Nasib olursa evlenince eşimle görmek istediğim şehir. "Masal Şehri", "Şehirlerin Anası" ve "Avrupa'nın Kalbi" gibi isimlerle anılan Prag da harika bir dolunay manzarası. https://galeri.uludagsozluk.com/r/860344/+
zamanında gittiğim, gördüğüm bir yer. köprüsü ve binaları bakımından çok güzel bir yer. böyle avrupayı gezip tarihi yer görmek isteyenlere tavsiye ederim.
şu dünyada gezmediğim ülke hemen hemen kalmadı(çalıştığım firma * sağolsun neredeyse bedavaya uçak bileti veriyor), takılmadığım mekan hemen hemen yoktur, ne bileyim görmediğim çok az şey kalmıştır bilinen şeylerden.
ama şunu çok net ifade edebilirim ki, prag başka bir şey. yani belki biraz viyana, o da belki.
gerçekten, bence kesinlikle dünyanın en güzel şehri. yani nasıl desem. prag, en özeli, en güzeli.
euro kullanılabiliyor, fakat mekanlarda komisyon ödersiniz. 1 euroya karşılık 25 korona şu an iyi kur, yeni şehirdeki döviz bürolarından bir bakının. çok da kasmayın, 2 euronun hesabını yapacaksınız avrupaya gitmeyin.
93 öncesi sovyet etkisini şehrin girişinde görmek mümkün. bloklar halindeki tek tip evler bizde şimdi başakşehirde ataşehir de falan yapılanlardan. hizmet sektörü hala ağır işliyor. garsonlara ısrarcı ve aceleci davranmayın. beni azarladılar. 20 milyon turist geldiği için kasmıyor adamlar.
yemekler sıkıntı, damak zevkimize pek hitap eden bir mutfakları yok. Gulash denenebilir. çorbası ve yemeği var. bunun dışında vejeteryan pizza ile geçirdim öğünlerimi. üstün olduğumuz tek nokta olan bireysel hijyenden vurdu beni. diğer her konuda bizden öndeler.
sokaklar skoda dolu, superb en yaygın modeli. volkswagen grubu satın almadan önce daha yaygınmış. fabrikası plzen de, menşei çek. ginger bisikletler yaygın olarak kiralanıyor.
insanları yaradılış olarak bizden düzgün fizikli, kızları duru güzel. öyle söyleyeyim, işi gücü taşırsanız rahatlıkla bir çekle evlenebilirsiniz. ingilizceleri iyi ve cana yakınlar. bizim sokaklardaki caka satma, hava işve yok. doğal ve oldukları gibi hareket ediyorlar.
tarihi mekanlarına st. virtus katedralinden başlarsanız hem şehre ilk kez tepeden bakmış, koordinatları aşağı yukarı belirlemiş olursunuz, hem de sonradan tepeye tırmanma yükünü omzunuzda taşımazsınız. bir de cumhurbaşkanlığı sarayı mı parlemento mu ne var o tepede. orayı da bir turlayıp aşağı doğru yürüyebilirsiniz. karluv köprüsünün temeli 1357 yılında atılmış. düşünün tarihi dokuyu. hepsi korunmuş. yürüyün astronomik saat falan devam edin zaten hepsi bir arada. bir caddede dünya markaları var, meraklıysanız bakının. old townda kaverna slavia var. bir uğrayın. kafe kaliteli. sonra dans eden evin oradaki köprüden yeni şehre de geçin. daha fazla yerli görebilirsiniz. astronomik saate çıkabilirsiniz, akşamüstü daha tenha oluyor.
akşam metro kullanırken herhangi bir güvensizlik duymadım, zaten sokaklarda polisle de karşılaşmadım. sokaklarında polis gezmeyen yerlerden korkmayın. güvenli olmasa her yer polis kaynardı. evsiz çok, fakat zararsızlar.
john lennon duvari görmeye deger, kafka müzesi siradan.
genel olarak oldukca ucuz ve güzel bir sehir.
her yer turistlerle dolu oldugu icin yerlileriyle tanismak zor.
orta avrupanin en büyük kulübü olarak bilinen karlovy lazne'nin pek bi numarasi yok.
memleketimdir. aahh burnumda tütüyordur. o ne romantik, ne fantastik bir şehirdir öyle. kuklaları, kaleleri, kaldırımları, yolları, havası, minicik çarşısı ve tabi ki hard rock cafesi. özledim seni, hem de çok.
çek cumhuriyetinin başkenti olan mükemmel ötesi bir şehirdir.bir çok turistik ve tarihi yapısı ile dikkat çekmektedir.
şehirde orta avrupanın en büyük gece clubu olarak bilinen karlovy lazne yer almaktadır.mekan 5 katlı olup her katta farklı bir tarz yansıtmaktadır.eğer prag'a giderseniz kesinlkle uğramanız gereken yerler arasında bulunması lazım.
bana kalırsa dünyanın en güzel şehirlerinden birisidir. ortaçağ mimarisine sahip, sokakta yürürken gerçekten de tarihte bir gezinti yaptığınız hissini verir. her avrupa şehri gibi kaliteli bir meydana sahiptir. bunun yanında gece hayatıyla ve aşırı derecede güzel kızlarıyla çok eğlenceli, canlı bir şehirdir. ne yazık ki suç oranı her geçen gün hızlı bir şekilde artmakta imiş.
bahse girerim ki üçyüz yıl önce de, yüz yıl önce de güzel olan, ve hala güzel kalabilmeyi başarabilen şehir. şehrin tarihi dokusu bozulmasın diye, bir binanın ana caddeye bakan cephesine hiç dokunulmadan sadece iç tarafının yıkılmasına gönlü elverebilen bir zihniyet sayesinde güzel kalabilen şehir.. bir şehir öyle kendi kendine güzel olmaz, güzel kalamaz. kendi kendine bir şehrin anası sikilmez de. eh, bir zamanlar biz de istanbul'u dinlemeye koyulmuşuz gözlerimiz kapalı. gözlerimiz hep kapalı kalmış, görmemezlikten gelmişiz, sesimizi çıkartmamışız, çıkartamamışız. o yüzden lütfen istanbul dünyanın en güzel şehri yakıştırmalarını en azından di'li veya miş'li geçmiş zaman çerçevesinde kullanalım.
masal şehir diye bilinen güzel ve şu an yaşadığım yere kıyasla acayip ucuz şehir.
ama eski şehirden başka görülesi yerleri de var.
florenc bölgesi sokak sanatının hakkını veren şehir aynı zamanda.
