Araştırmalarını olgulara, gerçeklere dayayan, fizikötesi açıklamaları kuramsal olarak olanaksız, kılgılı olarak yararsız gören; deneyle denetlenmeyen soruları sözde soru olarak niteleyen felsefe doğrultusu. Terim olarak, A. Comte'un felsefeye getirdiği bir kavramdır. Olguculuğun temel kavramı olan olgu olgucular arasında türlü anlamlarda kullanılagelmiştir; ancak hepsinin birleştiği , doğa bilimlerinin evren tasarımına ve yöntemlerine uyma zorunluluğudur. Olguculuğu dizge olarak kuran A. Comte'dur, ama Comte'dan önce D. Hume, d'Alembert ve Turgot da aynı doğrultudadırlar; başka temsilcileri: Mill, Spencer, Mach, Avenarius vb dir.
pozitivizm ideolojiler cagının, 19.yüzyılın bri ürünü olarak fransa'da dogmustur. pozitivizm 'gercek dünyadaki seylerin' bilgisine ulasılabilecegi varsayımından hareketle belirli önermelere dayanır. buna göre:
a) bilimin temeli gözlemdir.
b)bilgimizin gecerliligi , fiziki ilimler gibi daha sistematik bir mantıksal yapı gösteren bilimlere yaklastıkca artar.
c)bilimsel bilgi belirli bir olgu ile diger bir olgu arasındaki ilintiyi bir 'doga kanunu' seklinde ifade edebilmektedir.
Auguste Comte'u pozitizmin kurucu olarak kabul etmekten ziyade Sosyoloji'nin içerisinde pozitivizmin önemli bir yer tuttuğunu gösteren bilim adamı olarak görmek daha uygun olur. Kendisi Sosyoloji'nin isim babası olarak temel olarak şuna inanmaktadır; "Sosyal bilimler de tıpkı doğa bilimlerinin kullandığı yöntemi kullanmalı ve bu gerçeklik üzerinden kendi alanlarını incelemelidirler"
Pozitivizm aydınlanma çağı ile gün yüzüne çıkan, 19.yy'ın sonları ile 20.yy'ın başlarında zirveye ulaşan bir akımdır.
Oysaki Sosyal bilimlerde pozitivistik bir tavır takınmak oldukça güçtür. Bu alanda; siyah ve beyazlardan ziyade griler, mutlaklıktan ziyade görelilik,ya o ya bu'dan ziyade üçüncü halin olanaklılığı, deneysellikten ziyade gözlem, açıklamaktan ziyade anlama ve yorumlama mevcuttur....
Pozitivizm, empirist(deneyci) bilgi görüşüne dayanan ve özellikle toplum ve tarih bilimleri alanında etkili olan bir felsefe akımıdır. Bu akımın başlıca temsilcisi olan ve sosyolojinin de kurucusu olarak anılan Auguste Comte’a (1789-1957) göre, insan aklı, teolojik, metafizik ve pozitif olarak nitelenen üç tarihsel dönemden geçmiştir. insan aklının evreni ve toplumu kavrama ve değerlendirme konusunda, geçirmiş olduğu değişimleri ifade eden bu kurama "üç hal kuramı" denilmektedir.
Teolojik düşünme evresinde insan, evren hakkında doğru bir anlayışa sahip olmadığı için olayların ardında tanrısal ve gizemli güçler aramıştır, ikinci evrede de olayların açıklanmasında bazı metafizik güçlere başvurulmuştur. Ancak 19. yüzyılda, yani Comte'un da içinde yaşadığı çağda pozitif (bilimsel) düşünme evresine ulaşılmıştır. Bu dönemin ayırt edici özelliği, olguların ardında gizli güçler aramak yerine, onları deney ve gözleme dayanarak açıklama yoluna gidilmesidir. Pozitivizm, yaşamla ilgili bir pratik kaygı ve amacı da içermektedir. Bu ise, empirik bilgi ve bilim yoluyla doğaya egemen olmak ve toplumu düzenleme ve biçimlendirme kaygısı ve amacıdır.