espri anlayısı kıt yazar, başlık açmaktan, sozluk formatından bir haber, kişisel meselesini başlık açarak ortaya sunmaktan çekinmeyen ortamın içine sıçan yazar.
(bkz: tank kos caution drunk burdaymıs)
yanlış hatırlamıyorsam boğazdaydı.Ama kesin bildiğim tuvaleti, en temiz ve en güzel tuvalet seçilen balık restoranı.
edit: şimdi daha iyi hatırlamaya başladım*. Tuvaletlerinde makyaj malzemeleri vardı. ayakkabı parlatma makinaları vardı. anlamdığım, orası tuvaletmi yoksa güzellik salonumuydu.
yuhako ile kanka olduğunu düşündüğüm sözlüğü bir forum zanneden, ulu manifestove sözlük formatını okuduğundan ciddi bir şekilde kuşku duyduğum, özgüveni eksik bir yazar...
yunan mitolojisinde, denizlerin, deniz canlılarının ve tüm akarsuların hakimi olan tanrıdır. Depremler yarattığı ve karaları sarstığı için yer altında yürüyen denir. Aynı zamanda atlarında tanrısı olan poseidon zeus'un kardeşidir.
eksi oy veren arkadaşa edit: arkadaşım tarihi yeniden yazacak halim yok kusura bakma. diğer eksilerine bi lafım yok ama bu kadarına pes.
görsel efektler ve hikaye açısından titanik ile aynı tadı veren,Emmy Rossum'un operadaki hayalet filminden beri bir türlü değişmeyen yüz ifadesini * film boyunca muhafaza ettiği 2006 abd yapımı film
görsel efektleri rezalet olan sinema yapıtı. geminin devrilme sahnesini takip eden koşuşturmaşa-kargaşa sahnelerinde, koridorlarda felakette panikleyen insanların önüne arkasına düşen demir çelik parçaları çok komik özellikle. stüdyoda birisi başla komutunu veriyor, adam koşuyor, korku tüneli misali çelik panolar devriliyor.. hakikaten çok komik.. alevlerin sahteliği göze çok batıyor. kürt resul 'u da beğenmedik. olmamış bu film.
Amerikan Bruce Jones firması tarafından Fiji Adası açıklarında, denizin yaklaşık 330 metre derinliğinde inşa edilen ve 2008'in ortalarında tamamlanacağı açıklanan, 6 yıldızlı, dünyanın ilk deniz altı otelidir.
eski yunan mitolojisinde deniz ve deprem tanrısı. yunus ve balıkların eşlik ettiği, üç çatallı mızrak tutan, sakallı ve uzun saçlı bir adam olarak tasvir edilir. çok kötü bir mizacı olması ile ünlüdür. gücünün simgesi "trident" olarak adlandırılan üç sivri uçlu mızraktır.
bu tanrı neptunus olarak da bilinir. posedion altın arabasına binip denizin üstünde dolaşmaya başlayınca, ortalığın durulduğuna; üç uçlu mızrağını salladı mı da toprağı titrettiğine inanılır.
kendinden daha kıdemsiz olan athenaadına atina şehrinin kurulmasına bir hayli gücenip denizlerin dibindeki sarayına çekilen ve zaman zaman olympos'a diğer tanrıların yanına (bayram-seyran hesabına el öpme mahiyetinde) çıkan yabani tanrı. her ne kadar zeus, o üzülmesin, geri kalmasın diye yeni yapılan bir şehrin adını poseidonia koydursa da poseidon'un gururu kırılmıştır. iyidir esasında denizcilerin adak adayanını fırtına çıkartmadan varacağa yere ulaştırı! naiftir ama gururludur, sonradan adını alan şehre tenezzül etmez. o da hades gibi bazen çıkar olympos'a.
dün izledikten sonra, ''ule ufacık çocukta bile ne nefes varmış be usta'' dedirten, felaket sahneleri, bol efektli görüntüleri ile adından söz ettirse de, ne kurgusu, ne senaryosu ne de hikayesi olan; bir avuç kahramanın neredeyse tanıtılmadan, ''kaçış mertebesi''ne ulaştırıldıkları, tırışkadan aksiyon filmi...
hele suyun altında kaldıkları sahnelerde, herkesin olimpiyat yarışlarına gitmişçesine yüzücü kesilmeleri, hele hele nefes tutma yarışına girmeleri de pek inandırıcı olmuş ki, dadından da yinmaz... değil mi wolfgang petersen dayı... akabinde karşı tarafa geçerkene josh lucas abimizin karşıya doladığı hortumun akabinde benim ''nası taşıcaklar lan birbirlerini, öküz gibi kol lazımdır'' derkene, hızır aleyhusselam'da görmüş bunları... hemen kurt russel abime uzatıverdi, levyemsi bi metali... e, o da tango and cash'dan kalma sahneyi hafızalara kazıyıverdi...
işte bööle sahneler yok değildir filmde. belki türk kısmısı bööle şaaşalı, bol sulu gemi devirme olaylarına performans sergileyemezler; paracıkları yetmez ama, böyle ince ayrıntılarda da, herkesin bileceği şeylerde de, hollywood ellerine su dökemez...