bu isin puf noktasi, kasigin ic degil dis yuzeyini kullanmakta yatar. torba, kasigin ic yuzeyine yatirildigina etrafina torbanin ipi dolanirken, ip torbayi sadece kasik izin verdigi derece sikar; sonuc olarak da kasigin ic yuzeyine dayanan torbanin geri kalan kisminda yuksek yuzdelerde aroma iceren cay barindirir. bunu ziyan etmek gunahtir, her 10 bardak cayda 1 bardak caya denk geldigi ispatlanmistir.
bunu onlemek icin; kasigi yatay olarak -ic kismi cay bardagina bakar vaziyette- ve son derece dengeli tutmak gerekir ki poset sopurt diye cayin icine albatros yapmasin. sonra kasigi ipin cevirildigi yonun tersine dogru hafifce yatirarak, ip sikica cevrilmeye devam edilir. kasigin ucundan sapina dogru yol alinarak tum sivi bardaga bosaltilir.
bu olay akabinde insanin ilk tepkisi torbayi ve cay kasigini birbirinden ayirmak olsa da; bazi cay icicilerin bu sevisik ikiliye tek bir objeymis gibi davranip bardak altliginin kenarina yerlestirmek suretiyle karizmatik pozlar verdigi gozlemlenmistir.
şöyle olur;
poset çay ipinden tutulup çay yüzeyinden br kaç cm üste kaldırılır, göbek kısmına(çayların biriktiği alt kısmın hemen üstü) karıştırmak için kullandığımız nesne yatay olarak yaslanır, poşet çay üzeribe doğru sarılır, ip kısmı gelince daha bir sıkı sarılır, bu sırada basıncın etkisiyle bütün sıvı çayın içine dökülür.
eskiden yapıldığında "woaauuw" denilen artistik hareket. beceremiyorum diye türlü rezilliklerim mevcut. şimdilerde modası geçmiş mi ne !?
uğur dündar'ın kuş gribi geçti diye tavuk yemesi gibi, kim dediyse artık; "poşet çayı sıkmayın" diye, allah ondan razı olsun. baktım hiç uğraşan yok. gayet "kuul" bi şekilde tabağın kenarına koyuluyor...
işte o gün bana bayram oldu a dostlar. böyle kuşlar felan...
hay çok yaşa sen yeaa.
allahın poşet çayı! iki yudum fazla içelim diye mi şekilden şekile giriyorum ben yea!
gerçi içim gitmiyor değil... "şimdi orda ne biçim aroma vardır lan" diye aklım kalıyor ama; beceremiyorum işte. o yüzden bu "kuul" davranışın yayılmasını temenni ediyorum. bilge yazar notu: "hocu sana zahmet şunu bi sıkıversene" diyemedikten sonra dostluğun ne anlamı var diego...
üçüncü tanıma ben de bir şeyler ekleyeyim. ipiyle iyice sıktığınızı sanmayın, bir de poşet çayın ipinin ucunda kağıdı vardı ya; onu çayın üzerine gelecek şekilde(yani elinizi yakmayacak biçimde)yerleştirin. daha sonra parmağınızın biri kaşığın arka tarafına diğeri de kağıdın üstüne gelecek şekilde iyice sıkın. böylece bu takıntılı durumdan olabildiğince tatmin olacak şekilde çıkabilirsiniz.
