süpermarketlerde bulunan, hayatı o ufacık hesap yapan bilgisayarımsı aletle, dıt dıt öten zımbırtı arasında geçen, belkide bu yüzden başka objeler biriktirerek koleksiyon yapma zamanı olmayan kişilerdir bunlar. elli parçalık alışveriş dahi yapsanız poşet vermemekte inat ederler, verse de zik kadar poşet verir, aldıklarınızı içine sığdırmak için winzip kullansanız bile fayda etmez. hayır vermediği poşetlerden prim mi alıyor nedir, bir cimrilik, bir bencillik almış başını gitmiştir.
plastiğin insan yaşamını olumsuz yönde etkilediğinin farkında olan kasiyerdir. müşterilerinin de mümkün olduğunca plastik atık oluşturmalarını önlemek, file kullanmalarını ister.
hayatın içinden bi insan. insan mı demeliyim. irdeleyelim
doldurmuşsun arabanı paracıklarının el verdiği kadar gelmişsin ramazan aylarında yardım dağıtan kamyonların arkasındaki kalabalığı andıran kalabalığın arkasına almışsın numaranı geçmişsin sırana, yok bu bankadaydı, herneyse gelmiş sıra sana malum olay dıt dıt dıt. sorulması klişe olmuş o soru gelir çarpar yüzünüze tokat gibi: ''migros kartınız varmı? '' ulan yıllar geçti çıkartmadım o kartı kredi kartı korkusundanmıdır nedir. herneyse geçmiştir bütün zımbırtılar. ''bi saniye o prezervatif benim değil sıradaki bayanın'' ve beni bitiren ana gelinir: kasiyerle göz göze gelme. o size bakar siz ona bakarsınız, sonra siz aldıklarınızı gözünüzle tik'lersiniz kasiyer bi bok anlamaz yine gözlerine bakarsınız...