thor ve üç arkadaşı o an yapılacak en mükemmel şeyin okey oynamak olduğuna karar vererek masaya oturmuşlardır.
bu üç arkadaştan ikisi dişi, biri de bu dişilerden birinin erkek arkadaşı olacak dingildir.
derken erkek arkadaş sahibi dişinin cep telefonu çalar. akabindeki diyalog şöyle:
erkek arkadaş: kim arıyo yine ulan?
kız arkadaş : bengü arıyo hayatım, yok bişey
o sırada telefon açılır, thor'un eski kız arkadaşı olan bengü artık okey masasındaki her diyalogu duyabilmektedir.
thor : bang bang, shoot em up
erkek arkadaş: hohahaha skid row... çatır çatır metal
kız arkadaş : çok ses var duyamıyorum seni hayatım kem küm öyle mi cicim vs
telefon kapanır.
kız arkadaş : hayvansınız siz, samimi söylüyorum
thor, kaldığı yerden: 18 enlayf yuugaadit
ortamdaki diğer dişi: bittim ben dağıtın taşları
bir arkadaşın doğum gününde oturulmaktadır, başka bir arkadaş da selen adındaki sevgilisini beklemektedir, zira doğum günü sahibi dahil olmak üzere herkesten "selen gelse de muhabbet etsek çok eğlensek." şeklinde sesler yükselmektedir. bu heyecanlı bekleyiş bazı erkek arkadaşları heyecanlandırmıştır. bu arada selen ortama teşrif eder, selen tam sevgilisine sarılmak üzereyken aradan bir kişi:
- bu mu lan selen? bunu mu bekliyoruz biz bi' saattir?!*
kimi zaman bi yerde yanlış kelimeyi kullanmaktır..
geçen cocuklar düet yapıyolardı. aa bak bu kızla bu cocugu eşleştirmişler dicegime bu kızla bu cocugu çiftleştirmişler dedim.
dakikalar önce kıralını gerçekleştirdiğim eylem.
15 yıldır ailesinden sigara içtiğini saklayan arkadaşımın annesine, "o zaten sigarayı da bırakacak ekiekiekieike" diyerek ağlara taktım topu.
dakka 90+3
bir insanın(içinden) kendine ''kendimden nefret ediyorum'' dediği an
patronuna yaranmak için akşam yemeğine davet eden işçi..
kapı çalar..(çikçikçikçik çiiiiiiiiiiik)
işçi: - ooooo hoşgeldiniz efendiiiiim...
patron:- hoşbulduk..evladım.
işçi: - erkek kardeşinizi getirmeniz büyük süpriz efendim..
patron:- ne?.. efendim!?!
işçi: - bıyık en az onada yakışmış ama sizinkiler kadar gür değil..
patron: - ne bıyığı?
işçi: - erkek kardeşinizin bıyığı efendim.. oda üzülmesin canım! siz bizim için farklısınız!
patron: - o benim karım!!!!!
işçi: - hsktr.!!!! aslında ben şey diyecektim.. daha önce mankenlik ajansında çalıştımı diyecektim ama...!!
ve sonuç olarak işçi işsiz bir işçi olarak hayatına devam eder..
düşünmeden konuşup, konuştukça sıçıp sıvamaktır. özellikle birbirleriyle yakınlıkları bilinmeyen insanlar hakkında ve yaşlarıyla ilgili yerli yersiz konuşmanın sonucudur.
sevgilinin iş için gelen misafirleri havaalanından alınacaktır. sonunda buluşulur, selamlaşma ve kısa yollu tanıştırılma safhasından sonra yola çıkılır. yol boyunca havadan sudan, işten güçten sohbet edilir. istanbul trafiği yüzünden yol uzadıkça uzar ve muhabbet kısır döngüye girer. bu esnada misafirlerden biri muhtemelen yeni bir sohbet konusu açmak adına arkadan o can alıcı soruyu sorar;
dücane cündioğlu'nun Şiir paletlenince isimli yazısından bir tanım ile:
"Pot kırmak, doğrunun zamansızlığıyla, mutabakatsızlığıyla alakalı bir keyfiyet. Söylenmemesi gerekeni söylemek. Doğru olsa bile, söylenmemesi gerekeni. Söylenmemesi gereken şeyi, söylenmemesi gereken kişiye, söylenmemesi gereken zaman ve mekanda. Bir dikkatsizlik, bir patavatsızlık hali. Bir tür nezaketsizlik. Kısacası: kabalık"
Kabarıklık anlamına gelen pot kelimesi ile bir şeyleri parçalamak, parçalarına ayırmak manasına gelen kırmak eylemi yan yana getirilerek oluşturulmuş deyimdir. (bkz: gaf yapmak) ve (bkz: çam devirmek) deyimleriyle aynı durumları tanımlamak için kullanılır.
Pot kırmak; içinde bulunulan ortama aykırı davranmak, ortamın ciddiyetine uymayan söz ve hareketlerde bulunmak olarak tanımlanabilir.