay anlaşılacaktır. "Çok ağırdır bulaşmayın" diyenlere bakmayın, anlayana kadar okuyun, yan okumalar yapın.
Kant için oldukça kritik bir kitaptır aslında. Ortaya attığı veya savunduğu ahlak görüşü/yasası, bu kitaptaki ifadelerinin temellendirilişine, tutarlılığına ve uygunluğuna bağlı. Şeylerin ardındaki betimlenemez gerçeklik, şeylerin mevcutluk kategorileri, zaman ve mekan ve zamanın ve mekanın bilmede, algıda yeri; imgelemin zamanla ilişkisi, transsendental imgelem, sezgi ve formları gibi birçok -tefhime (zira olanaksız) olmasa da- açıklanmaya muhtaç çetin hususun yanında "özgürlük" gibi bir bahis kant'ın görüşlerinin en temel gerekçesi olmak zorundadır -ki o da bunun bilincindedir.
"Özgürlük"ü bu kitapta temellendirip tutarlı bir formda serimlediğini kabul edersek, kant'ın maksimlerini de tutarlı görebiliriz. Ama gerçekten özgürlüğü temellendirebilmiş midir? ...