3 gün kadar misafiri olduğum, çek cumhuriyetinin başkentidir. gerçi çek cumhuriyeti'nin adı çekya falan olmuş diyolar ama, bilemedim, banane zaten.
şehrin her sokağı, her kaldırımı, her yapısı efsane güzeldir, köküne kadar tarih kokar. old town bölgesi ile kısıtlı kalmayıp gördüğünüz her sokağa girmeniz gerekir. metronome' a gitmeyi sakın unutmayın, hatta akşam gidin, en güzel manzarayı buradan görebilirsiniz. gözünüze kestirdiğiniz mekana direk dalın, zaten sudan ucuz bir memleket. mecazi olarak değil, cidden sudan ucuz. yerel birisiyle takılırsanız 50cl kozel'i 18 krona içebilirken, markette 50cl su 24 krondur. gittiğiniz yerde b52 varsa içmeyi ihmal etmeyin, içmeden ülkeden çıkış izni verilmiyormuş.
yalnız benim seyahatim başladığı kadar güzel sonuçlanmamış, couchsurfing ile evinde kaldığım kızın kardeşi trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. tabi böyle bir olay yaşayıp, beni misafir olarak kabul eden bir insanı o halde görünce benim alkol ve club partilerim matem havasına büründü. kardeşi ölmüş bir kişinin benden defalarca seyahatimi mahvettiğine dair özür dilemesi de aslında çeklerin ne güzel insanlar olduğuna kanıt teşkil ediyor.
biranın sudan daha ucuz olduğu, yağmurlu mor eylüllerin bohem masalkenti.cumhurbaşkanının yanınızdaki tahta sandalyede oturduğunu, dışişleri bakanının sizle beraber bir barda becherovka yudumluyor olduğunu görebileceğiniz; eski demirperde ülkelerinin çoğu gibi raylı sistem ağının karayoluna oranla at uzvu-kelebek ilişkisi farkıyla gelişmiş olduğu, sarının her tonunun görülebileceği güzelleri, kafkanın izlerini saklayan arnavut kaldırımları, aşkın köprüsü charles, hüznün nehri vltava, kıskançlığın meydanı staromestske ile büyüleyen, gidilesi görülesi yer.
parlamento binasının en üst katının penceresi, camdan atlayıp intihar eden eski cumhurbaşkanlarının anısına daima açıktır.charles köprüsünde pos bıyıklı osmanlı paşalarının yeraldığı konseptsel heykeller ve bi de meydanda elliçeşit fırdöndüsü olan bir astronomik saat kulesi vardır.hastasıyım.
gerçekten güzel yer. görülmeli. hem gece hem gündüz bulunulmalı, mümkünse 3 gece kalınmalı.
kur değiştirme muhabbeti gerçekten önemli. herkes istanbul kebap'ın karşısındaki yer demiş. aynen öyle. iddiasız, küçücük, kapısında "komisyon yok" falan yazmayan bir yer. ancak oldukça iyi fiyata alış-satış yaparsınız. komisyon yok yazan yerlere kanmayın, belli bir miktarın altında bozdurma yapacaksınız, 23-24 yerine 17-18'den euro'nuzu alırlar valla. ne kadar vereceklerini sorun, sonra siktiri çekin.
pilsener birası fena değil. süpermarketler çok ucuzdu. ancak marketlerdeki su, portakal suyu gibi içeceklerin plastik şişeleri çok komik, alışılmışın dışında dizaynlar yapmışlar.
kızları güzel diye genelleyemem ama prag'da çirkin kız yoktu arkadaş. bir de ocak ayında sokaklardaki çoğunluk turistti. amsterdam gibi bir hava var.
bir de benim dönüşte google'da yaptığım ilk arama "prag'daki dilenciler" şeklinde oldu. çünkü adamlar diz çökmüş bir halde, başları yere değer vaziyette dileniyorlardı. bu bir kuralmış. dilenmek için sertifika almanız gerekiyor, sonra da bu özel duruşu sergilemeniz. kimisi der ki, yaptıkları işin utanç vericiliğinden yüzlerini saklamaları için bu duruş getirilmiş. kimisi de der ki, yapılan işin ayıp olmasından mütevellit, diğerlerine kötü örnek olsun, insanlar dilenci olmasın falan filan.
ayrıca burada karşıma leonardo da vinci müzesi çıkmıştır aniden, ki düşünmeden verdim 100 korunayı. aynı binada solucan, örümcek ve akreplerin sergilendiği bir müze var, ona para vermiyorsunuz. müzenin yeri: prag kalesi tarafından geldiğinizi düşünün. charles köprüsü'ne çıkmadan biraz önce, büyük cadde üzerindeki sağdaki binaların arasında bir yerde.
inşallah temmuz ayının ortasında 2 haftalığına 8 arkadaşımla beraber eğitim için -ulusal ajans'ın bize sağlamış olduğu hibeyle- gideceğim yer. yorumları okudukça biraz heyecanlandığımı hissettim. bunun yanı sıra shengen vizesi alıp yakın ülkelere de gideceğiz.
60 yaşında görmüş geçirmiş bir adamın, 38 senelik bir evliliği vardır. bu adam yıllar sonra yolda bir kadına rastlar ve yeniden aşkın bütün damarlarından geçmekte olduğunu hisseder. işte böyle bir şeydir prag... ahlaki dengeleri alt üst eden, belki zararlı ama kesinlikle büyüleyici.
Eğer büyük yazar Kafka'yı seven biriyseniz, Prag şehrinin anlamı sadece bir şehir olmanın ötesine geçer. Kafka müzesi de bu şehirde bulunur fakat şehrin kendisi Kafka müzesidir. Mektupları, hikayeleri, tamamlanmamış romanlarıyla bir yazarın evidir bu şehir.