patentinin 1896' da A.V. Smith tarafından alındığı, Joseph Krieger' in 1920' li yılların başlarında piyasaya sürdüğü, kullanımı pratik lakin son derece lezzetsiz çay türü.
poşet çay amerikalı bir tüccarın müşterilerine ambalaj maliyetini kısmak amacıyla çaylarını ipek torbada sunması sonucunda 100 yıl öncesinde ortaya çıkmıştır. Tüccarın niyeti poşet çay yapmak değildi, ama müşterileri ipek poşetleri "kolaylık ve temiz iş" olarak görmüş ve demleme metodunu ipek poşetler ile birlikte gerçekleştirmiştir..
poşet çayı, poşetin ipiyle çay kaşığına dolayıp, atılması düşünülen poşetteki mevcut sıvının-demini alırken ipinin kopmaması için gösterilen asgari çaba bi tarafa, ipin poşeti kesmesi halinde demin bardağa kısmen boca olmaması için gözetilen asgari dengenin hastasıyım. *
Bu poşet çaylar falan, çayın üstünde yüzen çöpe mukabele edilen ''bi gelen var!'' gibi ''bi misafir var!'' gibi geyiklerden bizi mahrum ettiler ya, artık paşa dahi olsa her hangi bi çayın buğusunda edilen dost sohbetlerinin tadı kalmadı ha.. Tabi..yani kalmaması lazım! O çöpün uzun olması, kısa olması, kalınca olması falan, çay içilen o yere, ekseri evlerde edilirdi bu laf, doğru olanda evde edilmesiymiş zaten ehe heh, pattadanak gelmesi muhtemel kişinin gıyabında atıp tutmayla başlayan 'sohbet açıcısı' olarak değerlendirilirdi çünkit. Çöpten cinsiyet çıkarımı pek yapılmıyo ama. Gerçi diğer bi çöpe göre haylice kısa olan başka bi çöp varsa idi, gelenlerin 'çocuklu bi anne' olacağına yorulurdu. Yaa... Neyse, hey gidi günler hey! diyip uzaklaşiim de kendime bi poşet çay aliim. Yazdıklarıma nazire poşet çayı da sallıcam!
Pratik olması sebebiyle sabahları okulan gidenler veyahut işe gidenler poşet çay içerler. *
Ha bir de şu var
çayın şekerini karıştırma amaçlı kaşığı çevirdiğimde ipi kaşığa dolanıyor ya öyle ifrit oluyorum ki o zaman o poşet çaya.
demleme çayın yerini asla tutmayacak çay çeşidi. o değilde kafelerde çay sipariş edip sıcak suyla yanında poşet çayı görünce insan sinirden ölüyor. genelde de en kazık kafelerde böyle bir durum söz konusu oluyorki , bu durumda "len bir sürü para veriyoz , çayıda kendimiz yapıyoz"diye isyan etmeden duramıyor insan.
yalnızlığımızı ve hep acelemiz olduğu gerçeğini hatırlatan çaydır. çayın türk insanı için önemi tadından öte birşeydir. beraber olmanın, paylaşmanın, muhabbetin adıdır bizde çay. demleme çay bu ihtiyaçların hiçbirini karşılamaz.
103 yıl önce thomas sullivan'ın ipek poşetlere koyarak eşantiyon olarak gönderdiği çay paketlerinin amacını yanlış anlayan müşterileri tarafından poşetleri açmak yerine demliğe atarak elde edilmiş olan ürün.
prizma tarzı poşet çaylar yaklaşık 4-5 senedir avrupa ülkelerinde kullanılmaktadır da işte türkiye'ye yeni gelmiştir. yapılabilecek bir şey yok, azıcık geç takip ediyoruz her şeyi. olsun, yine de geç olsun da güç olmasın.
Suyun pınardan, sütün inekten, meyvenin ağaçtan olduğu zamanlar da çay direk ağacından gelirmiş. Daha sonra, süt şişeye, su damacanaya, meyve kasaya ,çay poşete ve sayılanların hepsi de markete girmiş.
Pınara, ineğe, ağaca ve bahçeye giden insanlar otobüslere binerek dev alışveriş merkezlerine gitmeye başlamış. Dev alışveriş merkezleri, insanlara poşetteki çay muamelesi yaparmış.